Logo
Bu sayfayı yazdır
Trump'ın Dünyaya Gümrük Tarifesi Dayatma Konusundaki Küstahlığı Amerika ve Onun Kapitalist Sistemini, Ekonomik, Güvenlik ve Siyasi Olarak Alt Üst Edecektir

بسم الله الرحمن الرحيم

Trump'ın Dünyaya Gümrük Tarifesi Dayatma Konusundaki Küstahlığı Amerika ve Onun Kapitalist Sistemini, Ekonomik, Güvenlik ve Siyasi Olarak Alt Üst Edecektir

(Birinci Bölüm)

İkinci Dünya Savaşı ve komünizmin çöküşünden (1989-1991) sonra, bir dizi siyasi gelişmeler ortaya çıktı; bu gelişmelerden en önemlisi, küresel kapitalist ekonominin büyümesi ve Doları küresel para birimi haline getiren ve dünya ekonomisini kontrol etmek ve ona hakim olmak için Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü'nü kuran Amerika Birleşik Devletleri tarafından kontrol edilen tek kutuplu bir dünya düzeninin kurulması olmuştur. Bu yüzden Nixon'ın dünyayı şoke ettiği gibi, torunu Trump'ın da dünyaya (180 ülkeye) gümrük vergisi koyarak dostun hakkını ve adaletini umursamaması, düşmana hiç aldırış etmemesi ve ekonomik olarak en güçlü rakibi olduğu için gözünü Çin'e dikmesi doğaldır. Ancak Trump'ın pervasızlığı ve kapitalist sistemin yozlaşmışlığı, Amerika Birleşik Devletleri'nin ve küresel ekonomik sistemin çöküşünü hızlandıracaktır. Zira özgürlükler ilkesine dayandığından ve gümrük vergisi koyma özgürlüğü her bir ülkenin hakkı olduğundan dolayı ABD başkanı dünya ülkelerine gümrük vergileri koydu ancak bazı ülkeler buna benzer şekilde karşılık vermiş, bu da bir yanda Amerika, diğer yanda ise (cesaretin galip geldiği çoğunluk) 180 ülke arasında küresel bir ekonomik savaşın patlak vermesine yol açmıştır.

Konuyu anlayabilmemiz adına, bunun yüzde ile ilgili değil, yurtdışından ithal edilen malların yüzdesi ile ilgili olması, yani iskonto oranının ithal edilen malın miktarına göre olmasıdır; örneğin Çin'in dünya ile olan ticareti, 3,6'sı ihracat ve 2,4'ü de ithalat olmak üzere 6 trilyon Dolara ulaşmış olup dünya ile ticaret yapan ve ticaret dengesinde fazlalık veren en büyük bir ülkedir. Amerika'nın dünya ile ticaretine gelince; 3,2'si ithalat ve 2,2'si ihracat olmak üzere 5,4 trilyon Dolardır ve yaklaşık 1,2 trilyon Dolarlık bir ticaret açığı vardır; dolayısıyla ithal edilen mallarda bir artış söz konusudur. Basit bir ticari anlayışla; tacir, vergi ve kayıpları kendi omuzlarına almaz, bilakis malın fiyatını artırarak bunları halkın omuzlarına yükler. Böylece enflasyon oranlarında bir artış meydana gelmiş ve Amerikalı bir kişi yolculuğunda yavaş yavaş acılar çekmeye başlamış ve ayrıca üretim oranında bir artış ve ithalatlar oranında da bir azalma olmuştur. Bu doğal bir durumdur, dolayısıyla ekonomik faaliyetlerde bir zayıflama meydana gelmektedir. Her iki durumda da, Amerika'nın 1980'lerde içine düştüğü bir kriz olan stagflasyona yol açacağı gibi (ki bazı çalışmalar, önümüzdeki günlerde yaklaşık 5.000 işçinin işten çıkarılarak işsizlik oranının artacağını söylüyor) ithalat üzerindeki vergilerin artırılması da Amerika içindeki tüketim seviyesinde bir yavaşlamaya yol açacak, bu da yurtdışına yapılan ihracatın daralmasına neden olacaktır; bu ise ihracatlarında Amerika'ya bağımlı olan sözde gelişmekte olan ülkelerin ihracat seviyesine zarar verecektir. Böylece bu ülkeler, ticaret savaşı nedeniyle ekonomilerinde bir yıkım planıyla karşı karşıya kalacakları gibi alternatif çözümlere başvurmak zorunda kalacaklardır. Bu ülkeler ise Amerika'nın atar damarları mesabesindedir.

Vergilerin yükselmesinden sonra borsalar ve petrolde bir çöküş, arz-talep oranında azalma meydana gelecek, dolayısıyla kapitalistler hisse senetlerini ve tahvillerini satmaya ve sadece altının olduğu güvenli limanlara başvurmaya başlayacaklardır; bu nedenle altın fiyatlarında sürekli bir artış ve dalgalanmanın olduğunu gördüğünüz gibi ABD şirketlerinin ve büyük kapitalistlerin Vietnam, Çin, Güney Kore ve diğerlerine göç ettiğini görmekteyiz.

Son olarak kurtuluş ve çözüm, muhlislerin genel olarak şu şekildeki söylemlerinde açıkça görülmektedir: “Bu mesele ancak Allah'ın Kitabı’na ve Sünnetine dönmekle düzeltilebilir." Dakik ve ayrıntılı çözüme gelince; bu da Hizb-ut Tahrir'in İslam'da Ekonomik Sistem kitabında söylediği şeydir ki bu da altın ve gümüşü, paranın temeli kılmamızdır; nitekim sonunda insanlar bunu anladı ve altını güvenli bir liman olarak adlandırdılar. Kapitalist sistemin ve Dolara bağımlılığın, dünyanın sefaletinin ve insanların otoriter Amerika'ya ve onun tiranlarına köleliğinin nedeni olduğu basiret sahibi herkes için açığa çıkmıştır; zira bu çağın Firavunu Trump'ın da şu sözleriyle kabul ettiği gibi bizzat Amerikan halkı bu ateşle yanıp kavrulmaktadır; “ABD Başkanı Donald Trump, ticaret ortaklarına uyguladığı gümrük tarifeleri nedeniyle vatandaşlarının ekonomik acı çektiklerini kabul etmiştir.”

Bu sistem, halkının omuzlarındaki acıları kaldırmaya muktedir değildir; daha doğrusu halkın arzusunu da gerçekleştiremez, zira bir şeyi kaybeden, onu veremez.

Bizim için açığa çıkmıştır ki Dünya Ticaret Örgütü, IMF ve Dünya Bankası, halkların kanını emmek, kemiklerini öğütmek ve onları Amerikan devine doyurucu bir yemek olarak servis etmek üzere tasarlanmış kapitalist kurumlardır.

Dolayısıyla ey Müslümanlar; bunlar, küresel bir sistemin çöküşünün, alternatif bir sistemin kurulmasının, kendisinden dolayı insanların mutsuz olduğu ve fesadını ve zulmünü fark ettikleri sistemin çöküşünün ve metodunun doğruluğu tarih tarafından kanıtlanmış bir sistemin doğuşunun başlangıcının müjdeleridir. Nasıl olmasın ki; zira o, alemlerin Rabbinin ve hayat, kainat ve insanın yaratıcısının katından gelen bir sistemdir. أَمْ حَسِبْتُمْ أَنَّمَا خَلَقْنَاكُمْ عَبَثاً وَأَنَّكُمْ إِلَيْنَا لَا تَرْجِعُونَSizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?” [Mu’minun 115]

Devam edecek…

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. Bekrî Adem Muhammed Mekkî – Sudan

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.