- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Yüksek Mahkemenin Kararı İslam İle Kapitalizm Arasındaki Medeniyetler Çatışmasını Ortaya Koyuyor!
Haber:
Kenya Yüksek Mahkemesi pazartesi günü, Müslüman ebeveynlerin zina sonucu doğan çocuklarının babalarının mirasından pay almalarına karar verdi. Bu karar, Kenya'da Ahvâlu'ş-Şahsiyye İslamiyye (doğum, ölüm, ehliyet, velâyet, vesayet, evlenme, boşanma, nesep ve mirasla ilgili haller) kanunlarının yorumlanmasında önemli bir gelişmeyi temsil ediyor.Yüksek mahkeme yargıçları, Ahvâlu'ş-Şahsiyye İslamiyye kanunlarının uygulanması ile anayasanın korunması arasındaki dengenin gerekli olduğunu vurguladılar.Mahkeme, İslam şeriatı gibi Ahvâlu'ş-Şahsiyye kanunları uyarınca bazı hakların kısıtlanmasına izin veren 24 (4) maddesine atıfta bulunmuş, ancak bu kısıtlamaların makul, haklı ve kesin olarak tanımlanmış olması gerektiğini vurgulamıştır.
Yorum:
Yüksek Mahkeme'nin kararı, Kenya ve tüm dünyada Müslümanlar arasındaki medeniyetler çatışması ve kimlik krizinin gerçekliğini gözler önüne seriyor.Bugün Müslümanlar, Batılı laik liberal sistemi ile İslam arasındaki bir yol ayrımında durmaktadır. Ayrıca bu karar, açık bir şekilde mülkiyet ve kişisel özgürlük gibi temel değerlerin, insan, hayat ve kâinatın Rabbinden daha yüce olduğuna işaret etmektedir!Bu ise, zina ve fuhuş sonucu doğan çocukların yasal olarak bağlayıcı ilişkiler içinde oldukları anlamına gelmektedir ki bu da toplumda kötülüğü pekiştirecektir.
Liberal toplumda, öncelikli olan toplumun güvenliği değil, aksine bireylerin istekleri ve arzularının egemen ve mutlak olmasıdır.Bu da ahlaki değerlerden yoksun bir toplum inşa etmekte ve kötülüğü iyilikten üstün tutmaktadır. Bu ise zinayla eşdeğer olup kutsal bir kurum olan evliliği baltalamaktadır. Kötülük üzerine inşa edilen bir toplum, hayatın her alanında kötüdür.Kapitalizmde devletin temel sorumluluğu, tebaasının refahını sağlamak değil, aksine zina sonucu doğan çocuklar da dahil olmak üzere toplumsal ilişkilerde daha fazla kötülüğe yol açan sözde özgürlükleri korumaktır.
İslam'da zina sonucu doğan çocuklar, onları cezalandırılmak için değil, aksine onları münkerlerden caydırmak ve evliliğin nesep ve miras haklarını korumak için tek şerî bağ olduğunu vurgulamak amacıyla nesep ve miras haklarından mahrum bırakılmaktadırlar.Kenya Yüksek Mahkemesi'nin zina sonucu doğan çocukların Müslümanların mirasından pay almasına izin veren kararı, Batılı laik liberal düşüncesinin İslam'ın temel değerleri ve kanunlarıyla ne kadar çeliştiğinin açık bir kanıtıdır.
Artık Müslümanların, bu meselede ümmetin tutumunun, siyasi ve fikri çatışma tutumu olduğunu idrak etmelerinin zamanı gelmiştir.İslam ümmetinin görevlerinden biri de, İslam'ı ihya etmek ve kötülüğü teşvik eden ve ödüllendiren laik düşünceyi kökünden söküp atmak için siyasi ve fikri çalışmayla sınırlanmasıdır.Ümmetin, laik ortamın İslam'ın ve adaletin gelişmesi için asla elverişli bir ortam olmayacağını idrak etmesi gerekir.Özel olarak bu mesele, genel olarak da diğer birçok mesele ümmete, İslami tek sorumluluğun, şeriatı uygulayacak, hakkı üstün tutacak ve adaleti tesis edecek Hilafeti kurmak için çalışmak olduğunu haber vermektedir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ali Ömer El-Beytî - Kenya