Perşembe, 09 Zilhicce 1446 | 2025/06/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları

No: HT-BA-2025-MO-TR-14 H. 3 Zilhicce 1446
M. Cuma, 30 May 2025

Görünüşte Kalkınma Olarak Sunulan, Fakat Özünde Hayasızlığı ve Ahlaki Çürümeyi Yaymayı Amaçlayan Yıkıcı Faaliyetler

Lübnan Parlamentosu üyesi Nejat Saliba, Trablus’taki eğitim kurumlarında aile farkındalığını yaymak amacıyla Amerikan Üniversitesi’yle iş birliği girişiminde bulunduklarını belirtti; ancak bu girişimin toplumda hâkim olan cinsiyetçi ve ayrımcı zihniyetle karşı karşıya kaldığını ifade etti.

Nejat Saliba’nın bu açıklamalarıyla eş zamanlı olarak, Amerikan Üniversitesi’yle ilişkili bir sivil toplum kuruluşunda çalışan iki kadın, “Kadınlara Yönelik Entegre Cinsel Sağlık Programı” çatısı altında, Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi’ne bağlı olarak Trablus şehrindeki bir kız lisesine ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret, Lübnan Eğitim Bakanlığı’nın bilgisi ve koordinasyonuyla gerçekleşti. Daha sonra bu iki kişinin, bariz ve skandal bir şekilde ahlaksızlığı teşvik ettikleri ve kız öğrencilere uygunsuz konular anlatıp müstehcen görseller gösterdikleri iddia edildi. Bu rezalet üzerine okul idaresine giden veliler, okul yönetiminin ‘Onlar buraya Milli Eğitim ve Yükseköğretim Bakanlığı’nın talimatıyla geldiler’ savunmasıyla karşılaştılar!

Sanki yolsuzluğun, ahlaksızlığın, sefaletin ve işsizliğin pençesinde kıvranan Lübnan halkının çektiği siyasi, ekonomik ve sosyal çileler ve krizler yetmiyormuş gibi bir de farkındalık yaratmak ve eğitim vermek adına çağdaşlık ve açık fikirlilik örtüsü altında gencecik beyinleri sızıyorlar! Ne tür bir farkındalıktan söz ediyorlar? Uygulamaya çalıştıkları eğitim modeli nedir? Hedefledikleri açılım tam olarak neyi ifade ediyor?

Gözümüzün nuru evlatlarımızın eğitim gördüğü okullarda, toplumumuzun temeli olan aile kurumunu ve onun kutsal direklerini hedef alarak sinsice yayılan bu anormal düşünceler ve bu anormal zihniyetteki kişilerin kız çocuklarımıza yaklaşıp onlara pusu kurmalarına, zihinlerini bulandıracak bu denli tehlikeli ve pespaye konuları işlemelerine izin verilmesi, hepimiz için büyük bir yıkım ve felaketin habercisidir. Toplumlarımızdaki aile yapısı, kendilerini siyasetçi, lider ve entelektüel olarak tanımlayan, ancak elebaşı suçlular olarak da nitelendirilen bir zümrenin yürüttüğü acımasız bir hücumla karşı karşıyadır. Bu güruh, peşi sıra yürüttükleri şeytani programlarla doğrudan doğruya İslam’ı, onun mensuplarını ve ondan fışkıran iffet, temizlik, şeref gibi ne varsa hepsini hedef almaktadır. Yegâne amaçları ise oğullarımızı ve kızlarımızı rezalete ve ahlaksızlığa boğmaktır! Bu programların kültür, uygarlık ve medeniyet maskesi altında doğrudan BM denen örgüte bağlı olduğu artık herkesin malumu!

Okullar, artık bu karanlık örgütlerin Müslüman aileye laiklik, yozlaşma ve sapkınlığı sokmak için en çok kullandığı araç haline gelmiştir! Üstelik bunu da yeteneği destekleme ve geliştirme, üreme ve cinsel sağlık gibi cafcaflı sloganlarla, kız çocuklarının tüm uluslararası anlaşma ve konferanslardaki haklarını güvence altına alma gibi çeşitli ve temelsiz gerekçelerle yapıyorlar. İslamî değerlerle çelişen bu yozlaştırıcı eylemler, farklı isimler altında organize edilmektedir. Dışarıdan bakıldığında gelişim gibi görünse de, aslında yozlaşmayı, kadın-erkek karışıklığını, pervasızlığı ve cinsiyetler arası engellerin kaldırılmasını hedeflemektedir!

Bilindiği üzere eğitim, ümmetin bugününe ve geleceğine en çok etki eden sektörlerin başında gelmektedir. Peki devlet, bu kritik sektörün neresinde yer alıyor?! Uluslararası kuruluşların yozlaştırıcı programlarının esiri olmaya daha ne kadar devam edecek? Ve iddia edildiği gibi, ilgili bakanlıkların bilgisi ve onayı olmadan bu iğrenç durumlar neden yaşanıyor? Bakanlar, bu şüpheli derneklerin düzenledikleri program ve atölye çalışmalarından her zaman sıyrılmayı başarıyorlar. Ama bu şüpheli derneklerin ülkede rahat rahat dolaştığını, üstelik eğitim ve farkındalık yalanıyla önlerine kilitli kapıların bile ardına kadar açıldığını görüyoruz! Üstelik bu skandal ilk değil! Benzer faaliyetlerin daha önce de çeşitli bölgelerde, özellikle kuzey Lübnan’daki okullarda yürütüldüğü biliniyor. Oxfam’ın “toplumsal cinsiyet” kavramını topluma yerleştirmeyi amaçlayan projesinin yetkilileri, projenin temel hedef bölgeleri arasında özellikle Trablus’un yer aldığını belirtmişlerdir.

Bu alçak saldırıda olup bitenlerin tümü, Allah’ın yarattığı fıtrata ihanettir! Değerlerimizi, namusumuzu, iffetimizi yerle bir etmek istiyorlar! Bu nedenle tüm bu fesat odaklarını teşhir etmeli, kirli planlarını deşifre etmeli ve yöntemlerini net bir şekilde gözler önüne sermeliyiz! Zira artık perdeyi yırtıp açıktan saldırıyorlar! Dinimize, izzetimize, kırmızı çizgilerimize meydan okuyorlar! Allah’a hamd olsun ki bu ülkede hâlâ dinine bağlı, şeriatın hükümlerine sahip çıkan, güzel ahlakı korumaya çalışan bilinçli ve sadık insanlar var!
Onlar her tehlikeyi sezen, her kötülüğü fark eden uyanık birer nöbettir!

Konuya duyarlı herkesi, bu kötü niyetli faaliyetleri daha başlangıç aşamasında engellemeye çağırıyor, bu tuzakları ve bu derneklerin kurnazlıklarını fark eden samimi ve bilinçli insanların da öğrencileri ve ailelerini dinleri konusunda bilinçlendirme çalışmalarını da destekliyoruz. Bu mesele, yetenekler, burslar ve suni haklar sorunundan çok daha büyüktür. Bu, Müslüman aileyi İslam’dan vazgeçirmek için Batı’nın ve onun uluslararası örgütlerden, kurumlardan ve paralı işbirlikçi yöneticilerden oluşan takipçilerinin yürüttüğü amansız bir savaştır.

Lübnan’da ve tüm Müslüman ülkelerde bu laikçi dalgayla ancak tek bir devlet kurularak mücadele edilebilir. Tek bir yönetici yönetimindeki bu devlet, İslam ümmetini birleştirecek, yasalar ve kurumlarda Allah’ın şeriatını ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sünnetini uygulayacaktır. Ancak bu şekilde Müslüman ailenin eğitici ve ahlaki işlevi gerçek anlamda korunabilir.

Bu devlet, Allah’ın izniyle yakında kurulacak olan, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’dir. Her Müslüman, sorumluluğunu yerine getirmeli ve İslam’ın yüklediği emanete sahip çıkmalıdır.

كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ“Hepiniz çobansınız ve her biriniz kendi güttüklerinden sorumludur.” Dinimizi yok etmeyi amaçlayan bu programlara karşı tüm erkek ve kadınların karşı çıkması gerekir. Herkes, dini umursamayan ve halkın namusunu korumayan Ruveybida yöneticilere karşı durmaya çağırıyoruz. Zira onlar bizzat fitnenin ve tehlikenin ta kendisidirler! Aksi hâlde, Allah’ın azabından kurtulamayız! Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

مَا مِنْ قَوْمٍ يُعْمَلُ فِيهِمْ بِالْمَعَاصِي ثُمَّ يَقْدِرُونَ عَلَى أَنْ يُغَيِّرُوا ثُمَّ لَا يُغَيِّرُوا إِلَّا يُوشِكُ أَنْ يَعُمَّهُمْ اللَّهُ مِنْهُ بِعِقَابٍ“Bir toplulukta bir takım günahlar işlenir, işlemeyenler o günahları işleyenlerden daha güçlü ve daha çok oldukları halde engel olmazlarsa, mutlaka Allah hepsine birden ceza verir.” [Ebu Davud]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER