- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Rohingyalıların Çektiği Acılar ve Müslümanların Başındaki Liderlerin İhmalkarlığı!
Haber:
Birleşmiş Milletler, Hindistanlı yetkililerin Rohingyalı mültecilerin insanlık dışı yöntemlerle sınır dışı ettiği yönündeki raporların araştırılması çağrısında bulundu.İddialar, mültecilerin sadece can yelekleriyle Andaman Denizi'ne girmeye zorlanmalarını da içeriyor.Bu önlem, Pakistan ile gerginliğin tırmanmasının ortasında Müslüman azınlığa karşı yürütülen daha geniş çaplı kampanyanın bir parçasıdır.Birçok Rohingya ve Bengal mültecisi, yasal belgeleri olanlar da dahil olmak üzere sınır dışı edildiler.İnsan hakları grupları, gerekli olan yasal önlemlerin eksikliğini eleştiriyorlar.Bazı mülteciler Bangladeş sahil güvenlik güçleri tarafından kurtarılırken, diğerleri Myanmar'a döndüklerinde zulüm göreceklerinden korkuyor.Hindistan hükümeti bu iddialara bir yanıt vermedi. (New York Times)
Yorum:
Rohingya Müslümanlarının durumu, İslam ümmetinin zayıf evlatlarını korumadaki başarısızlığının trajik bir örneğidir.Rohingya Müslümanları, Myanmar rejimi tarafından toplu katliam, cinsel şiddet ve zorla yerinden edilme de dahil olmak üzere vahşi zulümlere maruz kalmıştır.Çektikleri sıkıntının şiddetine rağmen, Müslüman çoğunluğa sahip olan ülkelerin tepkisi büyük ölçüde yetersiz kalmıştır.Birçok lider, ümmetin toplumsal çıkarlarından ziyade ulusal çıkarlarını ön planda tutmuş, bu da Rohingya krizinin köklü nedenlerini çözmek için koordineli bir çalışmanın eksik kalmasına yol açmıştır.
Rohingyalıların acıları, müdahale etmek için gücü ve kaynakları olmasına rağmen bunu yapmamayı tercih eden Müslüman çoğunluğa sahip komşu ülkelerin kayıtsızlığı nedeniyle daha da ağırlaşmıştır.Bunun yerine Rohingyalıların maruz kaldığı sistematik zulmü çözmeyen sınırlı insani yardımlar sağlıyorlar.Bu sembolik yardım, mültecilerin uzun süredir devam eden acılarını hafifletmeye yönelik çok az şey yapmaktadır; zira mülteciler, belirsizlik durumunda kalmaya devam ediyorlar, evlerine geri dönemiyorlar ve kendilerini kabul eden ülkeler de onları hoş karşılamıyorlar.
Rohingya krizi ile Gazze'deki durum arasındaki benzerlik dikkat çekicidir.Zira her iki durumda da Müslümanlar, şiddetli zulme maruz kalırken, komşu ülkelerdeki kardeşleri de kayıtsız kalmaya devam etmektedir.Gazze halkı, Yahudi varlığının işgali, ablukası ve askeri saldırısından dolayı on yıllardır acı çekmektedir; buna rağmen İslam ülkelerinin tepkisi büyük ölçüde sembolik kalmıştır.Her ne kadar dayanışma ve insani yardımlar hakkında arızi ifadeler olsa da, işgali sona erdirmek ve Filistin halkının haklarını geri elde etmek için kesin açık bir çalışma görülmemektedir.
Rohingya ve Filistinlileri korumadaki başarısızlık, vahdet ve fiili liderlik gibi İslam ümmetinde daha geniş bir sorununun altını çiziyor.Ümmet, küresel işlere etki etme ve kendini koruma konusunda muazzam bir potansiyele sahip ancak bu potansiyeller, iç bölünmeler ve ulusal çıkarların toplumsal refahın önüne geçmesi nedeniyle heba olmaktadır.Müslümanların başındaki liderlerin, güçlerinin birlikte yattığını ve zayıf toplumları korumak için ahlaki ve dini bir vacipleri olduğunu idrak etmeleri gerekir.
Müslüman çoğunluğa sahip olan ülkelerin, sembolik jestlerin ötesine geçerek Rohingya ve Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı zulmü çözmek için somut adımlar atmaları gerekir.Baskıcı rejimlere baskı yapmaya yönelik bu diplomatik çabalar, mültecilere güvenli sığınak sağlamayı ve onların davası için uluslararası desteği seferber etmeyi de içermektedir.Aynı zamanda ümmetin, ulusal gündemleri aşarak cemai çalışmaya öncelik vererek daha fazla birlik ve iş birliği için çalışması gerekir.
Rohingya ve Filistinlilerin sıkıntısı, İslam ümmeti için çalışmaya yönelik bir davet olup bu, ümmetin gücünün, evlatlarını koruma kabiliyetinde yattığını ve gerçek bir liderliğin, zulme karşı kararlılıkla çalışmak yoluyla ortaya çıktığını hatırlatmalıdır. Müslümanların başındaki liderlerin, artık bu meydan okumaya karşı koymalarının ve ümmetlerine karşı vaciplerini yerine getirmelerinin zamanı gelmiştir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdullah Asvar