Perşembe, 18 Ramazan 1445 | 2024/03/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Doların Hegemonyasının Sona Ermesi ve Para Birimlerinin Serbestleşmesi Arasında

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Doların Hegemonyasının Sona Ermesi ve Para Birimlerinin Serbestleşmesi Arasında

Haber:

Dolar karşısında Türk Lirası, 2013 yılından bu yana 1.5 Liradan 6 Liraya kadar yaklaşık dört kat değer kaybetmiş, Mısır Cüneyhi bu beş yıl yıllık zaman zarfından 6 Cüneyh’ten 18 Cüneyhe kadar yaklaşık 3 kat değer kaybetmiş, Sudan Cüneyhi 6 Cüneyhten 48 Cüneyhe kadar 8 kat değer kaybetmiş ve Tunus Dinarının değeri ise yaklaşık 1.53 Dinardan 2.85 Dinara kadar değer kaybetmiştir. İran Riyali ise 38000 Riyaldan 110000 küsur Riyala kadar Dolar karşısında 3 kat değer kaybetmiştir. Bunların tamamının değerinin daha da düşmesi büyük olasılık olup yükselmeyecektir. İslam ülkeleri ile diğer dünya ülkelerindeki para birimlerinin çoğu buna kıyas edilebilir. Peki para birimlerindeki bu düşüşlerin sonuçları nelerdir? Bunlar neden meydana geliyor? Bundan kurtulmanın yolu nedir?     

   

Yorum:

Para birimlerindeki bu düşüşler; fiyatların yükselmesine, insanların omuzlarındaki yükün artmasına, ihtiyaçlarını ve hizmetlerini elde etmek için daha fazla para ödemelerine neden oldu. Böylece birçok insan hayatta kalma mücadelesi vermeye başladı.   

Alacaklı olan kişilerin kaybetmesine neden oldu; zira kişi borcunu ödemek istediğinde paranın değer kaybetmesiyle borcun değeri de düşmüş oluyordu. Müslümanlar olarak bizler, borç üzerindeki faizi kabul etmiyoruz. Zira bu, kesin olarak haram kılınmıştır. Çünkü borçlu olan kişiye faiz konulduğunda yükü iki katına çıkıyor ve şuan olduğu gibi faiz borcunu daha da artırıyor.

Yatırımcıların projelerindeki paralarını kaybetmelerine neden oldu; zira yatırımcı, bir kişi veya bir kurum için belirli bir maliyet karşılığında bir proje yapmayı taahhüt ettiğinde paranın değerinin düşmesi onu daha fazla ödeme yapmak zorunda bırakıyor. Bu da onun kaybetmesine veya kârını kaybetmesine neden oluyor. O zaman da yatırımcılar, proje yapmaya cesaret edemiyorlar. Böylece inşaat, sanayi, tarım, ticaret ve benzerlerindeki hareketlilik duruyor.

Ülkeler, ülkenin ve insanların faydasına olan projelerin yapılması için değil de bankaya paralarını koyacak olanları faize yatırım yapmaya teşvik etmek için faizleri yükseltiyorlar. Bu, bankalarına daha fazla para çekmek için ülkelerin para biriminin düşmesini durdurmaya yönelik bir girişimidir. Ancak bu şekilde iş yapmak için borçlanma hareketi azalacaktır. Çünkü faiz, borcu artırmaktadır. Böylece gerçek projelere yatırım hareketi azalmakta ve işsizlik artmaktadır. 

Para birimindeki düşüş aynı şekilde işsizliğin artmasına da neden olmaktadır; zira birçok işletme, proje, kurum ve mağaza sahipleri, paranın değeri düştüğünde kayıpları karşılamak, kârları korumak ve maliyet fiyatlarını minimize etmek için işçilerin sayısını düşürme yoluna gidiyorlar.  

İşte tüm bunlar, insanların mevcut rejimi protesto etmelerine ve şikayetlerinin artmasına yol açtığı gibi bu da ayaklanma ve devrime yol açmaktadır. Bu ise halkın bir hakkıdır. Zira otorite, insanların çıkarlarını korumamaya, geçim kaynaklarını güvence altına almamaya ve onları mutlu etmek için çalışmamaya dayalıdır. Bunları gerçekleştiremediği için de onun devrilmesini gerektiriyor veya yolsuzluğun rejimin temeli olması da rejimin tamamen devrilmesini gerektiriyor.

Aslında yolsuzluk, sadece otoriteyi üstlenen kişide değil rejimin temelinde vardır. Çünkü devlet, insanların benimsemiş olduğu fikirden kaynaklanan mefhumların, ölçülerin ve kanaatlerin tamamını uygulayan bir organdır.

Doğru mefhumlar, ölçüler ve kanaatler ise İslam düşüncesinden kaynaklanır. Dolayısıyla devlet, bu düşünceye dayalı olur ve bunu güzel bir şekilde tatbik ederse Raşit bir devlet olur ki zaten talep edilen de budur.

İslam dünyasındaki mevcut devletlere gelince; insanların benimsemediği ve kendilerine kuvvet ve demir yumrukla dayatılan Batılı mefhumların, ölçülerin ve kanaatlerin tamamını uygulayan organlardır.  Bu yüzden onların tamamı, otoriter, zalim ve başarısız ülkeler olmuşlardır. Dolayısıyla insanların tüm güçleriyle onları devirmek için çalışmaları, bunun farkında olup harekete geçmeleri, hala olgunluk sürecinde olan hareketlerinin tam bir bilinç doğrultusunda kendilerine bilinçli ve dürüst bir siyasi liderlikle öncülük etmesi için Allah’ın fazlı ve merhameti sayesinde muhlis evlatlarından oluşan bilinçli bir grup ortaya çıkarmaları gerekir.

Para birimlerindeki bu düşüşler, Dolarla olan bağlantısından dolayı meydana gelmekte olup Dolar ise altın ve gümüşe dayalı olmayan bir para birimidir. Zira Dolar, Amerika’nın dünyadaki ekonomik, siyasi ve askeri hegemonyası kapsamında bizzat güvene dayalıdır. Dolayısıyla petrol, altın ve tüm temel maddelerin fiyatlarını kontrol ettiği gibi Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu ve Uluslararası Ticaret Kurumu gibi küresel ekonomik kurumlar ile küresel ve yerel borsalardaki şirket ve spekülatörlerini de kontrol etmektedir.   

1944 yılında yapılan Bretton Woods Antlaşması’ndan bu yana Dolar, petrol ve altın fiyatlarını belirleyen para birimi haline geldiğinde Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu kuruldu ve Doların tahakkümüne, her ülkedeki ekonomik gidişatın koşulları ile borçlanma koşullarına göre bu ikisine Amerika’nın koşullarını dayatmak için tüm dünya ülkeleri bu iki kuruma boyun eğdirildi. Ardından dünya ülkelerindeki finansal, ticari ve yatırım pazarlarını işgal etmek amacıyla Amerikan şirketlerine kapı aralamak için Dünya Ticaret Örgütü kuruldu. Tüm bunlar da basılan mürekkebe bile eşit olmayan kağıt Doların hegemonyasını güçlendirdi.     

Bilindiği üzere kağıt Dolar ve belge gibi diğer para birimlerinin, ülkedeki güven ile ekonomik, siyasi ve askeri gücünün dışında bir karşılığı yoktur. Ama ülkesinin dışında böyle bir gücü olmadığından dolayı hiçbir şeye eşit gelmiyor. Dolayısıyla Dolar veya sert döviz sepetine bağlanmak zorunda kalıyor. Böylece Amerika, yeşil mürekkep ile basmış olduğu kağıtlarla tüm dünyanın zenginliklerini bedavadan elde ediyor. Ama Türkiye, Mısır, Sudan, Tunus, İran ve benzeri ülkeler ise, Dolar satın almak veya servetlerini en düşük fiyata satmak veya da yurtdışından ithal ettiği şeylerin paralarını ya da ülkelere, dış kredi kuruluşlarına ve yabancı yatırımcılara olan borçlarını ödemek için altınlarını satmak zorunda kalıyorlar. Dolayısıyla bunları kendi yerel parasıyla ödemeye güç yetiremediğinden dolayı zenginlikleri ve kaynakları heba olup gidiyor. 

Çözüm, para birimlerinin altın ve gümüşe dayalı olmasını sağlamaktır. Yani tüm ülkeler, para birimlerini belli bir miktardaki altın ve gümüşe dayandırmalıdır. Bütün ülkeler tüm para birimleriyle muamele ederken kazanmak için altın ve gümüşü olmayan diğer ülkelere emtialarını sattıklarında altın ve gümüş kazanacaklar veya işçilerini yurtdışına gönderdiklerinde bunlar hizmetleri karşılığında altın ve gümüşle döneceklerdir. Böylece altın veya gümüş dengesi olacak ya da madeni paraların dengesi artacaktır. Böylece de hak ve adalet olacak, hiçbir halka zulmedilmeyecek ve ihraç ettikleri servetlerin ve malların karşılığı yeşil kağıtlar değil gerçek karşılığı olacaktır!    

Bu şekilde fiyatlar ve ücretler genel olarak istikrara kavuşacak, şu an olduğu gibi enflasyon olmayacak ve faiz almayan alacaklılara haksızlık edilmeyeceği gibi yatırımcılara da haksızlık edilmeyecektir. Dahası yatırımcıların paraları, insanları yok etmesinden dolayı Allah’ın yok ettiği faize yatırım yapılması için bankalara konulması için değil de ülkenin faydasına olan gerçek projelere yatırım yapılması için teşvik edilecektir. Dolayısıyla servetleri boşa harcanarak halka zulmedilemeyeceği gibi küçük ve değersiz şeyler dışında başkalarının servetlerini ve mallarını alamayacaklardır. Böylece Amerika, halkının dünyanın servet ve emtialarından karşılıksız olarak faydalanması için diğer halkaların servetlerini yağmalayamayacak, dünyaya yayılmış olan üsleri ile yeryüzü halklarına açmış olduğu terörle savaşı finanse edemeyecektir. Böylece de birçok Amerikalının özlem duyduğu kendi sınırına ve uzletine geri çekilecek, dünya onun iğrenç şerrinden kurtulacak, Allah’ın izniyle şartlar Müslümanlar için hazır hale gelecek ve onlar da Nübüvvet Minhacı Üzere Raşidi Hilafet olan devletleri yoluyla hayrı yayacaklardır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Esad Mansur

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER