Perşembe, 09 Şevval 1445 | 2024/04/18
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi

No: HT-BA-2021-MO-TR-14 H. 23 Safer 1443
M. Salı, 28 Eylül 2021

Modi’nin Düşmanca Politikaları ve Stratejik Körlüğü Hindistan’ın Güvenliğini Riske Atıyor

Modi’nin düşmanca politikalarının, Hindistan Ulusal Araştırma Ajansı’nın performansı üzerinde ciddi etkilerinin olacağına dair sık sık uyarılarda bulunduk. 23 Nisan 2021 ve 4 Haziran 2021 tarihli basın açıklamalarımızda, Ulusal Araştırma Ajansı yetkililerinin uçuruma doğru sürüklendiğini dile getirdik. Ulusal Araştırma Ajansı, çok hassas bir devlet kurumudur.

17 Eylül 2021’de Hindistan Ulusal Araştırma Ajansı (NIA), Bufa Burhaneddin’i “Facebook’ta kabul edilemez paylaşımlar” yapmakla ve Hilafet sistemiyle ilgili tartışma oturumları düzenlemekle suçladı. Ajansa göre, “Suçlamalar, ceza kanunları da olmak üzere Hint yasalarına uygundur. -Basılı ve dijital- Hilafet sistemi yayınlarını bulundurmak ve Hilafet hakkında tartışmalar yapmak suçtur” (08.08.2016 (www.nia.gov.in/press-releases) Görünüşe göre Ulusal İstihbarat Ajansı’ndaki “dâhiler”, Modi’nin İslam’ı suç olarak görme hayallerini gerçekleştiremediler. Bu yüzden “Daha az tercih edilen bir seçeneğe” başvurdular. O da İslami konuşmalar yapılmasının, İslam ve özellikle Hilafet hakkında tartışmalar düzenlenmesinin suç sayılması.

Ulusal İstihbarat Ajansı çalışanlarının davranışları, İslam, Müslümanlar ve tarihleriyle ilgili temel gerçekleri açıkça bilmediklerini ortaya koyuyor. Öyle görünüyor ki Ulusal İstihbarat Ajansı yetkilileri, suçladıkları şeyin İslam’ın üç ana sütunundan biri olduğu gerçeğinin farkında değiller! Akide, şeri hükümler ve Hilafet. Aynı zamanda bu, Ulusal İstihbarat Ajansı yetkililerinin bu gezegende İslam hakkında yapılan tartışmanın bu üçünden biriyle sınırlı olduğunu bilmedikleri anlamına gelir.

Bu nedenle ajanstaki yetkililere, Hilafet kavramının tüm dünyada Müslümanların kalpleri ne zihinlerinde kökleştiğini göstermek için, onlara sadece şu gerçeği hatırlatmakla yetineceğiz. Dünya çapında Müslümanlar, çocuklarına Raşidi Halifelerin, sonraki Halifelerin, yardımcılarının ve devlet adamlarının isimlerini vermektedir. Örneğin: Ömer, Osman, Ali, Hasan, Hüseyin, Hamza, Halid, Ubeyde, Amr, Huzeyfe vb. isimler. Bunlar, bir Müslümanın çocuğuna verdiği değerli isimlerdir.

Baskıcı Modi yönetiminin diğer yüzü ise, daha karanlıktır. Modi ve beraberindeki heyet, Beyaz Saray’ın en samimi dostları ve yandaşları olduğunu kanıtladı. Yeni Delhi hükümetinin stratejik felaketi, sistematik bir şekilde bir başka tarihi Modi felaketine doğru eviriliyor. Bu felaket, Hindistan’ın epidemiyolojik felaketinden çok daha kötüdür. “Modi salgını” olarak adlandırılabilir.

Tüm insanlık bu felakete tanık oluyor. Ancak Ulusal Araştırmalar Ajansı çalışanları, Yeni Delhi hükümetinin ülkeyi sürüklediği stratejik intiharın boyutunu algılayamıyor. Nitekim herkes, Modi yönetiminin rüşvetini konuşuyor. Çin ve Rusya ile mücadeleye katılması karşılığında ABD, Hindistan’daki insan hakları ihlallerine sessiz kalma sözü vermiştir. Ulusal İstihbarat Ajansı yetkilileri gafletten uyanıp akıllarını başlarına toplamalı ve Hizb-ut Tahrir’in 25 Eylül’de yayınladığı stratejik analizi okumalıdırlar. Belki o zaman Yeni Delhi hükümetinin, ülkeyi kapsamlı bir bölgesel savaşa sürüklediğinin farkına varabilirler! Bu savaş, sadece Beyaz Saray’ın çıkarlarına hizmet eden ve bedelini de Hindistan’ın ödediği kirli bir savaştır.

Ey Hindistan’ın bilge ve akıllı kadın ve erkekleri! Uykudan uyanın ve işlerinizi rayına koyun, trenin raydan çıkmasına engel olun. Hükümetin sorumluluklarına ihanet etmesi durumunda deliliklerini durdurmak görevleriniz arasındadır. Modi ile güvenlik ve siyasi ajans yetkililerinin, Hindistan halkını, yargı ve medya da dâhil olmak üzere kurumlarını yanlış yönlendirmek için nasıl işbirliği yaptıklarına bir bakın. Hizb-ut Tahrir’in dijital ve matbu literatürüne vakıf oldukları halde “suçlamalara dair bir kanıta” sahip olmadıklarını ileri sürüyorlar. Akıllı bir kişi bile o suçlamaları anlamakta zorlanır ya da suç oldukları anlayışına varmaz. Fakat bu kalıcı kurumsal başarısızlıklar, sömürgeci ve küresel kapitalizm destekli yozlaşmış demokrasinin alışkanlığıdır. Bu nedenle, PEW Araştırma Merkezi’nin son anketinde, dünya nüfusunun yüzde 50’sinden fazlasının demokrasiye inanmadığı ortaya çıktı. Ki bu, şaşırılacak bir durum değil.

Modi hükümeti, diğer zorba hükümetlerden çok daha kötüdür; çünkü haklar ve ifade özgürlüğü adına insanları kandırıyor. Ulusal İstihbarat Ajansı ya da -anayasayı bilen ve korumak için yemin eden- yürütmedeki kişiler şeffaf olsa, yayınların ya da -kapalı açık- Facebook tartışmalarının Hindistan’da suç sayılmadığını açıkça görürler.

Öyle görünüyor ki Modi, tamamen Amerika’nın “terörle” mücadele projesini benimsemiştir. Hem de Afganistan ve Irak işgalinden sonra 20 yıllık yıkımın ardından Afganistan’dan hezimetle çekildiği bir anda. Görünüşe göre Hindistan, İslam’ın yönetimi sisteminden (Hilafet) bahsedilmesini suç saymaya çok istekli. Dolayısıyla bilerek ya da bilmeyerek ABD liderliğinde İslam ülkesi, Rusya ve Çin karşıtı stratejilerde kullanılmak üzere Hindistan yapımı bir başka felaket projesine hizmet etmektedir. Belki bu tür taktikler, Hindistan yapımı aşıların ülkeler tarafından tanınmaması, ulusal dönüşüm boru hattı ve kamu varlıklarının satışının gerçekleşmesi gibi, Modi hükümetinin kalıcı başarısızlıkları gizlemek içindir. Bu projelerdeki yolsuzlukları dünya âlem biliyor. Amerikan hırsları ve keyfi yorumlarına değil, insanların refahına dayalı güçlü bir ekonomi inşa edemedi. İnsan yapımı demokratik yasalardaki boşlukları istismar eden yasalar uyguladı, yerel ya da sömürgeci olsun kapitalistler hariç toplumun manevi yönünü hiçe saydı.

Osmanlı Hilafetinin, siyasi yönetim sistemi olduğunu herkes biliyor. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem döneminden sonraki Hilafetin bir uzantısıydı. Osmanlı Hilafetinin 1924 yılına kadar başkenti Türkiye’deydi. Sonra 1300 yıllık Hilafet yıkıldı. Buna ek olarak İngiltere’nin Hilafeti ortadan kaldırma girişimleri, başta Hindistan halkı olmak üzere milyonlarca Müslümanın memnuniyetsizliğiyle karşılaştı. Aralarında dönemin Hindu liderleri de var. Örneğin Hindistan’da küçük bir dergide editörlük yapan Lala Lajpat Rai ve Gandi gibi. Hilafetin korunması ve devamlılığından yana olan Gandi, devirme planları yapan İngilizleri hayal kırıklığına uğrattı. İslam ilkelerine dayalı Hilafet sisteminin farklı yönlerini ele alan Müslümanlar ve bazı oryantalistlere ait binlerce eser var. Hilafet ile ilgili bu tür literatürden sonra Ulusal İstihbarat Ajansı’nın tutumu, Hindistan’a karşı bir komplodur. Zira bu tutum, sadece İslam inancına değil, aynı zamanda Gandi’ye de bir saldırıdır.

Son olarak, İslam’ın adaletinin Hint altkıtasında hüküm sürdüğünü belirtmek istiyoruz. İslami yönetimin gölgesi altında Hint altkıtası, barış, huzur ve benzeri görülmemiş bir refaha tanıklık etmiştir. Bu nedenle Müslümanlar ile iyi ilişkileri koruması Hindistan’ın yararınadır, çünkü İslam ümmeti, yakında Allah’ın izniyle kahramanlığını yeniden kazanacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

الَّذِينَ إِنْ مَكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ أَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ وَأَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنْكَرِ وَلِلَّهِ عَاقِبَةُ الْأُمُورِ Onlar ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah’a varır.[Hac 41]

Mühendis Selâhaddin Adada
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Müdürü

 

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER