Logo
Bu sayfayı yazdır
Oyun Kurucu ABD'nin Stratejisinde BM'nin Önemli Rolü

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber - Yorum

Oyun Kurucu ABD'nin Stratejisinde BM'nin Önemli Rolü

Haber:

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Genel Sekreter Yardımcısı Tom Fletcher, Hızlı Destek Güçleri'nin şehrin tam kontrolünü ele geçirdiğini açıklamasının ardından, Sudan'ın El-Faşir kentinde kuşatma altındaki sivil halk için güvenli bir koridor sağlanmasını ve onlara insani yardımların ulaşmasının garanti altına alınmasını talep etti. (El Cezire Net).

Yorum:

Gazze savaşının medyadaki ateşi söner sönmez, Sudan'daki ateş daha güçlü bir şekilde alevlendi; oysa Sudan'daki olaylar üç yıldır hiç sönmemiş ve durmamıştır. Bu da medyanın Sudan'daki olaylardan uzak olduğunu ve bu olayların öne çıkarılmadığını gösteriyor.

Sahne iki farklı ülkeden olsa da, suç aynıdır ve medyada öne çıkarılan görüntüde bir benzerlik vardır ki o da şudur:Açlık, yerinden edilme ve Hemidti çetesinin ortaya çıkışı ve onun meydana gelenlerden sorumlu olması.Ayrıca bu isyancı çetenin silahlarının finansörü olan Körfez ülkesi Birleşik Arap Emirlikleri'nin olduğu açığa çıkmıştır.Çatışmanın nedeni, Hızlı Destek Güçlerinin büyük şehirlerin ve bölgelerinin sonuncusu El Faşir'i kontrol etmedeki kibrine indirgenerek bu şehrin halkı, aslında uydurma bir çatışma bahanesiyle ülke dışından değil, ülke içinden geldiği düşünülen bir güç tarafından aç bırakılıyor, yerinden ediliyor ve en ağır bir şekilde cezalandırılıyor.

Bu çatışmanın başlamasından ve nedeninden sorumlu olan kişi, yani Amerika Birleşik Devletleri'nin rolü, sanki yeni bir olaymış gibi sahnenin dışında bırakılmıştır! Yani başından beri ülkenin iki unsuru olan Hızlı Destek Güçleri ile Sudan Ulusal Ordusu arasında çatışma ve rekabet oluşturma konusundaki Amerika’nın rolü ve sorumluluğu göz ardı edilmiştir.Amerika'nın hedefi, Sudan'ı bölerek ve maddi güç olan asker ve servetler gibi tüm güç dayanaklarını kontrol altına alarak Sudan üzerindeki kontrolünü sıkılaştırmak ve İslam ümmeti ve halkından olan Sudan'ın muhafazakar halkını güçlendirebilecek hiçbir şey bırakmamaktır; bu yüzden aralarında yıkım, açlık, ihtiyaç ve teslimiyet oluşturulmakta, hatta talepleri açlık ve susuzluklarını gidermek gibi gıda ve su yardımlarına indirgenmekte ve böylece onlar, asıl mesele ve sorundan uzaklaştırılmaktadır.

Şu anda medya, Sudan'ın kontrol altına alınıp sömürgeleştirilmesinden bu yana halkını etkileyen kıtlık sorunu ve krizine bir çözüm bulmak için aktif olarak çalışmakta ve bu çatışmanın felaketlerinden muzdarip olanların çağrıda bulunması gereken tek kurtarıcı olarak da yardımların girebileceği güvenli bir koridor talep etmek için bu rolü üstlenen Birleşmiş Milletleri göstermektedir. Ancak sorun, gıda veya su bulmak için şehri terk etmeye çalışan herkesi öldüren Hızlı Destek Güçleri'nin neden olduğu güvenlik eksikliğidir.

Tüm bu kan dökülmesinden sonra Sudan halkının sorununun, bu çatışmanın nedeni olan Amerika'nın kendilerini denetlediği örgütler aracılığıyla istediği gibi El Faşir'e yapılan bombalı saldırıların ardından yardımların veya yeniden inşanın sağlanması olduğunu düşünmek üzücüdür.Sudan ve diğer Müslüman ülkelerin halkları tarafından gerçek çözüm gözden kaçırılmaktadır; dikkat edin bu çözüm, silahlarıyla bu projeyi destekleyenleri ve Amerika'nın Müslüman ülkelere zarar verme, onların kanını dökme ve orada her türlü yolsuzluğu yapma konusundaki kurnazlığını ve kötülüğünü kolaylaştıranları tespit etmektir; zira bu ajanlar, en önemlileri Sudan toprakları, Nil Nehri ve petrolü olmak üzere ümmetin kaynaklarını ve zengin servetini kontrol eden yöneticilerdir ki böylece çatışmanın lideri olan Amerika'nın önderliğindeki Batı için kolay bir av haline gelebilsin. Çözüm, bu yöneticileri devirmek, tek bir ses ve tek bir bilinçle onlardan kurtulmak, Allah'ın Kitabı ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sünneti ile hükmetme emrini tabi olmaktır; Sudan halkının benimsediği ideolojinin aslı işte budur; bu yüzden bu çözüm terk edilmemeli veya bunun dışındakilere rıza gösterilmemelidir.

Gazze'deki savaş sona ermiş olsa da ancak savaşın gayesi sona ermemiştir ki iki ülke arasındaki benzerlik işte budur; her birinin işgalinin niteliğinde bazı farklılıklar olsa da, ancak her ikisi de aynı kontrol ve hedefin kapsamına girmektir ki o da Amerikan projesidir. Amerika’nın projelerinin hayata geçirilme düşüncesi, bu iki ülke ve diğer Müslüman ülkelerde silahsızlanma bahanesiyle yanıltıcı bir yaklaşıma göre, Birleşmiş Milletler ve onun yardımları aracılığıyla yeniden yapılanma ve yönetim yoluyla bu bölgeleri Amerika’ya bağımlı bir hale getirmektir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا بِطَانَةً مِّن دُونِكُمْ لَا يَأْلُونَكُمْ خَبَالاً وَدُّوا مَا عَنِتُّمْ قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاءُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْآيَاتِ إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ

Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Kalplerinde sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha büyüktür. Eğer düşünüp anlıyorsanız, ayetlerimizi size açıklamış bulunuyoruz.” [Al-i İmran 118]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ümmü Osman Sebatin – Mübarek Toprak (Filistin)

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.