Logo
Bu sayfayı yazdır


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları

No: HT-BA-2025-MO-TR-26 H. 21 Rabi’-ul Âhir 1447
M. Pazartesi, 13 Ekim 2025

Aksa Tufanı Operasyonunun İkinci Yıldönümünde Bedelleri Asil Kanlarla Ödenen Kazanımlar

7 Ekim, Aksa Tufanı Operasyonu’nun ikinci yıldönümü. Gaspçı varlığın Gazze’deki insanlarımıza yönelik başlattığı katliam, sürgün ve aç bırakma politikasının ve onlara karşı sergilediği akıl almaz barbarlık ve vahşetin üzerinden tam iki yıl geçti. Peki bu kahrolası savaş neyi değiştirdi?

Birincisi: Yahudi ordusu, on yıllardır askeri ve istihbarat gücüyle hem Filistinlilere hem de çevre ülkelerin ordularına karşı elde ettiği zaferlerle kendisini “yenilmez bir ordu” olarak lanse etmişti. Fakat Aksa Tufanı Operasyonu, bu algıyı yerle bir edip onun bir örümcek ağından bile daha zayıf, askerlerinin ise ne kadar korkak ve zavallı olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Komşu rejimler ve ABD’nin desteği olmasaydı, çoktan yeryüzünden silinip gideceğini kanıtladı.

Gazze’deki bir avuç insan, Yahudilerin burnunu toprağa sürttü. Kontrol ettikleri bölgelere sızarak, tanklarını ele geçirerek, askerlerini esir alarak, sıfır noktasından saldırarak onlara acı bir darbe indirdi, onları tüm dünyanın gözü önünde rezil etti. Aynı zamanda, işbirlikçi rejimlerin “Bu gaspçı varlığı yenecek gücümüz yok” şeklindeki yalan bahanelerini de çürütmüş oldu.

Aksa Tufanı Operasyonu, bölgedeki rejimlerin ve ordularının kardeşlerini desteklemekten kaçınmasının ve ‘ellerinden bir şey gelmediği’ yönündeki sahte iddialarının ebedi bir delili olarak tarihte yerini alacaktır! Zira mücahitlerin sahip olduğu asimetrik ve kısıtlı askeri kapasite ile bölge ordularının sahip olduğu devasa konvansiyonel güç arasında dağlar kadar fark vardır! Yüreği yanık annelerin feryadını duyup yardıma koşanla, aynı feryadı duyup kulaklarını tıkayan arasında dağlar kadar fark vardır.

İkincisi: Bu operasyon, insan hakları, kadın hakları ve özgürlükler gibi sloganların savunuculuğu taslayanların ve bayraktarlığını yapanların dünyadan sakladığı ikiyüzlülüklerini bütün çıplaklığıyla deşifre etti. Batı’nın içi boş söylemleriyle, masumların katledilmesine seyirci kalması ve işgale silah desteği sağlaması arasındaki devasa uçurumu gözler önüne serdi.

“İnsani değerlerin savunucusu” geçinenlerin ve o “hak ve özgürlük şampiyonlarının” kurduğu kadın ve çocuk hakları örgütlerinin gerçek yüzünü, artık bütün dünya gördü. Gazze’de kadınlar ve çocuklar katledilirken hepsi dehşet verici bir sessizliğe büründüler. Hatta uluslararası hukuku, kadın anlaşmalarını, insan hakları sözleşmelerini ve tüm o kibirli ve gururlu iddialarını ayaklar altına aldılar. Bu sayede dünyadaki tüm şerefli insanlar gerçeği tüm çıplaklığıyla görmüş oldular.

Gazze halkının trajedisi, dünyanın birçok ülkesinde benzeri görülmemiş milyonluk gösterilerle sokaklara dökülen halkları harekete geçirdi. İşgalin suçlarını reddeden bu kitleler, kendi ülkelerinin dayattığı yasa ve kısıtlamaları da açıkça deldiler. İşte bu yüzden Gazze savaşı, mevcut dünya düzeninin ne kadar sahtekâr olduğunu ve elleri Gazze halkının kanına bulanmış cani yönetimler ile vahşi hayvanların bile işlemeyeceği bu suçları lanetleyen halklar arasındaki derin uçurumu gözler önüne serdi.

Gazze’de işlenen savaş suçlarının korkunçluğu, Batının iyi ve kötüyü tanımlamadaki despotizmini ve insani standartlardaki ikiyüzlülüğü reddeden yeni bir küresel bilincin oluşmasına katkıda bulundu. Bu değişimin ilk belirtileri, boykot hareketlerinde, sokak gösterilerinde ve Gazze’ye uygulanan ablukanın delinmesi çabalarında net bir şekilde görüldü.

Üçüncüsü: Gazzeli kadınlar, çektikleri büyük acılara rağmen, bu iki yıl boyunca tüm dünyaya sabırlı, metanetli ve sevabını Allah’tan bekleyen Müslüman kadının parlak bir örneğini sundular. Birçok Batılı kadın, onların çocuklarından, eşlerinden ve aile üyelerinden şehit üstüne şehit vermelerine rağmen sergiledikleri o destansı direnç ve duruş karşısında şaşkınlığını gizleyemedi, hayrete düştü.

Çağımızın Hansaları, İslam inancının ruhlarında ve davranışlarındaki yansımasıyla; asla boyun eğmeyeceklerini, asla sükût etmeyeceklerini, daima kahramanlar fabrikası ve yiğitler ocağı olarak kalacaklarını kanıtladılar. Filistin nehirden denize özgürleşinceye kadar bu uğurda her türlü fedakârlığı ve bağışı yapmaya devam edeceklerini ve bu amaç uğruna mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerini ortaya koydular.

Gazze’deki pek çok kadın, Amerika ve uşağı Arap ülkelerinin savunduğu iki devletli çözümün, aslında Filistin meselesinin tasfiyesi anlamına geldiğini biliyor. Verilen bu büyük fedakarlıkların, gasp edilen toprakları geri alacak ve Yahudi varlığını tamamen ortadan kaldıracak gerçek ve tam bir kurtuluşa odaklanması gerektiğine inanıyor.

Yüce Allah’tan düşmanların hilelerini kendi başlarına geçirmesini, bu ümmete yeniden bir diriliş ruhu bahşedip saflarını birleştirmesini, Filistin meselesinin gerçek mecrasına dönmesini, orduların yüreği yanık annelerin feryadına cevap vererek harekete geçmesini, böylece zalimlerden hesap sormasını ve inananların yüreklerine su serpmesini niyaz ediyoruz. Kuşkusuz O buna kadirdir.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.