حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu
| No: SR-BA-2025-MB-TR-16 |
H. 17 Cumâde’l Ûlâ 1447 M. Cumartesi, 08 Kasım 2025 |
Amerika, Bölgedeki Suç Merkezlerine Bir Yenisini Ekleyerek Şam’da Yeni Bir Askeri Üs Kuruyor
Reuters, 6 Kasım 2025 tarihli haberinde, aralarında Batılı yetkililer ve Suriyeli bir savunma yetkilisinin de bulunduğu altı kaynağa dayanarak, ABD’nin, Başkan Donald Trump yönetiminin denetlediği yeni bir plan kapsamında, Şam’da veya yakınlarındaki bir hava üssünde askeri bir varlık kurmaya hazırlandığını duyurdu. Kaynaklara göre, bu askeri varlığın amacı, şu anda ABD arabuluculuğunda Suriye ile Yahudi varlığı arasında müzakere edilen kapsamlı bir güvenlik anlaşmasının uygulanmasını denetlemeye ve kolaylaştırmaya yardımcı olmaktır.
Bu adım, önceki devrik rejimin yıkılmasından bu yana alınan en tehlikeli kararlardan biri olup, hem devrimin temel ilkeleri hem de ülke halkının güvenliği ve çıkarları için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sadece egemenliğimizi ayaklar altına almak değil, aynı zamanda bu devrim halkının yaptığı fedakârlıklara karşı da affedilemez bir saygısızlıktır! Peki müzakereci taraflar böyle bir kararı almaya, imzalamaya veya kabullenmeye nasıl cesaret edebildiler?! Topraklarımızı, Amerikalıların suçlarına, pisliklerine ve bize yönelik gizli nefretlerine nasıl açabilirler?!
Kaldı ki üssün amacının bu şekilde açıklanması dahi, ‘güvenlik anlaşmaları’ kisvesi altında normalleşme sürecine hız verildiğinin açık bir itirafıdır. Bütün bunlar, tam da Trump’ın her fırsatta ‘daha birçok ülkenin Abraham Anlaşmaları’na katılacağını’ söylediği bir zamanda gerçekleşmektedir. Trump Suudi Arabistan’da Ahmed eş Şara ile yaptığı görüşmede, onu ‘Abraham Anlaşmaları’ aracılığıyla ‘normalleşenler’ kervanına katılmaya davet etmişti!
Bölge, İslam topraklarında bir salgın gibi yayılan Amerikan üsleri gerçeğiyle yüz yüzedir. Bu üsler hiçbir zaman istikrar kaynağı olmamış, tam aksine Müslümanlara devam eden saldırıların, katliamların, parçalanmalarının ve zulümlerinin birer merkezi haline gelmişlerdir. Bu üsler, Afganistan’dan Irak’a, Libya’dan Sudan’a ve hatta Suriye’ye kadar sayısız yerde Müslümanların kanıyla lekelenmiş karanlık bir tarihe sahiptir. Bu üslerin olduğu her yerde yalnızca yıkım, sömürgeci zulüm, cinayet ve katliam görülmektedir.
Açıkça söyleyin, bu kararı almaya nasıl cesaret edebildiniz?! Yabancı hegemonya ve müdahaleyi reddetme çağrısında bulunan devrimin temel ilkelerini unuttunuz mu? 19 Ekim 2012 tarihinde gerçekleşen ‘Ey Amerika, kanımıza doymadın mı?’ Cuması, devrim halkının hak ile batılı birbirinden ayıran en net ve en kararlı siyasi duruşlardan biri değil miydi?
‘Gözetim’ bahanesiyle Amerikan askeri varlığını dayatma girişimi, devrim ilkelerine ihanettir ve bu, plana onay veren ya da yolunu açan herkesin alnına sürülen kara bir lekedir.
Ey Devrim halkı ve devrimin sarsılmaz kalesi! Ey Amerika’nın maşası olan o cani rejime karşı ayaklananlar! Ey devrik rejimin gerçek destekçisi Amerika’yı ifşa edici sloganlar atanlar! Bu karara açıkça meydan okuyarak deyin ki Bu üs, öyle iddia edildiği gibi sözde “bir gözetleme tesisi’ değildir, aksine büyük bir tehlikenin ve felaketin habercisidir. Amacı, topraklarımızda cani Amerikan nüfuzunu yerleştirmek ve Yahudileri üzerimizde söz sahibi yapmaktır. Ayrıca devletin prestijini ve egemenliğini zayıflatmaktır. Böylece devlet, kâğıt üzerinde birleşik ama fiiliyatta parçalanmış olarak kalacak, Amerika da Yahudi varlığıyla koordineli bir şekilde belki de gizliden gizliye fitne ve bölünme tohumları ekmeye devam edecektir.
En yüksek sesle deyin ki: Bu adım, Batı uşaklığını ve yabancı işgalini reddetme çağrısında bulunan devrimin tüm temel ilkelerine düpedüz ihanettir!
Şimdi, bu devrim uğruna canını feda edenlere ve Amerika’nın onayıyla kanı dökülen Müslümanlara birazcık saygısı olan, içinde hâlâ özgürlük ateşi yanan her devrimciye düşen tek bir görev vardır: Topraklarımızda, özellikle de Amerikalıların, kalıcı bir üs kurmalarını engellemek için tek yürek olmaktır! Çünkü böyle bir varlık, yurdumuzda yeni bir hegemonyanın, katliamın ve yıkımın merkezi olacaktır. Yabancı devletlerin topraklarımızdaki nüfuzu kesinlikle kabul edilebilir değildir!
Bu ihaneti herhangi bir bahaneyle meşrulaştırmaya çalışmak, aslında büyük bir kötülüğü ve iğrenç bir suçu meşrulaştırmaktır. Sonu gelmeyecek utanç verici tavizler zincirinin ilk adımıdır. Bu felaketten, iyi bir şey yaptığını zanneden bile kurtulamayacaktır!
Şam’daki mevcut karar alıcılar şunu iyi bilmelidir ki, ABD’nin, BM’nin ve uluslararası toplumun rızasını almak bedelsiz değildir. Aksine, dinimizden, egemenliğimizden ve onurumuzdan büyük bir bedeli vardır. Kâfir Batı bu bedeli çoktan açıkladı: Bunun başında da ‘terörle mücadele’ koalisyonuna katılmak geliyor. Onların ‘terör’ dediği şeyin ne olduğunu biliyoruz: Siyasal İslam’la mücadeledir! İslam’la hükmeden ve bu davayı dünyaya taşıyan bir devletin tekrar hayata dönmesine çağrıda bulunanlar ile mücadeledir! Onların asıl korktuğu, odaklandığı ve teyakkuzda olduğu konu işte budur. Onlar bu gerçeğin tamamen farkındalar. O halde bizler neden bu tehlikeleri fark edip, davranışlarımızı bu bariz siyasi ve itikadi gerçeklere göre belirlemiyoruz! Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَلَا تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ثُمَّ لَا تُنصَرُونَ“Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.” [Hud 113]
وَلَوْلَا أَن ثَبَّتْنَاكَ لَقَدْ كِدتَّ تَرْكَنُ إِلَيْهِمْ شَيْئاً قَلِيلاً * إِذاً لَّأَذَقْنَاكَ ضِعْفَ الْحَيَاةِ وَضِعْفَ الْمَمَاتِ ثُمَّ لَا تَجِدُ لَكَ عَلَيْنَا نَصِيراً“Eğer biz sana sebat vermiş olmasaydık, az kalsın onlara biraz meyledecektin. İşte o zaman sana, hayatın da, ölümün de katmerli acılarını tattırırdık. Sonra bize karşı kendine hiçbir yardımcı bulamazdın.” [İsra 74-75]
| حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Suriye Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: +8821644446132 Skype: TahrirSyria www.tahrir-syria.info |
E-Mail: media@tahrir-syria.info |



