Logo
Bu sayfayı yazdır
Kararname, İşgalcileri, Mafyayı ve Kartelleri Şok Etti!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Kararname, İşgalcileri, Mafyayı ve Kartelleri Şok Etti!

Haber:

İslam Emirliği’nin lideri Şeyh Mevlevî Hibetullah Ahundzade, Afganistan’da her türlü uyuşturucu ekimini, üretimini, satışını, alımını, ihracatını ve ithalatını yasaklamanın yanı sıra muhalefet edenlere İslam şeriatının hükümlerine uygun olarak muamele edilmesi hakkında bir kararname yayınladı. Ayrıca kararname, ilaç fabrikaları da dahil olmak üzere her türlü içki, eroin, esrar, uyuşturucu hap ve benzerleri gibi uyuşturucu maddelerinin kullanılmasının, taşınmasının, ticaretinin, ithalatının ve ihracatının yasaklanmasını da içermektedir.

Yorum:

Afganistan’da haşhaş ve kenevir ekiminin ana nedeni, ülkenin Afganistan’daki Müslümanları ve mücahitleri doğrudan etkileyen İngiliz, Sovyet, Amerikan ve NATO tarafından işgal edilmesinden kaynaklanan onlarca yıllık savaş ve yoksulluktur. Bununla birlikte haşhaş mahsullerinden şimdiye kadar elde edilen büyük gelirlerin çok az bir kısmı Afgan çiftçilerine gitmiştir. Bunun tam tersine küresel pazarlara ilaç ticareti yapan, işleyen, tedarik eden ve bu devasa işlerden kayda değer kârlar elde eden baş aktörler, dünyadaki mafyalar, dev şirketler ve sömürgeci güçlerdir. Ayrıca haşhaş ve keneviri, ağrı kesicilere, sarhoş edicilere ve uyuşturuculara dönüştüren ve bunları devlet ve özel kanallar aracılığıyla küresel pazarlara arz edenler de büyük mafya çeteleri ve kartellerdir.Bu nedenle Afganistan, böyle küresel bir işletme için düşük maliyetli bir çiftlikten başka bir şey değildir.

Dolayısıyla İslam Emirliği liderliği tarafından çıkarılan böyle bir kararname, İslam şeriatının uygulanmasına yönelik kıymetli bir adımdır. Hatta siyasi açıdan bile ABD ve Batı üzerinde bir baskı aracı olarak kabul edilebilir. Çünkü mevcut sistemden önce büyük çaptaki afyon ticareti esrarengiz bir şekilde ABD ve İngiliz istihbarat teşkilatları tarafından yapılıyor ve bu da küresel pazarların beslenmesine yol açıyordu. Bu uğursuz ticaretten kazanılan para ise, hain yöneticilere boyun eğdirmek, casus araştırmak ve İslam beldelerindeki vekalet savaşlarını teşvik etmek için kullanılmıştır.

Afganistan’da Taliban yönetiminin ilk döneminde, o zamanki lideri haşhaş ekimini yasaklamış ve bu da ülkenin afyon üretimini büyük ölçüde azaltmıştı. Nitekim Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC), 2001 yılında Afganistan’daki haşhaş ekiminde %91 oranında bir düşüş olduğunu bildirmişti.

Küresel uyuşturucu ticaretinin dakik durumunu gösteren net istatistikler olmamasına rağmen, bu ticaretin gelir değerlerinin dünya genelinde yüz milyarlarca doları aştığı tahmin ediliyor. Zira Birleşmiş Milletlere göre Afganistan’da geçen yıl uyuşturucu gelirlerinin 1,8 milyar ila 2,7 milyar dolar arasında olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca Afgan Sağlık Bakanlığı’nın son kayıtları, İslam Emirliği’nden önce ülkedeki bağımlı sayısının yaklaşık 850 bini kadın olmak üzere 2,5 milyona ulaştığını belirtiyor. Böylece Afganistan’da uyuşturucu ekimi, üretimi, ticareti ve bağımlılığının ölümcül ve feci bir şekilde büyümesine, ülke Amerika ve NATO tarafından işgal edildikten sonra tanık olunmuştur.

Allah Subhanehu ve Teala’nın haram kıldığı bir şeyi sırf maddi menfaatler için meşru yasaklara dönüştüren Kapitalizmin doğası işte budur. Oysa 1400 yıl önce İslam, bugün yaptıkları gibi insan toplumuna zarar vermeden önce her türlü uyuşturucuyu yasaklamış, dahası bunların bir kısmını örneğin alkol olarak nitelendirmiş ve bunu da necis olarak tanımlamıştır. Dolayısıyla bu, İslam şeriatına göre bunu ihlal edeni 80 kırbaçla cezalandıran Allah Subhanehu ve Teala’nın hadlerinden bir had olarak kabul edilmiştir. Bu yüzden İslam’ın insan toplumunu korumayı amaçlayan emri, günümüz dünyasında da İslam’ın mucizelerinden biri olarak kabul edilmelidir.

Günümüzdeki insan toplumları, daha önceki toplumların yıkımının temel nedeninin, her zaman insanın, özellikle de Kapitalizmin koyduğu ilkeler olduğunu anlamalıdır. Çünkü Kapitalizmde emek, esas olarak çıkar elde etmeyi ve ruhi, insani ve ahlaki gibi temel değerleri marjinalleştirmeyi amaçlamakta ve bu da en büyük çıkarları elde etme temelinde düşünmeye ve hareket etmeye teşvik etmektedir. Bundan dolayı bu ideoloji, bireysel çıkarları güvence altına almak için insan yapımı kanunları dayatarak ve ilişkilerde uyuşturucu, alkol ve benzerlerinin kullanılmasına teşvik ederek toplumları yozlaşmış toplumlara dönüştürmüştür. Ayrıca aynı maddi çıkarları elde etmek için su, hava ve toprak da dahil olmak üzere çevreyi ciddi şekilde tahrip etmiştir.

Böylece insan toplumunun, İslam’ın tatbik edilmesinden uzaklaşmasından ve Hilafetin yokluğundan dolayı hızla yok olmaya doğru gittiği çok açıktır. Şüphesiz Afganistan da dahil olmak üzere İslam beldelerindeki krizlerin ve savaşların temel nedenleri araştırıldığında, yoksulluk, savaş ve sefalet gibi çeşitli krizleri arttıranların kâfir Batı ve bağımlı rejimlerin olduğu ortaya çıkacaktır. Ayrıca bu yozlaşmış canavarlara, ülkedeki istihbarat ve siyasi nüfuzlarını güvence altına almak için insani yardım kuruluşları, STK'lar, BM personeli, gazeteciler, iş adamları ve hayırseverler kisvesi altında bir daha asla Afganistan’a dönme fırsatı verilmemelidir.

İslam Emirliği’nin, tıpkı ilk devletin Ensar ve Muhacirleri gibi Hizb-ut Tahrir ile birleşmesinin, İslam’ı hayatın her alanında kâmil bir şekilde uygulamasının ve Batı’nın askerî işgali tarafından yapıldığı gibi Batı’nın fikri, siyasi, ekonomik ve kültürel değerlerini ortadan kaldırmasının zamanı gelmiştir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Seyfullah Mustenir - Afganistan

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.