Logo
Bu sayfayı yazdır


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
Medya Bürosu

No: DNK–2023–MB–TR–01 H. 7 Raceb 1444
M. Pazar, 29 Ocak 2023

Tekrarlanan Kur’an-ı Kerimin Yakılması Suçlarından Hükümetler Sorumludur

İlk olarak 21 Ocak’ta Stockholm’daki Türkiye Büyükelçiliği önünde ve son olarak da 27 Ocak’ta Cuma namazında Kopenhag’da bir caminin önünde Kuran’ın yakılmasının ardından siyasetçiler bir anda sorumluluklarını üzerlerinden atma telaşına girdiler. Danimarka büyükelçisi Türkiye’ye çağrılırken, Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen DR’ye yaptığı açıklamada “provokasyon” olarak adlandırdığı şeylerle “hiçbir ilgisinin olmadığını” söyledi. Lars Løkke, “hiçbir şekilde Danimarka’yı temsil etmeyen” bir kişinin bu tür eylemlerde bulunmasının “çok sinir bozucu” olduğunu kaydetti.

Alışılmadık ve son derece ikiyüzlü bu ton, doğal olarak Türkiye’nin onayı ile gerçekleşecek olan İsveç’in NATO üyeliği bağlamında söylenmiş bir ifadedir. Bu nefret eylemleri, sıradan Danimarka vatandaşını temsil etmese de, Danimarka devleti bu tür eylemlere yol vermektedir. Söz konusu nefret eylemleri, büyük ölçüde Danimarka ve diğer Avrupa ülkelerinde yirmi yıllık Müslüman karşıtı politikanın bir sonucudur. 2000’lerden bu yana ifade özgürlüğü, Müslümanlara karşı ihlal ve nefret söz konusu olduğunda Danimarkalı politikacılar ve medyanın en çok kullandığı ve tercih ettiği bir silahtır. Dışişleri Bakanı, hakaret içerikli karikatürleri teşvik eden, Müslümanları alay, hakaret ve istihzayı kabule zorlayan hükümetin bir bakanı olduğunu herhalde unuttu. Danimarka’yı Amerika’nın haçlı seferlerine ortak eden de aynı hükümettir. Öyle ki Guantanamo Körfezi’ndeki işkence üssünde Kuran’a saygısızlık edilmiş, askerler Irak’ta Kur’an-ı Kerim’e ateş etmişler ve Afganistan’daki Bagram Üssü’nde Kuranı ateşe vermişlerdir.

İfade özgürlüğü uzun zamandır siyasi iktidarın bir aracıdır. İslami ifadeler ve uygulamalar söz konusu olduğunda Avrupa çapında yasaklar ve zorlamalar kol gezmektedir. Başörtüsünün yasaklandığını, imamlara yönelik özel yasalar çıkarıldığını, İslami aile değerlerinin öcüleştirildiğini, camilerin ve Müslüman okulların kapatıldığını vb. görüyoruz. Diğer pek çok durumda tüm toplum, nefret söyleminden dolayı yargılanmamak veya mahkûm edilmemek için çok ince bir çizgi üzerinde yürümeye mecbur kalırken, İslam karşıtı siyasi nefret beslenip büyütülmektedir. Değişen hükümetlerle birlikte resmi ve siyasi olarak Danimarka, yirmi yılı aşkın bir süredir Müslüman karşıtlığını ve İslam’la mücadeleye -tartışmalarla ve olgusal tartışmalarla değil, savaşla, ayrımcı özel yasalarla, kışkırtmayla ve ihlallerle- bağımsız bir erdem ve siyasi kural haline getirmiştir. Bu nedenle zavallı bireylerin Müslüman karşıtı nefret eylemleri, tam anlamıyla Danimarka’nın politikasını temsil etmektedir.

Bu, Danimarka da dâhil olmak üzere liberal, laik Avrupa’da muazzam bir entelektüel zayıflığa tanıklık etmektedir. İslam ve Müslümanlar, zengin bir eleştirel tartışma geleneğinden gelseler de nefret dolu hakaretler bizi yıldıramaz! Hatta Müslümanlar nefrete maruz kaldıklarında, bunu görmezden gelme çağrısı küstahlığında bile bulunuyorlar. Mevcut hükümet de dâhil olmak üzere birbirini izleyen hükümetlerin sistematik Müslüman karşıtı politikasına suskun kalınamaz, kalınmamalıdır. Christianborg’dan tüm topluma yayılan Müslümanlara yönelik nefret ve düşmanlığın sorumluluğu hükümetlerdedir. Öte yandan Müslümanların kanaatlerini ve iradelerini pratikte temsil eden bir devlet gücü olmadığı sürece Avrupa ve diğer yerlerde Müslümanlar savunmasız kalacaklardır. Bu nedenle her Müslümanı, Müslümanların topraklarında Hilafetin yeniden kurulması için çalışmaya çağırıyoruz. Raşidi Hilafet, ekonomik, diplomatik ve gerekirse askeri her yolla, ne pahasına olursa olsun İslam’ın kutsallarını koruyacaktır.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: (+45) 50 59 90 66
www.hizb-ut-tahrir.dk
E-Mail: info@hizb-ut-tahrir.dk

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.