Logo
Bu sayfayı yazdır

بسم الله الرحمن الرحيم

Soru Cevap

Myanmar’daki Askeri Darbenin Yansımaları

Soru:

Birleşmiş Milletler (BM) Myanmar Özel Temsilcisi Christine Schraner Burgener, Çarşamba günü video konferans yoluyla yaptığı açıklamada, Bugün, 1 Şubat’taki darbeden beri en kanlı gün. Sadece bugün 38 kişi öldü.dedi. Askeri yönetimi protesto eden protestoculara Myanmar güvenlik güçleri tarafından ateş açıldı... [03.03.2020 El Cezire] Myanmar / Burma’da ordu, yeni parlamentonun ilk oturumunu yapacağı gün 01 Şubat 2021’de askeri darbe gerçekleştirdi. Devlet Başkanı, Başbakan, birkaç bakan ve politikacı tutuklandı... Amerika, darbeye sert bir tepki verdi ve orduyu iktidarı derhal sivillere devretmeye çağırdı. Bu darbenin arkasında ne var? Amerika, neden bu kadar öfkeli bir tepki verdi? Ve bu darbenin, Myanmar’daki ezilen Müslümanlar üzerindeki etkileri nelerdir?

Cevap:

Cevabın açıklığa kavuşması için aşağıdaki hususlara bir göz atacağız:

1- Ulusal seçimlerden bir haftadan kısa bir süre önce ordu ile hükümet arasında sözlü tartışma yaşandı. Özel bir medya kuruluşu “The People” ile yaptığı röportajda, Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing, Birlik Seçim Komisyonu’nun (UEC) güvenilirliğini ve tarafsızlığını sorguladı. Oylama öncesi yasa ve prosedürlerin yaygın ihlalleri suçlamasını yöneltti. Buna karşılık, hükümet sözcüsü Genelkurmay Başkanının açıklamalarını eleştirerek, asılsız suçlamalar olarak niteledi. Açıklamaların, anayasanın “Asker ve polis de dâhil olmak üzere sivil memurlar partisel politikadan uzak durmalıdır maddesini ihlal ettiği uyarısında bulundu. Ulusal Demokrasi Birliği bu seçimleri yeniden kazanırsa, ordu, eli kolu bağlı kalmayacakaçıklaması yapan orduyu alenen eleştirdi...” (11.01.2021 hadfnews.ps) Buradan, Ulusal Demokrasi Birliği seçimleri kazandığı takdirde ordunun darbeye hazırlandığı açık ve net olarak anlaşılabilir...

2- Aung San Suu Kyi’nin Ulusal Demokrasi Birliği Partisi, Kasım 2020’de yapılan ulusal seçimleri, yüzde 83’lük gibi ezici bir çoğunlukla ikinci kez kazandı. Yani 2015’deki zafer yüzdesinden daha fazladır, o zaman yaklaşık yüzde 75 idi. Ordunun kurduğu Birlik İçin Dayanışma ve Kalkınma Partisi, toplam 476 sandalyeden sadece 33’ünü kazandı... Ardından ordu, eli kolu bağlı kalmayacağı tehditlerini hayata geçirmeye başladı, 2008 yılında anayasaya ilave ettiği ve önceki Suu Kyi hükümetinin de onayladığı maddelerden yararlandı. Anayasa, parlamentodaki sandalyelerin yüzde 25’inin orduya tahsis edilmesini, Savunma, İçişleri ve Sınır Bakanlıklarının doğrudan orduya bağlanmasını, müdahaleyi gerekli gördüğü durumlarda müdahale hakkına sahip olduğunu öngörüyor. Ordu, bundan yararlanarak, yeni parlamentonun açılış tarihine saatler kala, parlamentonun toplanması ve son seçim sonuçlarının anayasal olarak onaylanması öncesinde darbe gerçekleştirdi... Ardından darbe karşıtı protestolar patlak verdi ve 03 Mart 2021 Çarşamba günü gerçekleşen protestolar, şu ana kadar en şiddetlisiydi. “Birleşmiş Milletler (BM) Myanmar Özel Temsilcisi Christine Schraner Burgener, Çarşamba günü video konferans yoluyla yaptığı açıklamada, Bugün, 1 Şubat’taki darbeden beri en kanlı gün. Sadece bugün 38 kişi öldü.dedi. Askeri yönetimi protesto eden protestoculara Myanmar güvenlik güçleri tarafından ateş açıldı... (03.03.2020 El Cezire) Ancak protestoların ateşi, azalsa da sönmedi.

3- Darbenin lideri Genelkurmay Başkanı General Min Aung Hlaing ile Myanmar “Burma” ordusundaki diğer üç komutan, “ciddi insan hakları ihlallerine karıştıkları gerekçesiyle” Aralık 2019’dan bu yana ABD yaptırımlarına maruz kalıyor. Bu general, geleceği ve kaderi konusunda korkuya kapıldı, zira emekli olduğunda, artık kendini koruyacak bir gücü olmayacaktı. 2016’da Genelkurmay Başkanlığından vazgeçmesi öngörülüyordu, ancak görev süresini uzattı ve 2021 yazında emekli olacağına söz verdi. Öyle görünüyor ki emekliliğinden sonra İngiliz ajanı olarak siyasi rol oynama ihtirası var. İsmini ülkenin Devlet Başkanı adayı olarak önerenler bile oldu. Ordu, Askeri Konsey toplantısı sonrası 01 Şubat 2021’de resmi yayın organından yaptığı açıklamada, “Genelkurmay Başkanı General Min Aung Hlaing, gerçek çoğulcu demokrasi sistemini adil bir şekilde uygulama sözü verdi. ifadelerini kullanarak, üstü kapalı bir şekilde bunu ima etti. Bu açıklama, onun ülkenin Devlet Başkanlığı için pazarlanması türündendir...

4- Böylece ordu, 1962’den bu yana yönetim üzerindeki hâkimiyetini tehdit eden seçim sonuçlarını tanımadı ve başkanı, San Suu Kyi tarafından atanan Seçim Komisyonunu işbirlikçilikle suçladı. 10 milyon hileli oyun kullanıldığını söyledi. Suu Kyi’nin, bu suçlamaları görmezden gelmesi ve yeni parlamentonun ilk oturumunun düzenlenmesine karar vermesi üzerine Genelkurmay Başkanı, olağanüstü hal ilan edilmesine ve iktidara el koyulmasına izin veren anayasadaki bir maddeye başvurabileceği tehdidinde bulundu. Ordu komutanlarının ertelenmesini talep ettiği, ancak Suu Kyi ve parti liderlerinin, geçen Kasım ayında yapılan ve Suu Kyi partisinin ezici çoğunlukla kazandığı seçimlerden sonra ertelenmesi taraftarı olmadıkları yeni parlamentonun ilk oturumuna saatler kala ordu, ertelenmemesini istismar ederek, yönetime el koydu ve olağanüstü hal ilan etti. Başbakan Aung San Suu Kyi ve Devlet Başkanı Win Myint’i tutuklayıp, ev hapsine aldı, ülkenin ithalat ve ihracat yasalarını ihlal etmekle suçladı.

5- Mesele, seçimlere hilenin karıştığı ya da karışmadığı meselesi değildir, çünkü iki taraf da, partisini desteklemek için seçimleri manipüle etmekten çekinmeyecektir. Aksine mesele, bir yanda Amerika ve Suu Kyi, diğer yanda İngiltere ve genelkurmay başkanı arasında siyasi çatışma yaşanmasıdır. Amerika, Suu Kyi’yi destekliyor ve Myanmar’ın “Burma”, Çin’i kuşatma noktası olmasını istiyor... İngiltere’ye gelince, Hint Yarımadası etki alanı olduğundan bu yana Burma ordusunu kuran İngiltere, Myanmar’ı etki alanına kattı. Ordu doğrudan veya dolaylı olarak Myanmar’ı yönetmeye devam etti. Amerika, Suu Kyi’nin partisini destekleyene kadar bu böyle devam etti. Suu Kyi’nin partisi, 2015 seçimlerinde büyük bir zafer elde etti ve iktidarı devraldı. Ancak 2008 anayasasının orduya verdiği yetkilere göre neredeyse tüm hareketleri ordunun gözetimi altındaydı. 2020 seçimlerini yüzde 83’lük gibi bir oranla yeniden kazanınca, İngiltere, Amerikan etkisinin yerleşmesinden korktu, bu yüzden orduyu darbe için harekete geçirdi, ordu da darbe yaptı. Diğer bir deyişle Myanmar, Amerika ile İngiltere arasında siyasi çatışmaya sahne oldu. Seçimler, görünüşte çatışma için sadece bir girizgâh. Bu durum yani çatışma, basiret sahipleri için önceden bilinen bir şeydi... 26 Haziran 2012 tarihli soru cevapta şöyle geçmektedir: Doğrudan askeri giyimli generallerin hâkim olmasının yanı sıra şu anda da sivil giyimli emekli generallerin hâkim olduğu Burma rejimi, hala İngiliz yanlısıdır. Dolayısıyla İngilizler, gerek açık gerek gizli gerek doğrudan gerekse de dolaylı olarak Hindistan’daki ajanları yoluyla onu desteklemektedir. Ayrıca İngilizler, sadece bugünlerde değil, bilakis bu ülkedeki İslami yönetimin sona ermesinden bu yana Müslümanların öldürülmesinde ve onlara işkence edilmesinde Budistleri desteklemiştir... Amerika’ya gelince; 1991 yılında Nobel barış ödülünü kazanmasının yanı sıra babası ise İngilizlere karşı çıkan ve 1947 yılında ölen Aung Sang olan Tzu Chi Ong liderliğindeki Ulusal Demokratik Partisi’ni desteklemektedir... Hakeza Amerika, Burma’daki siyasi durumdan hoşnut değildir...

6- Bundan dolayı ABD, güçlü bir tepki verdi. Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki yaptığı açıklamada, “ABD’nin Myanmar’daki seçim sonuçlarını değiştirmeye veya ülkenin demokratik geçiş sürecini engellemeye yönelik tüm girişimlere karşı olduğunu aktararak, “Bu adımlar geri atılmazsa ABD, sorumlulara karşı adım atacak.” uyarısında bulundu...” [01.02.2021 BBC, France Press] ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken de, Myanmar ordusuna, “tüm hükümet yetkililerini ve sivil toplum liderlerini serbest bırakma ve 8 Kasım’da gerçekleşen demokratik seçimlerdeki halk iradesine saygı gösterme” çağrısı yaptı...” [01.02.2021 BBC] Eski Başkan Barack Obama döneminde Doğu Asya’dan sorumlu en üst düzey diplomat olarak görev yapan ve Aung San Suu Kyi (Su Chi) ile yakın ilişkiler kuran Daniel Russell, ordunun iktidarı ele geçirmesini bölgedeki demokrasiye ağır bir darbe olaraknitelendirdi... [09.07.2018 AFP] Reuters’in 02 Şubat 2021’de üst düzey bir ABD’li yetkiliden, Beyaz Saray’ın talebi üzerine ABD Genelkurmay Başkanı General Mark Milley’in, darbenin ardından Myanmar ordusu ile iletişim kurmaya çalıştığını, ancak başarılı olamadığını aktardı. Ajans, “Myanmar ordusunun Çin ile güçlü ilişkilere sahip olduğunu, ABD ordusu ile çok fazla etkileşime girmediğini” belirtti.” Böylece Suu Kyi’nin arkasında kesinlikle Amerika var. Amerika’nın Myanmar ilgisi, ilk etapta Çin’e olan yakınlığından kaynaklanıyor. Amerika, Çin’i her taraftan kuşatmak ve sadece Çin topraklarıyla sınırlı tutmak için bölgesinde genişlemesini önlemeyi arzuluyor. Amerika, İngiliz nüfuzunu, tüm bölgelerden özellikle Hint Yarımadası’ndan tasfiye etmek için çalıştığı gibi bu ülkeden de temizlemek istiyor.

7- Ancak İngiltere, siyasi hinliğiyle, Burma ordusu içindeki ajanlarının Çin’e dostluk göstermelerini, ordunun 1962’deki ilk darbesinden bu yana gerçekliklerini örtbas etmek için komünistlere yaklaşmalarını sağladı. Nitekim Rusya’ya da yaklaşıyorlar. Bu nedenle Çin ve Rusya, Amerika karşısında Burma rejimine destek verdi. Bu yüzden Suu Kyi hükümetine karşı darbe gerçekleştiğinde, İngiltere, Güvenlik Konseyi’ne darbenin kınanması ve iktidarın devredilmesi karar tasarısı sunarak tepkileri yumuşattı. Tasarının, ordu liderliğindeki rejime destek veren Çin’in vetosuyla karşılaşacağını biliyordu. İngiltere’nin BM Daimi Temsilcisi Barbara Woodward, İngiltere’nin karar tasarısını sunarken, yumuşak diplomatik bir tonda konuştu. Woodward,Mümkün olduğunca yapıcı bir tartışma yapılmasını ve bir dizi eylemin ele alınmasını isteyeceğiz... Halkın demokratik iradesine yeniden saygı duyulmasını istiyoruz...dedi.(02.02.2021 Arabi21) Gerçekten de, İngiltere 2 Şubat 2021’de Güvenlik Konseyi’ne karar tasarısını sunduğunda, Çin tasarıyı veto etti. Başından beri Çin, darbeciler yanlısı duruşunu açıkça dile getiriyordu. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vang Venbin, Myanmar’da ordunun yönetime el koymasıyla ilgili yaptığı açıklamada, Çin, Myanmar’ın dost komşusudur. Tarafların farklılıklarını anayasal ve yasal çerçeve içinde çözmesini, siyasi ve toplumsal istikrarı korumasını umuyoruz. Myanmar’da olanları not ettik ve süreci daha çok anlamaya çalışıyoruz.diye konuştu.” (01.02.2021 Xinhua) Rusya da darbeyi kınamadı. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Siyasi diyaloğun yeniden başlatılmasını ve ülkenin sürdürülebilir sosyo-ekonomik kalkınmasının geliştirilmesi için durumun mevcut yasalara uygun olarak barışçıl bir şekilde çözülmesini umuyoruz.açıklamasını yaptı.” (01.02.2012 Novosti) Böylece Çin ve Rusya, ordunun yanında yer alarak, İngiltere’nin hinliği ve sinsiliği başarılı oldu!

8- Myanmar’daki Müslümanlara gelince, 2017’de Müslümanlara yapılan zulmün ve yerlerinden edilmelerinin birincil sorumlusu darbenin lideridir. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, 1 Şubat 2021’de yaptığı açıklamada, Arakan’da 600 bin Rohingya var ve 120 bini kamplara hapsedilmiş durumda, özgürce hareket edemiyor, temel sağlık ve eğitim hizmetlerine erişimleri son derece kısıtlı. Olayların, Rohingyaların durumunu daha da kötüleştirmesinden korkuyoruz.dedi. (01.02.2021 Reuters) Yöntemler farklı olsa bile tarafların, Müslümanlara zulüm yapılması konusunda ortak paydaya sahip olduklarını belirtmekte yarar var. Nitekim 26 Haziran 2012 tarihli soru cevapta bunu belirttik: Amerika ile İngiltere’nin Burma’daki siyasi çatışmasına rağmen ancak bu ikisi, içi boş açıklamaların dışında Batı’nın sözde herhangi bir insani duygusunu sarsmaksızın Müslümanlara işkence edilmesi noktasında Budistleri desteklemede anlaşmışlardır.Gerçekte olanlar bu. Ordu ve fanatik Budist halk, başta da kötü niyetli rahipleri, 2017 yılında Müslümanlara zulmettiklerinde, Amerika ve ajanı Nobel Barış(!)Ödülü sahibi Suu Kyi kılını dahi kıpırdatmadı. Ordunun, yüz binlerce Müslümana yapılan zulüm ve zorla yerinden edilmesi operasyonlarını savundular. Arakan bölgesinden yerinden edilen Rohingya Müslümanlarının sayısı, neredeyse 700 bine ulaştı. Mallarına ve arazilerine el koydular. Burma Genelkurmay Başkanı General Min Aung Hlaing, 16 Eylül 2017’de Facebook sayfasında Müslümanlara nefret dolu sözler kustu. İngiliz ve Avrupalıların desteğine güvenerek uluslararası tepkilerden korkmadan varoluşlarını, varlıklarını ve haklarını inkâr etti. Hlaing, sayfasında “Rohingya olarak tanınmayı talep ediyorlar. Bu grup, Myanmar’da asla etnik bir grup değildir.” diye yazdı. Bengalliler olarak kabul etti ve ekledi, Bengalliler sorunu ulusal bir sorundur. Bu sorun hakkında gerçeği açığa çıkarmak için birliğe ihtiyacımız var.Ordu da, “Kuzey Rakhine’deki operasyonların, geçtiğimiz 25 Ağustos’ta polis karakollarına saldıran Rohingya isyancılarını ortadan kaldırmayı amaçladığını” söyledi. (17.09.2017 BBC Radyo) BBC devamla şunları söyledi: “Genelkurmay Başkanı Hlaing, geçen yıl (2016) Kasım ayında Avrupa’ya bir ziyaret gerçekleştirdi. Genelkurmay Başkanları Konferansına davet edildikten sonra Avrupa’da memnuniyetle karşılandı. İtalya ya da Belçika’da herhangi bir protesto ile karşılaşmadı.” Burma’da aralarında çok büyük çekişme olan her iki kanadıyla da Batı, Müslümanların Myanmar’da yaşadıkları umursamıyor. Sömürgeciliği günlerinde diğer bölgelerde Müslümanları boğazladı, Bosna ve diğer ülkelerde boğazlanmalarına göz yumdu. Filistin’i gasp eden, halkının çoğunu katleden ve göç ettiren Yahudi varlığını destekledi. Gözleri ve kulakları önünde hala katliamına devam ediyor. Ancak siyasi motifler için gerektiğinde her iki taraf da Myanmar’daki Müslümanların mihnetini kullanıyor. Şuan ki darbe lideri de dâhil olmak üzere ABD’nin bazı ordu komutanlarına uyguladığı yaptırımlara gelince, İngiliz ajanları olmaları ve ABD etkisine karşı çıkmalarından ötürüdür, Müslümanlara zulmettikleri ve yerlerinden ettiklerinden ötürü değildir. Yoksa Başbakan Suu Kyi’ye de yaptırım uygulaması gerekiyordu, çünkü bu zulmü haklı görmüş, zulmün ya da ordu veya Budistlerin kınanmasını kabul etmemiş, buna rağmen yine de yaptırım listesine alınmamıştı...

9- Müslüman dünyasındaki rejimlere gelince, Müslümanların durumunu zerre kadar umursamıyorlar. Myanmar rejimine en ufak baskı bile uygulamadılar. Şu anda Myanmar’daki Müslümanları desteklemek için bu rejimlerin bir şey yapması beklenmiyor. Demokrasiye darbeyi kınayarak Amerika ve Batı akordunda şarkı söylüyorlar. Müslümanlar konusu akıllarına bile gelmiyor, çünkü Müslümanların kalkanı -İmam Halife – henüz hayatta değil!

الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ İmam ancak bir kalkandır. Arkasında savaşılır ve onunla korunulur.Eğer hayatta olmuş olsaydı, öldürülen ve ülkelerinden göç ettirilen binlerce kişi şöyle dursun, yetiş ya Mutasım diye haykıran bir Rohingya kadınının zulmüne bile sessiz kalmazdı! Bu nedenle en önemli görevlerden biri, yeryüzünün her köşesinde Müslümanların yardımına koşacak olan sistemi kurmak için ciddiyetle ve samimiyetle çalışmaktır. Yeryüzü, ümmeti Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem için dürülecektir. Bu sistem, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu sözüyle müjdelediği Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet sistemidir.

ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.[Ahmed]

وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَن يَكُونَ قَرِيباً Ne zamanmış o?diyecekler. De ki: Yakın olsa gerek![İsra 51]

H.22 Recep 1442
M.06 Mart 2021
Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.