حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Yemen Vilâyeti
Medya Bürosu
No: YM-BA-2025-MB-TR-11 |
H. 25 Zilka’de 1446 M. Cuma, 23 May 2025 |
Halk Artık Bu Düzenin Yıkılmasını ve İslamî Bir Yönetimin Kurulmasını İstiyor
Yemen’in geçici başkenti Aden’de, son iki hafta içinde kadınların ve erkeklerin katıldığı üç ayrı protesto gösterisi düzenlendi. Son 14 günde düzenlenen eylemlerde, geçici başkentin alt yapı sorunlarına ve temel hizmetlerin yokluğuna dikkat çekildi. Gösterilerde Arap Koalisyonu’na, Yemen hükümetine ve geçici başkent Aden’de kontrolü elinde tutan Geçiş Konseyi’ne yönelik sloganlar atıldı. Protestolar, güvenlik güçlerinin orantısız müdahalesine sahne oldu. Kadın ve erkeklerin ayrı ayrı düzenlediği eylemlerde, 2011 devrimlerinin ikonik sloganı ‘Halk rejimin devrilmesini istiyor’un yeniden haykırılması, Aden’deki rejimin meşruiyet krizini gözler önüne serdi. Bu slogan, Arap Baharı dönemindeki zulüm ve diktatörlüğe karşı başkaldırıları hatırlatıyor.
Bugün Yemen’de öfke daha derin, yara daha büyük. 2011’de halkı ayağa kaldıran sebeplerin katbekat fazlası şimdi mevcut. Hayat pahalılığı katlanılmaz boyutta, zulüm ve katliamlar sürüyor, Allah’ın kanunları hâlâ rafa kaldırılmış durumda! Bu yüzden halkın, rejimin aslında hiç değişmediğini fark etmesi son derece doğal. Çünkü cumhuriyetçi seküler sistem hâlâ yürürlüktedir. O yüzden “Halk rejimin devrilmesini istiyor” sözüne geri dönmeliyiz. Ancak bu defa, boşa gitmemeli bu feryatlar, bu fedakârlıklar… Sahici, başarılı ve samimi bir alternatif projenin olması şart. Yoksa devrimler yine satılacak, umutlar bir kez daha Batı’nın uşaklarına kurban edilecektir. Çünkü mevcut gerçeklik bizi çok kötü bir noktaya sürüklemiştir.
Bu sebeple, 2011 yılında başlayan Arap Baharı devrimlerinin neden halkın durumunu iyileştirmediğini, aksine neden daha da kötüleştirdiğini açıklamak zorundayız. En önemli nedeni, Batılı kâfirlerin yerel ajanları aracılığıyla devrimleri çalıp gidişatını değiştirmeleri, samimi ve bilinçli kişileri saf dışı bırakıp, halkın karşı çıktığı rejimleri, iki önemli amaca ulaşmak için eskisinden daha da kötü ve acımasız bir şekilde tekrar iş başına getirmeleridir. Birincisi: İslam ülkeleri üzerindeki hegemonyasını devam ettirmek için İslam’ı günlük hayattan uzak tutmak. İkincisi: Halkı değişim fikrinden tamamen soğutmak ve onları mevcut yozlaşmış düzene boyun eğmeye zorlamak. Devrimlerden sonra kasıtlı olarak daha da kötüleştirilen yaşam koşulları, halkın Batı’nın işbirlikçilerine karşı başkaldırısına verilmiş bir cezadır. Bugün, zulme ve karanlığa karşı halkın ayaklandığı ülkelerde durum hâlâ istikrara kavuşmuş değil. Çünkü insanlar artık uyanmış durumda! Kâfirlerin ve uşaklarının yalanlarına artık eskisi gibi kolay kanmıyorlar. Tek çözüm, Müslümanların dinleri etrafında birleşmesidir. Dünya ve ahiret mutluluğunu kazanmanın tek yolu budur. Ancak bu kenetlenme, mutlaka doğuya ya da batıya bağlı olmayan, yalnızca Allah’ın ipine sımsıkı sarılan ve İslam için çalışan bir liderlik ve cemaat etrafında olmalıdır. Bu cemaat Hizb-ut Tahrir’dir. Sizin aranızdadır ve sizinle birlikte yaşamaktadır.
Osmanlı Hilafet Devleti’nin yıkılmasından sonra Yemen’deki Müslümanlar, çeşitli beşerî sistemlerin boyunduruğu altında yaşadılar ve farklı ideolojileri denediler. Sosyalizm de denendi, kapitalizm de… Ama sonuç hep aynıydı: sefalet, yıkım, kan ve talan. Bugün dünya kapitalizmin pençesinde can çekişmektedir, İslam hâlâ insanlığın tek umududur. Çünkü İslam; ekonomiden siyasete, toplum düzeninden bireysel ilişkilere kadar her alanda adil ve köklü çözümler sunmaktadır. İslam, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bir vahyidir. Müslümanlar ve diğer milletler, yüzyıllar boyunca onun adaleti altında huzur ve güven içinde yaşamışlardır. Peki bugün sorunlarımızın çözümünün İslam’ın hükümlerinde olduğunun acaba farkında mıyız? İslam’ın hükümlerinin servetin nasıl dağıtılacağını, mülkiyetin çeşitlerini ve zalim veya hatalı yöneticilerden nasıl hesap sorulacağını düzenleyen İslam hükümlerinin farkında mıyız? Müslümanlar, dinlerinin yöneticileri hesaba çekmeyi en büyük cihatlardan biri saydığını hala anlamıyorlar mı? İslam onlara ifade hakkını tanımış, zulme karşı çıkmayı teşvik etmiş, devlete, halkın temel ihtiyaçlarının karşılanmasını, bu görevdeki ihmalkarlığının hesabının sorulmasını farz kılmıştır. İslam, küçük-büyük hiçbir meseleyi şeri hükümsüz bırakmamış; her birine şer’i bir çözüm getirmiştir. İslam’ın doğru bir çözüm sunmadığı hiçbir insani problem yoktur. Ne yazık ki, bu hükümler kâfir ve zalim sistemlerin zulmü altında inim inim inlemek için Müslümanların hayatından çıkarılmış, böylece hem bu dünyalarını hem de ahiretlerini yitirmişlerdir.
Ey iman ve hikmet halkı! Hizb-ut Tahrir, sizleri bu rejimleri yıkmak ve onların enkazı üzerinde İslam yönetimini kurmak için ciddi ve samimi bir çalışmaya çağırıyor ve teşvik ediyor. Bu kutlu hedef için, dininizin hükümlerinden alınmış maddeler ve kanunlar içeren, hayatın tüm yönlerine çözüm getiren, dünya ve ahiret saadetini temin eden kapsamlı bir anayasa bile hazırlamıştır. Bunu hayali bir varsayım olarak söylemiyoruz; aksine ümmetin içinde ve ümmetle birlikte çalışıyoruz. Rabbimizin şeriatından süzülmüş tam teşekküllü bir yol haritası da hazırladık. Dahası, biz Allah’ın vaadine inanıyoruz, dinine yardım edeceğinden hiç şüphemiz yok.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا للهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” [Enfal 24]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Yemen Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: 735417068 http://www.hizb-ut-tahrir.info |
E-Mail: yetahrir@gmail.com |