حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu
No: MS-BA-2025-MB-TR-36 |
H. 13 Rabi’-ul Âhir 1447 M. Pazar, 05 Ekim 2025 |
Normalleşme Açıklamaları, Düşmanla Bütünleşip Ümmetten Ayrışmanın Apaçık İlanıdır!
Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdülati, son günlerde katıldığı uluslararası konferanslarda bir dizi dikkat çekici açıklamada bulundu. Abdülati, “İsrail’in barış içinde yaşamasının ve bölgeye entegrasyonunun önemli olduğunu” vurguladı. Suudi Arabistan ve diğer ülkelerle birlikte “İsrail ile normalleşmeye tamamen hazır olduklarını” belirten Bakan, gelecek için tek çözümün “İsrail ile barış içinde yaşayacak, silahtan arındırılmış bir Filistin devleti” olduğunu söyledi... Bu açıklamalar, Müslüman ülkelerdeki mevcut yönetimlerin izlediği yolu net bir şekilde gözler önüne seriyor. Gaspçı varlıkla tam bir normalleşme yolu izleniyor. Batı’nın sömürgeci projesine hizmet etmek için bu varlığın güvenliği ve bölgeye entegrasyonu için çalışılıyor.
Bir Müslüman ülkenin dışişleri bakanının, “İsrail’in barış içinde yaşamasının ve bölgeye entegrasyonunun önemli olduğunu” vurgulaması, geçici bir saldırganlığın durdurulması çağrısının ötesinde, işgal varlığını meşru bir varlık olarak tanınmasını ve bölgenin doğal bir bileşeni sayılması anlamına gelir. Zira bölgeye entegrasyonu, ancak onun varlığını siyasi ve hukuki olarak tanımakla, ona ümmetin bağrına saplanmış yabancı bir cisim gibi değil de yaşama hakkı olan normal bir devlet gibi muamele edilmesiyle mümkündür. Bu tutum ise, bu konudaki net İslami hükümlere temelden aykırıdır. Zira Filistin, Müslümanların fethettiği bir İslâm toprağıdır; İslâm ümmetinin vakfıdır; Tek bir karışından dahi vazgeçilemez! Yahudi varlığı, sömürgeci kafir Batı’nın, Hilafet’i yıktıktan sonra topraklarımıza zorla kurduğu gaspçı bir varlıktır!
Tam normalleşme çağrısı, uşaklık ve bağımlılığın bir yansımasıdır ve ümmete apaçık bir ihanettir! Çünkü gaspçı bir düşmanla normalleşmek, onu meşrulaştırmak, kök salmasını sağlamak ve onu tanımayı reddeden İslam ümmetinin duruşunu zayıflatmak anlamına gelir. Gaspçı varlıktan memnun olmak ve onu barış ve normalleşmeyle razı etmeye çalışmak, onun asıl karakterini değiştirmeyeceği gibi, halkları da asla onu kabule ve onunla normalleşmeye zorlayamayacaktır.
Bu açıklamalar, bölgedeki yönetimler ile halkları arasındaki makasın ne kadar açıldığını gözler önüne seriyor. Zira ümmet, Filistin’i hala merkezi davası olarak görmekte, Yahudi varlığını tanımayı veya onunla normalleşmeyi reddetmekte ve bunu her fırsatta dile getirmektedir. Rejimler ise tam tersine, normalleşme projelerine ve o varlığa siyasi ve güvenlik desteği verme yarışına girişmişlerdir. Hatta daha da ileri giderek Gazze kuşatmasına ortak olmuşlar ve Gazze halkına yardım etmek için ortaya konulan her türlü etkili girişimi engellemişlerdir.
Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdülati’nin “entegrasyon”, “tam normalleşme” veya “silahtan arındırılmış devlet” gibi konular hakkındaki açıklamaları, onun kişisel görüşleri değildir. Aksine bu açıklamalar Batı’ya bağımlı ve Filistin davasını tasfiye etmeye çalışan Arap rejimlerinin politikalarının net bir yansımasıdır. Ayrıca bu açıklamalar, söz konusu rejimlerin ümmetin inancından ve duygularından ne kadar kopuk olduğunun da apaçık göstergesidir. Gaspçı varlık, ümmetin vücuduna saplanmış kötü huylu bir ur gibidir. Onunla birlikte yaşamak da onu entegre etmek de caiz değildir, bilakis kökünden sökülüp atılması gerekir.
Ey Kinane askerleri! Yetkililerin yaptığı, gaspçı varlığın meşruiyetini tanıyan, onun varlığını ve güvenliğini doğal bir mesele olarak gören bu aşağılık açıklamalar, ümmetten sadır olmamıştır ve ümmeti de temsil etmezler. Bilakis bu sözler, sömürgeciye bağlı olan, onun projelerini pazarlayan ve onu korumak için çalışan rejimlerden sadır olmuş açıklamalardır. Unutmayın ki, sizin de bir parçası olduğunuz ve toprağını, onurunu korumaya yemin ettiğiniz bu ümmet, o varlığı kesinlikle reddetmektedir. O varlığı, asla birlikte yaşanmayacak veya anlaşma yapılmayacak, tam aksine savaşılması ve kökünden sökülüp atılması gereken gaspçı bir düşman olarak görmektedir... Bugün size düşen dininize, ümmetinize ve kutsallarınıza sahip çıkmak için harekete geçmek; ihmalkâr ve dışa bağımlı gördüğünüz yöneticilere itaatten vazgeçmek ve silahlarınızı ümmetin gerçek düşmanına doğrultmaktır. Haydi ecdadınızın yazdığı kahramanlık destanlarının bir yenisini de siz yazın!
وَمَا لَكُمْ لاَ تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاء وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَـذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ وَلِيّاً وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ نَصِيراً“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” [Nisa 75]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Mısır Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi 31 el-Cela’ Caddesi, Kahire / Mısır Telefon: Tel: +(20) 2 27738076 – 5119857010 www.hizb.net/ |
E-Mail: hizb.ut.tahrir.eg@gmail.com |