- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Onları Haklı Çıkarmayın!
Referans Olarak Şeriata Geri Dönmeye Çağırın
Suriye hükümetinin adamları, artık eylemlerine (ruhsat, şeriatın maksatları, zaruret, zayıflık ven benzerleri) gibi ıstılahları gerekçe gösteriyorlar; peki size ne oluyor da aynı ıstılahları kullanarak uzun gerekçelerle onlara zemin hazırlıyorsunuz?
Bu, birçok şeyh ve İslam sahasına bağlı olan kişiler tarafından Allah'ın şeriatına yardım etmek için Suriye'nin yeni hükümetinin yaptığı her şeye yönelik devam eden bir gerekçe değildir. Aksine farkına varsalar da varmasalar da bu, şeriatın boyunduruk altına alınması ve usulünün yok edilmesidir. Zira Allah'ın şeriatına yardım etmek, onu tüm konularda hüküm veren bir referans ve kendisiyle Suriye gerçekliğinin okunduğu bir mercek haline getirmekle olur, aksi değil.
Suriye'nin gerçekliğini, arzuya tabi olmadan ve ister açık ister gizli onu etkileyen herhangi bir şeyi görmezden gelmeden gerek Suriye'deki gerekse iç ve dış faktörlerle ilgili her şeyi derin ve aydın bir şekilde anlamak gerekir.
Sonra suçlu Beşar'ın düşmesinin ve Şam halkının bu uğurda yaptığı büyük fedakarlıkların ardından külliyatı ve cüziyatıyla bu gerçeklik hakkında, modern İslam ümmetinin tarihindeki bu belirleyici tutum konusunda Allah Subhanehu'yu razı etmek dürtüsüyle şerî içtihat kaidelerine göre hüküm vermek için şerî nâsslardan yola çıkmak gerekir.
Ama yeni Suriye hükümetinin adamlarının, hem kendi tutumlarını haklı çıkarmak, hem de dahili ve harici düzeyde insanlara açıklama yapmak için, şerî ıstılahları tamamen modern laik terimlerle değiştirdiklerini görüyoruz; bu ise şerî bir tutumla ele alınması gereken ciddi bir sapmadır ve bunu haklı çıkarmak caiz değildir. Zira bugün Suriye'yi saran büyük kötülüklerin kaynağı şeriatı, onun ıstılahlarını, mefhumlarını ve hükümlerini terk etmektir. Tıpkı Amerika ve Yahudi varlığına askeri ve fikri işgal yoluyla Suriye'yi ihlal etmesine imkân tanınması, mezhepçilik fitnesinin yayılması, yoksulluğu pekiştiren, yolsuzluğu yaygınlaştıran ve İslam'a ve Müslümanlara karşı komplo kuran küresel kapitalist sistemle bağlantı kurulması ve Allah'a, Rasulü'ne ve müminlere karşı çıkan Arap ve bölgesel normalleşme sistemine girilmesi şeklinde sahada gördüğümüz gibi.
İdlib'deki Heyet Tahrir el-Şam'ın liderlerinin Türkiye'nin Erdoğan'ını akıl hocası olarak kabul edip onların da Suriye, bölge ve dünya düzeyinde Amerikan projesinin planlarına göre hareket etmesi şeklinde tanık olduğumuz şey, geçmişte birçok kişinin Erdoğan tarafından aldatıldığı gibi bizi aldatmaması gereken büyük bir münkerdir. Zira Erdoğan’ın rejiminin, çok sayıda mücahit ve silahlı grupları kontrol altına alıp onların uzun süre Beşar rejimiyle doğrudan çatışmalarını engelleyerek Şam devrimine karşı kaç kez suç işlediği gibi Yahudilerle normalleşip vacip olduğu halde askeri destek vermeyerek Gazze'yi tek başına bıraktığı, aksine Gazze halkını boş sözler ve sahte feryatlarla doyurduğunda da Filistin halkına karşı kaç kez suç işlediği hiç kimse için bir sır değildir.
Özellikle kafirlere güvenmeyi haklı gösterenler şunu bilsinler ki, düşmanlarımız yeni Suriye hükümetini pekiştirmekle ilgilenmiyorlar, aksine Suriye'deki uluslararası sömürgeci nüfuzlarını pekiştirmekle ilgileniyorlar. Ümmetin kitlelerini etkileyen ve onların endişelerini taşıyan bilinçli ve samimi bir Müslümanın üzerine düşen, Suriye'nin yeni yöneticilerini muhasebe etmeyi ve her durumdaki farzlardan biri olan onlara iyiliği emredip kötülükten sakındırmayı hatırlamasıdır; çünkü muhasebe etmek, bugün Suriye gerçekliğinde şeriatla hükmedilmesi konusunun ayrılmaz bir parçasıdır ve bunu ihmal etmek caiz değildir. Zira Suriye'deki sahneyi okurken şeriatı göz ardı etmek -ki biz Müslümanlar olarak sadece şeriatın merceğinden bakabiliriz- caiz olmadığı gibi yeni Suriye hükümetinin dış diktelere boyun eğmesinin boyutları ve sonuçları hakkında yüzeysel düşünmek de caiz değildir; çünkü bu dikteler, diğer dış ilişkiler gibi değildir, aksine daha çok Batı'nın İslam toprakları üzerindeki hegemonyasını pekiştirmektir.
Yeni Suriye hükümetini oluşturan adamların şahısları hakkında konuşmadan önce en önemli öncelik, Suriye'deki eski-yeni küfür projesini mağlup edip ona karşı çıkmaktır. Bu ise gerçekliğe aydın bir şekilde bakan fiili bir programın olmadığı sloganlar atmaktan daha çok köklü ve derin bir İslam projesi gerektirmektedir.
Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آمَنُوا بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ يُرِيدُونَ أَن يَتَحَاكَمُوا إِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ أُمِرُوا أَن يَكْفُرُوا بِهِ وَيُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُضِلَّهُمْ ضَلَالاً بَعِيداً * وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا إِلَىٰ مَا أَنزَلَ اللَّهُ وَإِلَى الرَّسُولِ رَأَيْتَ الْمُنَافِقِينَ يَصُدُّونَ عَنكَ صُدُوداً * فَكَيْفَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ ثُمَّ جَاءُوكَ يَحْلِفُونَ بِاللَّهِ إِنْ أَرَدْنَا إِلَّا إِحْسَاناً وَتَوْفِيقاً * أُولَٰئِكَ الَّذِينَ يَعْلَمُ اللَّهُ مَا فِي قُلُوبِهِمْ فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ وَعِظْهُمْ وَقُل لَّهُمْ فِي أَنفُسِهِمْ قَوْلاً بَلِيغاً * وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلَّا لِيُطَاعَ بِإِذْنِ اللَّهِ ۚ وَلَوْ أَنَّهُمْ إِذ ظَّلَمُوا أَنفُسَهُمْ جَاءُوكَ فَاسْتَغْفَرُوا اللَّهَ وَاسْتَغْفَرَ لَهُمُ الرَّسُولُ لَوَجَدُوا اللَّهَ تَوَّاباً رَّحِيماً * فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتَّىٰ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لَا يَجِدُوا فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجاً مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيماً “Sana ve senden önce indirilenlere inandıklarını iddia edenleri gördün mü? Tağuta muhakeme olmak istiyorlar. Oysa, onları inkar etmekle emrolunmuşlardı. Şeytan onları derin bir sapıklığa saptırmak ister.Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve Peygambere gelin" dendiği zaman, münafıkların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün.Başlarına kendi işlediklerinden ötürü bir musibet çattığında sana gelip: "Biz, iyilik etmek ve uzlaştırmaktan başka bir şey istemedik" diye de nasıl Allah'a yemin ederler?İşte bunların kalplerinde olanı Allah bilir. Onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver, kendilerine tesirli sözler söyle.Biz her peygamberi ancak, Allah'ın izniyle, itaat olunması için gönderdik. Onlar, kendilerine zulmettiklerinde, sana gelip Allah'tan mağfiret dileseler ve Peygamber de onlara mağfiret dileseydi, Allah'ın tövbeleri daima kabul ve merhamet eden olduğunu görürlerdi.Hayır; Rabbine and olsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip, sonra senin verdiğin hükme içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamen teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.” [Nisa 60-65]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Saba Ali