Logo
Bu sayfayı yazdır


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)
Medya Bürosu

No: FL-BA-2025-MB-TR-30 H. 10 Cumâde’s Sânî 1447
M. Pazartesi, 01 Aralık 2025

El-Halil Şehrinin Kalbi ve İbrahimî Camii, Mescid-i Aksa’nın Yahudileştirilmesinde Hangi Adım İzlenmiş ise Aynı Adımlarla Yahudileştiriliyor

Yahudi varlığı, İbrahim Camii’nin yönetim yetkilerinin El-Halil Belediyesi’nden alıp (Kiryat Arba’daki Yahudi Din Konseyi’ne) devredilmesine karar verdi. El-Halil Belediyesi’nin bu karara yaptığı itiraz reddedildi. Bununla birlikte, İbrahim Camii’nin iç avlusunun genel bir meydana dönüştürülmesine karar verildi. Buna ek olarak, Yahudi dernekleri El-Halil şehrinde evler satın almak için yoğun bir şekilde aktif olarak çalışmaktadırlar. Böylece El-Halil şehrinin kalbi ve bu şehrin kalbinde yer alan İbrahim Camii, dünya kamuoyunun ve İslam ümmetinin gözü önünde, tıpkı Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Miraç yeri ve çevresi Yahudileştirildiği gibi Yahudileştirilmektedir.

İbrahim Camii’ne, Oslo Anlaşması’ndan sonra ve özellikle 1994’teki katliamın ardından el konuldu. Bu katliamın hemen ardından Yahudi varlığı “Shamgar” komitesini kurdu. Kurulan komite, camiyi Müslümanlar ile gaspçı Yahudiler arasında ikiye böldü. İşledikleri katliamın ödülü olarak caminin üçte ikisini Yahudilere, üçte birini Müslümanlara verdi. Ardından 1997’de Filistin Kurtuluş Örgütü, ihanet anlaşması olan Oslo Anlaşması’na bağlı El-Halil Protokolü’nü kabul etti. Bu protokol gereğince şehir H1 ve H2 bölgelerine ayrıldı. Bu da, Yahudilerin El-Halil’in güney kısmı ile eski şehir ve İbrahim Camii üzerinde hâkimiyet kurmasının yolunu açtı.

İşgalin, El-Halil şehrinin kalbi ve İbrahim Camii üzerindeki egemenliğini sağlayan o uğursuz El-Halil Protokolü’ne saldırılmaması ve görmezden gelinmesi; bunun yerine insaf (adalet) dilenmek için işgal mahkemelerine ve suçlu varlığın işlediği tüm suçlara -biraz endişe duymak dışında- göz yuman Birleşmiş Milletler’e saldırılması (şikâyet edilmesi) şaşırtıcıdır. Oysa söz konusu bu BMGK, en son Gazze üzerinde Amerikan vesayetini öngören ve Yahudilere dilediklerini yapma konusunda mutlak yetki veren bir karar çıkarmıştır.

Evet, kurum ve kuruluşların, celladın bizzat kendisinden adalet talebinde bulunması, camilerimizi ve kutsallarımızı geri vermesini talep etmesi; buna karşılık Oslo Anlaşması’nı ve ardından El-Halil Protokolü’nü imzalayanların yüzüne karşı, “İslam topraklarına ve Müslümanlara yönelik bu ihanet anlaşmalarıyla başlayan belanın başı sizsiniz!” diye haykırmaması gerçekten hayret vericidir. Oysa en azından yapılması gereken –her ne kadar Filistin toprağından feragat gibi bir suçu telafi etmese de– Oslo anlaşmasının reddedildiğini ilan etmek ve onun üzerine inşa edilen, Mübarek Toprak Filistin’in büyük bir kısmından vazgeçen, işgalciye meşruiyet kazandıran tüm anlaşmalardan açıkça uzak durulduğunu beyan etmektir.

Ey Müslümanlar! İbrahim Camii, artık içinde batıl ayinlerin gerçekleştirildiği bir Yahudi sinagoguna dönüştürülmüştür. Onların bu icraatlarına karşı koymak, sadece Müslümanları orada namaz kılmaya çağırmakla olmaz. Bilakis Filistin Yönetimi’nin başta “Oslo” cürmü olmak üzere işlediği cürümleri reddetmekle; meseleyi aslına ve ilk karesine döndürmek için bu anlaşmanın ve eklentilerinin iptal edilmesini talep etmekle olur. O asıl mesele şudur: “Ortada, Yahudi varlığının üzerinde hiçbir meşruiyetinin olmadığı işgal edilmiş bir toprak vardır. İslam ümmeti, işgal altındaki o kutsal mekânlarını savunmakla yükümlüdür. İbrahim Camii de tıpkı Mescid-i Aksa gibi İslami kutsallardandır. Bunlar bir ‘Filistin mirası’ değil, yaratılmışların efendisi Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e mensup olan İslam ümmetinin mirasıdır. Davanın asıl sahibi, doğru çağrının muhatabı ve görevini yerine getirmesi gereken merci işte bu ümmettir; Yahudi varlığının mahkemeleri veya bir asırdır bu Yahudi varlığını kurup suçlarını örten o uluslararası taraflar değildir.

Filistin davasını İslam’ın koridorları dışında ve Müslümanların elleri dışında başka ellerle çözmeye yönelik her düşünce, davayı boş yere zayi etmek ve gaspçıyı meşrulaştırmak demektir. Bu düşünce, sahibini ihanetle damgalayan, dünyada ve ahirette onu utanç ve rezillikle niteleyen anlık bir zayi ediştir. Yahudilerin tüm bu uygulamalarına gelince, eğer İslam ümmeti ve orduları, Mescid-i Aksa, İbrahim Camii ve mübarek toprağın geri kalanına yönelik kutsal görevlerini yerine getirmiş olsaydı, halkının namusunu ve kanını korumakta yavaş davranmasaydı, tüm dünya onları onaylasa bile bu icraatların hiçbir varlığı ve etkisi olamazdı. Ancak Allah’ın izniyle bu gecikme uzun sürmeyecektir. Zira ümmet şu an Filistin’e doğru yürümek için bilenmektedir. Yahudilerin ülkelere ve kullara karşı her gün daha fazla azgınlık göstermeleri onların bu motivasyonunu daha da artırmaktadır. Ümmetin, kendisini satanlara ve yüzüstü bırakanlara karşı kıyamı Allah’ın izniyle yakındır; Allah’ın izniyle ümmet, işgali ve izlerini silecek, camileri ve toprakları onun pisliklerinden temizleyecek, Allah’a, Rasûlü’ne ve Mübarek Toprak Filistin’e ihanet edenlerin kirinden arınacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن مَّنَعَ مَسَاجِدَ اللَّهِ أَن يُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ وَسَعَىٰ فِي خَرَابِهَا أُولَٰئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ أَن يَدْخُلُوهَا إِلَّا خَائِفِينَ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ“Allah’ın mescitlerinde onun adının anılmasını yasak eden ve onların yıkılması için çalışandan kim daha zalimdir. Böyleleri oralara (eğer girerlerse) ancak korka korka girebilmelidirler. Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır.” [Bakara 114]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 0598819100
www.pal-tahrir.info
E-Mail: info@pal-tahrir.info

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.