Logo
Bu sayfayı yazdır
Yahudi Varlığı İle Suriye Yöneticileri Arasında Normalleşmeye Yönelik Doğrudan Ve Sürekli Temaslar!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Yahudi Varlığı İle Suriye Yöneticileri Arasında Normalleşmeye Yönelik Doğrudan Ve Sürekli Temaslar!

Haber:

Suriye televizyonu sayfası 28/6/2025 günü, İbrani medya organlarından, Yahudi varlığının dışişleri bakanı ve ulusal güvenlik konseyi başkanının açıklamalarını aktardı; bilgi sahibi Suriyeli kaynaklara göre, Suriye ve Yahudi varlığı, Beşar Esad'ın devrilmesinin ve Suriye rejiminin Golan'ı Yahudi varlığının bir parçası olarak kabul etmesinin ardından, varlığın işgal ettiği bölgelerden çekilmesi şartıyla bir barış anlaşması imzalamak için doğrudan temaslar yürütmektedirler.

Yorum:

Yahudi Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar, ülkesinin “prensip olarak Suriye ile müzakere sürecine girmeye karşı olmadığını belirtti.Ancak gelecekteki herhangi bir barış veya normalleşme anlaşması, Golan Tepeleri bizim elimizdeyken yapılması gerekir.Ben şu noktayı vurgulamak istiyorum; bu meselede taviz vermeyin.Eğer Suriye, "İsrail'in" Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanırsa bu, kabul edilebilir bir anlaşmanın temeli olacaktır. Ancak biz, henüz bu aşamada değiliz ve gelişmeleri izlemeye devam ediyoruz."

Bu kanal, Suriye'den bilgi sahibi kaynaklara dayanarak, Suriye ve Yahudi varlığının, 2025 yılı sonuna kadar bir barış anlaşması imzalamaya yöneldiğini aktardı.Anlaşma uyarınca, Yahudi varlığının, geçen yıl 8 Aralık'ta tampon bölgeyi işgal ettikten sonra, Cebel-i Şeyh dağı da de dahil olmak üzere kontrol altına aldığı tüm Suriye topraklarından kademeli olarak çekilmesi bekleniyor. Nitekim tarihi anlaşma, iki ülke arasındaki ilişkilerin tamamen normalleşmesini sağlayacak ve Golan Tepeleri de bir barış bahçesi haline gelecektir. Suriye, Trump'ın görev süresi bitmeden önce Yahudi varlığıyla barış yapma olasılığını dışlamıyor ve son günlerde Yahudi varlığıyla her gün doğrudan diyalog yürütülüyor.

Yahudi varlığının sözde ulusal güvenlik konseyi başkanı Tzachi Hanegbi, varlığı ile Suriye hükümeti arasında doğrudan ve sürekli temasların olduğunu, iki tarafın normalleşme olasılığını ele aldığını ve Suriye ile diyaloğun artık arka kanallar veya arabulucularla sınırlı kalmayıp, aksine çeşitli hükümet düzeylerini de kapsayan doğrudan ve günlük temaslara dönüştüğünü açıklamıştır.Nitekim Suriye ve Lübnan, varlığın diğer Arap ülkeleriyle imzaladığı İbrahim Anlaşmalarına benzer şekilde Yahudi varlığıyla normalleşme anlaşmaları imzalamaya aday ülkeler olarak değerlendiriliyor.

Bu açıklamalar, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın 7/5/2025 günü yaptığı açıklamalarla örtüşmektedir;zira eş-Şara, Fransa'da Macron ile düzenlediği ortak basın toplantısında, ülkesi ile Yahudi varlığı arasında durumu yatıştırmak ve kontrolü kaybetmemek için dolaylı müzakereler yürütüldüğünü söylemişti.Trump, Ahmed eş-Şara'yı Riyad'da kabul etmiş ve 13/5/2025 günü onunla 33 dakika süren bir toplantı yapmıştı; nitekim Trump, “Ahmed eş-Şara'ya, durum istikrara kavuşur kavuşmaz İbrahim Anlaşması'na katılmasını umduğunu söyledim, o da evet dedi. Ancak önlerinde çok iş var” şeklinde bir açıklama yapmıştı.

Bu açıklamalar, Amerika'nın çıkarları için Türk istihbaratının mutfağında pişirilip hazırlanan Ahmed eş-Şara başkanlığındaki Suriye rejiminin, Yahudi varlığını tanıyarak Türkiye rejimi ve Filistin'in Müslümanların elinden kayıp kafirlerin eline geçmesine ortak olmak için barış ve normalleşme anlaşmaları imzalayan diğer Arap rejimleri gibi normalleşme yoluna girerek büyük bir ihanet işlemenin eşiğinde olduğunu göstermektedir.

Aynı zamanda Beşar Esad'ın 8/12/2024 günü firar etmesinden bu yana Yahudi varlığı Suriye'deki saldırılarına devam etmekte olup Suriye'nin askeri kapasitesinin yaklaşık %70 ila %80'ini tahrip etmiş, Şam'a yaklaşık 25 kilometre kadar yaklaşarak yeni Suriye topraklarını işgal etmiştir.Yeni Suriye rejimi ise, tek bir kez bile cevap verme zahmetine girmemiştir!Dolayısıyla cihad ve fedakarlığı bir kenara bırakıp aşağılanmayı ve zilleti tercih etmiş, teslim olmaktan başka bir yol izlememiş ve Amerika'dan, bölgedeki Amerikan nüfuzuna karşı çıkabilecek ve Filistin'i Yahudi varlığının pençesinden kurtarılmasını talep edebilecek her türlü gücü vurmak için kullandığı bir araç olan Yahudi varlığının saldırılarını durdurmasını istemiştir.

Suriye'nin yeni yöneticileri, Filistin otoritesinin izlediği ve onu daha da aşağılayıp küçük düşüren ve Yahudi varlığının bekçisi haline getiren bu yaklaşımı izleyerek, özellikle Golan olmak üzere topraklarını kurtaracaklarını sanıyorlar; ancak Beşar Esad'ın kaçmasından sonra Golan'dan vazgeçtikleri ve Yahudi varlığının işgal ettiği Suriye topraklarından çekilmesiyle yetindikleri sürece bu mümkün değildir!

Aynı şekilde onların elinde, Filistin'in kurtuluşu ve halkının desteklenmesi konusunda da hiçbir düşünceleri olmadığı ortaya çıkmıştır; oysa özellikle Gazze olmak üzere Filistin halkı, diğer Müslümanlar gibi kendilerine uygulanan toplu katliama maruz kalıyorlar.Onlar (Suriye’nin yeni yöneticileri) ise bakış açılarını, sömürgecilerin Sykes-Picot Anlaşması ile sınırlarını çizdiği Suriye sınırları içindeki dar bir vatancılıkla sınırlı hale getirmişler ve Suriye devriminin talebi olan, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet ile somutlaşan İslami yönetimi ikame etmeyi unutmuşlardır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Esad Mansur

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.