- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Değişim Davetini ve Emanetini Taşımak!
İslam ümmeti, her bir taraftan krizlerle parçalanmış bir şekilde sömürgeci Batı'ya siyasi, ekonomik ve askeri bağımlılığın yükü altında acı bir gerçeklik içinde yaşamaktadır. İslam ümmetinin ülkeleri bölünmüş, zenginlikleri yağmalanmış, kanları ihlal edilmiş, kutsalları kirletilmiş olup halkları da küfürle yöneten, sömürgecinin çıkarlarını koruyan ve onun projelerini uygulayan zalim ve hain rejimler altında ezilmiş durumdadır.Bu gerçekliğin ortasında, davet taşıyıcıları büyük bir güvenle hareket etmektedir; zira onlar için hastalığı teşhis etmeleri yeterli değildir, aksine onların ümmete bir çare sunmaları ve İslam ümmetini gerçek kurtuluş yoluna yönlendirmeleri gerekir; kurtuluş yolu İslam’ın yolu ve onun, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin temsil ettiği kamil bir hadari ve siyasi projesidir.
Davet taşıyıcısı, sadece bireysel bir reformcu ya da insanlara sadece ahlakın faziletlerini ya da bireysel itaatleri hatırlatmakla yetinen bir din vaizi değildir; aksine davet taşıyıcısı, İslam'ı bir hayat, devlet ve toplum nizamı olarak gören ve Allahu Teala'nın şu kavlinin ağırlığını hisseden pratik siyasi projeyi taşıyan bir devlet adamıdır:وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun.” [Al-i İmran 104]Allah'ın burada taşınmasını emrettiği hayır, bir akide, bir sistem ve bir yaşam biçimi olarak İslam'ın tamamıdır. Bu yüzden davet taşıyıcısının, davetini cüzi reformlarla veya gerçekliğin ağırlığını hafifletmekle sınırlandırması kabul edilemez; aksine onun daveti, İslam'ı uygulayan ve İslam'ı bir risalet olarak dünyaya taşıyan bir devlet kurarak İslam akidesi temelinde gerçek bir kalkınma gerçekleştirmek için olmalıdır.
Bundan dolayı bu zamanda davet taşıyıcısının en büyük sorumluluğu aşağıdaki şekilde ortaya çıkmaktadır:
1- Sömürgecinin komplolarını ve onun, ümmeti demir yumrukla yöneten ve onu kitlelerin önünde açıkta bırakan yöneticilerden, rejimlerden ve uluslararası kuruluşlarından oluşan araçlarını ifşa etmek.
2- Ümmeti dinine bağlamak ve bilincini İslam'a ve pratik siyasi akidesine bağlamak; şöyle ki, ümmetin, kurtuluşun ancak İslam’ın sistemleri, hükümleri ve çözümleriyle birlikte yönetim, siyaset, ekonomi ve toplumda bir bütün olarak hükmedilmesiyle olacağını idrak etmesi.
3- Ümmetin değişim konusunda kendisine ve gücüne güvenmesini ve Batı'nın sahte materyalist medeniyetine karşı duyduğu aşağılık kompleksinden kurtulmasını sağlamak.
4- Müslümanların kalplerinde vela ve bera mefhumlarının anlamlarını pekiştirmek; zira ne kadar demokrasi veya insanlık sloganlarıyla süslenirlerse süslenilsinler Müslümanların dostlukları Allah'a, Rasulü'ne ve müminlere olup düşmanlıkları ise İslam'ın düşmanlarına karşıdır.
5- Yoğun kültürlenme ve gerçek bilinç yoluyla ümmeti İslam projesini taşımaya hazırlamaktır ki böylece bu projeyi benimseyebilecek ve onu gerçekleştirmek için siyasi mücadeleye girebilecek bir hale gelebilsin.
Bugünkü çatışma, sadece sınırlar veya kaynaklar üzerindeki bir çatışma değildir, aksine özünde Rabbani bir risalet olarak İslam ile dini hayattan ayırmaya dayanan Batı medeniyeti ve ondan kaynaklanan demokrasi, kapitalizm ve liberal sistemler arasındaki hadari ve akidevi bir çatışmadır.Yoksulluk, işsizlik, boğucu borçlar, baskı, zulüm, despotluk, kültürel istila ve İslam'ın çarpıtılması gibi ümmeti etkileyen krizler tek bir hastalığın belirtileridir ki o da, Müslümanların vakıasında İslami yönetimin yokluğu ve İslam'ın yönetim sistemlerinden uzaklaştırılmasıdır.Bugün Müslüman ülkelerdeki iktidar rejimler, farklı şekilleri ve sloganlarına rağmen insan yapımı kanunlarla yönetmekte, sadece Batı'nın yönlendirmelerine göre hareket etmekte ve Colani'nin Suriye'de ve Erdoğan'ın da Türkiye'de yaptığı gibi İslam'ı iç tüketim ve insanları aldatmak için kullanılan sloganlardan ibaret görmektedirler.
Bu nedenle davet taşıyıcılarının görevi, ümmeti sorunun köküne odaklamak ve geçici çözümler veya cüzi reformlar arayışıyla ümmetin dikkatini dağıtmamaktır.Egemenlik şeriata geri verilip Allah'ın indirdikleriyle hükmedecek bir devlet kurulmadıkça, Batı bu ümmetin boğazını sıkmaya devam edecektir.
Bu asırda davet taşıyıcısının üzerine düşen, köklü değişime davet eden peygamberlerin görevine benzer büyük bir görev üstlendiklerinin bilincinde olmasıdır.Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ إِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنَّا بُرَآءُ مِنْكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاءُ أَبَدًا “İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: «Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir.” [Mümtehine 4]Dolayısıyla davet taşıyıcısının aşağıdaki sıfatlarla süslenmesi gerekir:
Ne kadar kısıtlama, hapis cezası veya medya çarpıtmasıyla karşılaşırsa karşılaşsın hak üzere sebat etmek.
Belalara sabretmekle birlikte yardımın Allah Azze ve Celle'nin elinde olduğuna ve O'nun mümin ve çalışan kullarına istihlaf ve iktidarı vaat ettiğine inanmak.
İslam'ın siyasi hükümlerine ilişkin gerçek bir bilinç; şöyle ki, Batı'nın projelerine aldanmamak veya orta çözümlere kaymamak.
Ümmete, sadece duygusal olarak değil, fikri olarak liderlik etme gücü; bu da açık ve pratik bir proje, yani Raşidi Hilafet projesini sunarak olacaktır.
Allah Azze ve Celle'ye karşı ihlaslı olmak; dolayısıyla mevki, makam ve övgü talep etmemek, aksine sadece Allah'ı razı etmek ve O'nun dinini yeryüzünde ikame etmek için çalışmak.
Ümmet, sadece fikirleri alan pasif bir kitle değildir; aksine, hükümlerini uygulayacak ve onu dünyaya taşıyacak İslam Devleti'ni kurmak için çalışmaların birincil muhatabıdır; bu yüzden davet taşıyıcısı ümmete alternatif olarak çalışmaz, aksine ümmetin saflarında ve onun evlatlarının arasında çalışarak onları İslam projesini benimsemeye teşvik eder; bu da aşağıdaki hususları gerektirir:
1- İslam hakkında bilinçli bir kamuoyu oluşturmak, yani ümmet arasında, İslam'ın tek çözüm olduğu konusunda fikri ve duygusal bir kanaatin oluşması.
2- Ümmeti rejimleri devirmek için harekete geçirmek, onların ihanetini ifşa etmek ve onların ümmetin kalkınmasının önündeki en büyük engel olduğunu açıklamak.
3- Ümmeti, şerî hükümlere bağlı kalmak ve tüm yabancı fikirleri reddetmek üzere eğitecek sahih İslami fikirleri yaymak.
4- Ümmet ile davet taşıyıcıları arasında güven köprüleri kurmak ki böylece ümmet onların projesini benimsesin ve onların etrafında birleşsin.
Daveti taşımak, ancak ümmetin davet taşıyıcıyla kaynaşmasıyla gerçekleşebilir;zira ümmet, kuvvet ve sayısal güce sahip olduğu gibi devlet kurulduğunda onu kucaklayacak, onu savunacak ve onun otoritesini genişletecek olan da ümmettir.
Şeriat, iktidarın yolunun demokratik sandıklar ya da büyük güçlere yalvarmakla değil, aksine değişim konusunda Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in metodunu takip etmekle olacağını açıklamıştır; bu da içerisinde İslam'ın somutlaştığı ve davasını hayati bir dava haline getiren bir kitlenin oluşması için bireylerin derin bir şekilde kültürlenmesiyle, İslam ve projesi hakkında bilinçli bir kamuoyu oluşturmak için ümmetle kaynaşmakla ve bununla birlikte ümmet içindeki güç ve kuvvet ehlinden nusret talep etmekle başlamalıdır ki böylece onlar yönetimi, İslam'ın hadari projesinin bilincinde olan ve onu uygulamaya ve devletini kurmaya muktedir olan ümmetin evlatlarından olan muhlislere teslim etsinler. Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Medine'de ilk İslam devletini kurana kadar takip ettiği metot bu olduğu gibi bugün takip edilmesi gereken metot da budur.
Ey genel olarak ümmetin ordularının ve özel olarak da Kinane ordusu içindeki muhlisler: Sizler, şeriatın hakkın ensarları ve dinin koruyucuları olarak hitap ettiği güç ve kuvvet ehlisiniz.Allah'a, Rasulü'ne, O'nun dinine ve ümmete karşı işlenen en büyük ihanet silahlarınızı, ülkeyi ve insanları ümmetin düşmanına teslim eden, Sykes-Picot sınırlarını koruyan, Gazze'yi kuşatan, Filistin'e desteği engelleyen ve halkınızı sömürgeciye hizmet etmek için köleleştiren hain rejimleri korumak için kullanmaya devam etmenizdir.
Artık ümmetinizin yanında yer almanızın ve dinlerini, ülkelerini ve ümmetlerini satan yöneticilerden beri olmanızın zamanı gelmedi mi?Artık Allah'ın dinine yardım etmek için silahlarınızı şahlandırmanızın, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurmak ve ümmetin izzetini ve onurunu yeniden kazanmak için muhlis bir şekilde çalışanlara nusret vermenizin zamanı gelmedi mi?يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا أَنْصَارَ اللَّهِ “Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun.” [Saf 14]
Bugün ümmet size sesleniyor, Mescid-i Aksa sizden yardım istiyor ve şehitlerin kanı yüzünüze haykırıyor;o halde zalimlere yardım etmeyin, Allah'ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in çağrısına cevap veren ve onlarla birlikte ilk İslam Devleti'ni kuran Ensar gibi olun.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ“Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasulü’ne icabet edin. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mahmud El-Leysî - Mısır