Logo
Bu sayfayı yazdır
Filistin Ümmetin Atan Kalbidir!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Filistin Ümmetin Atan Kalbidir!

Haber:

Ramazan ayının Mescid-i Aksa'daki son Cuma namazını yaklaşık iki yüz bin kişi kıldı. Bu ise 350.000 Müslümanın Kadir Gecesini Mescid-i Aksa’da ihya etmesinden iki gün sonra gerçekleşti. Cuma akşamı iki Filistinli, Nablus yakınlarındaki bir Yahudi yerleşimi olan Ariel’in girişine cüretkâr bir saldırı düzenledi. (El-Cezire Kanalı Katar, 29/4/2022)

Yorum:

İslam ümmetinin bu kısmının sebatıyla ilgili olarak Filistin’de yaşananlar, İslam’ın ve Müslümanların geleceği için derin anlamlara sahiptir. Zira bir yandan Filistin halkı, Filistin’in işgalinin üzerinden 74 yıl geçmesine rağmen Yahudilere teslim olmamıştır. Bu sebat ise Yahudilerle normalleşen Arap rejimlerinin engellemelerinin gölgesinde gerçekleşmektedir. Buna karşı olduğunu iddia edenlerin ise Filistin için 40 yıldır Kudüs Günü'nde yaptıkları ve anlamını yitirmiş gösterilerden başka bir şeyleri yoktur.

Yahudilerin Mescid-i Aksa’da yaptıklarının çirkinliğine rağmen Filistin halkının Mescid-i Aksa etrafındaki sebatı daha da artmıştır. Mescid-i Aksa’da namaz kılmak artık güvenli olmamasına, birçok tehlikeyle çevrili olmasına ve Yahudilerin yasaklamasına rağmen on binlerce kişi namaza katılmıştır. Dahası Yahudi ordusunun her Ramazan sabahı camiye baskınlar yapmasına ve her gün onlarca ibadet eden ve itikafa girenlerin yaralanmasına rağmen Filistin halkı, Allah'ın emri gelene kadar Yahudilere karşı direnmekte sebatkar ve kararlıdırlar.

Ariel yerleşimindeki saldırı operasyonuna gelince, bunda başka derin işaretler vardır; zira bu cesur genç adamlar, hiç korkmadan yerleşimin muhafızlarına saldırmışlardır. Öte yandan Yahudilerin kurşunlarından kurtulmuş olsalar da ölümden ve takip edilmekten de korkmamışlardır. Zira Yahudilerin uçakları ve araçları, iki kişi olmasına, belki de üçüncüsü olmamasına rağmen sanki tam bir savaş cephesiymiş gibi onları takip etmiştir. Öte yandan Abbas’ın otoritesine bağlı güvenlik birimleri de Yahudi ordusuyla iş birliği içinde takibat operasyonları yürütmüşlerdir. Dolayısıyla her ikisi de Filistin halkının sebatını baltalamak için rol alışverişinde bulunmuşlardır. Ancak tüm bunlar Filistin halkının, Filistin’in İslam toprağı olduğu ve Yahudilerin buradan çıkarılması gerektiği konusunda ısrarcı olmasına ve buna katkı sağlayacak her türlü önlemin alınması gerektiğine engel olamamıştır.   

Mücahid genellikle “sen kendinden başkasından sorumlu değilsin” ilkesiyle hareket etse de ancak Filistinli Müslümanlar, ailelerinin tutuklanması ve evlerinin yıkılması riskini taşımakta ve Yahudiler ise bunun, Filistinli gençlerin özellikle saldırmayı durdurup Yahudileri reddetmekten vazgeçireceğine inanmaktadırlar. Zira Yahudiler ve onlarla birlikte otoritenin güvenlik birimleri bu tür operasyonları önlemek ve bunu düşünenleri tutuklamak için hemen hemen her yolu denemekte ve her iki taraf silahı, küçük bir tabanca bile olsa her türlü silahı önlemek için baskın ve takibat operasyonları yapmaktadırlar. Ancak bütün bunlar, Filistin halkının Abbas’ın otoritesini sırtlarının arkasına atıp Yahudileri caydırmalarını ve Mescid-i Aksa’da ve Filistin'in diğer meydanlarında onlara meydan okumalarını engelleyememiştir. Bu da Yahudiler ve onlara yardım edenler için, Filistin’in geleceğinin Müslümanlara, İslam ümmetine ve İslam Devleti’ne ait olduğu konusunda güçlü ve ciddi bir mesaj olmuştur. Dolayısıyla kalbi İslam ile atan bu ümmet, yöneticilerin ihanetlerine ve boyun eğdirmelerine rağmen asla mağlup olmayacaktır.   

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Bilal Et-Temimi

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.