Cumartesi, 11 Şevval 1445 | 2024/04/20
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

إِذَا لَمْ تَسْتَحِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ "Eğer haya etmiyorsan dilediğini yap!" Bilincini Yitiren Türkiye Yöneticileri, Artık Hiç Haya Etmez Oldular!!

Türkiye yöneticileri, yayınladıkları kararlarında ve medya organlarında Hizb-ut Tahrir / Türkiye Resmî Sözcüsü'nün Mossad ajanlarından biriyle bağlantısı olduğunu söylüyorlar!

Türkiye yöneticileri, Hizb-ut Tahrir'in 26.07.2009 günü yapmayı kararlaştırdığı Hilâfet Konferansı yoluyla terörist bombalama eylemlerinde bulunacağını söylüyorlar!

Türkiye yöneticileri, Hizb-ut Tahrir'in Yahudilerle yürütülen müzakerelerin "manevi babası" Erdoğan'a suikast düzenleyerek Yahudilerin çıkarını istediğini söylüyorlar!

Türkiye yöneticileri, söylüyorlar da söylüyorlar..!

Böyle söylüyorlar!

Hilâfeti yok etmek için İngiliz ve Yahudi planlarını infaz eden mücrim Yahudi Mustafa Kemal'in varisi olan, ardından Yahudilere bağlılıkta ve Hilâfetle savaşta İngiliz planlarına Amerikan planlarını da ekleyen Türkiye yöneticileri, Hilâfeti geri getirmek için gecesini gündüzüne katan Hizb-ut Tahrir'in, Yahudilerin çıkarına çalıştığını söylüyorlar!

Allah'ın dinine karşı cürette sivrilerek Filistin'i gasp eden Yahudi varlığını, kurulduğu günden beri tanıyan Türkiye yöneticileri, Yahudi varlığının kökünü kazıyacak Hilâfeti kurmak için çalışan Hizb-ut Tahrir hakkında onun Yahudiler için çalıştığını ve resmî sözcüsünün Mossad ajanlarından biriyle ilişkisi olduğunu söylüyorlar!

Yahudi varlığı ile askerî ve güvenlik anlaşmaları imzalama ve ortak askerî tatbikatlar yapma noktasında herkesi sollayan Türkiye yöneticileri, İslâm'da büyük bir cürüm olan bu anlaşmaların imzalanmasını ve tatbikatların yapılmasını bir utanç lekesi olarak gören Hizb-ut Tahrir'in Mossad ile çalıştığını söylüyorlar!

Özellikle Suriye rejimi ile Yahudi varlığı arasındaki hıyanet müzakerelerinin idaresinin manevi babası Erdoğan olmak üzere Türkiye yöneticileri, Yahudi varlığı ile müzakere eden her haini dikkatle gözetleyen Hilâfetin erleri hakkında, onlar Yahudilerin çıkarı için çalışıyorlar ve Mossad ajanlarından biriyle bağlantıları var diyorlar!

Özellikle Yahudilerin Gazze'ye saldırısından dolayı "rahtsızlığını" açığa vurduğu Davos'taki sözlerine aldananlardan biri, "O halde niçin Yahudi varlığıyla diplomatik ilişkilerinizi kesmiyorsunuz?" diye sorduğunda, "Yahudilerle ilişkilerin sürmesi, kesilmesinden daha hayırlıdır!" diyerek cevap veren Erdoğan olmak üzere Türkiye yöneticileri, Yahudiler ile ilişkilerin Allah'a, Rasûlü'ne ve mü'minlere bir hıyanet olduğu hakkını haykıran Hizb-ut Tahrir'in Yahudilerin ajanlarıyla ilişkisi olduğunu söylüyorlar!

Özellikle Suriye ile olan sınırlar üzerindeki Türkiye topraklarının işletilmesi hakkını bir İsrailli şirkete vermek için çırpınan ve çırpınmakta olan Erdoğan olmak üzere Türkiye yöneticileri, bu toprakların işletilmesini Yahudi varlığına vermek isteyen Erdoğan'ın girişimlerini ifşa eden Hilâfetin erleri ve Hizb-ut Tahrir hakkında, Yahudilerin çıkarı için çalıştıklarını ve Mossad ajanlarından biriyle bağlantısı olduğunu söylüyorlar!

Türkiye yöneticileri, işte bu şekilde hayâlarını kaybettiler! Ya Rasulullah [SallAllahu Aleyke ve Sellem ve Bârek], gerçekten şu hadis-i şerifinde ne kadar da doğru söyledin. Zira el-Buharî, Ebî Mes'ûd Ukbe İbn-u Âmir el-Ensâri el-Bedrî [Radıyallahu Anhu] kanalıyla Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şöyle dediğini tahriç etti:

إن مما أدرك الناس من كلام النبوة الأولى إذا لم تستحيِ فاصنع ما شئت "İnsanların Nübüvvet sözlerinden ilk öğrendiklerinden biri de: Haya etmiyorsan dilediğini yap."

Ey Müslümanlar!

Türkiye yöneticileri, bilinçlerini yitirdiler. Zira onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar, kulakları vardır, onlarla işitmezler, gözleri vardır, onlarla görmezler. [وَلَكِن تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتِي فِي الصُّدُورِ] "Ama gerçek şu ki gözler kör olmaz; lâkin göğüsler içindeki kalpler kör olur! [el-Hacc 46] Onlar, Türkiye Müslümanlarının, İstanbul'da Hilâfet Konferansı düzenlemek istediklerinden dolayı tutuklanan Hizb'in şebâbını nasıl desteklediklerini, insanların tekbirler getirerek, şebâbı tutuklayan otoritenin polislerine karşı hak sözü haykırarak mahkemeyi sardıklarını, Hilâfetin erlerinin serbest bırakılması için seslerini yükselttiklerini... hatta bazı şebâbı çıkarttıklarını bizzat gözleriyle görüp Hilâfetin Müslümanların kalplerine yer ettiğini ve sabırsızlıkla geri dönmesini beklediklerini anlayınca, mü'min ve muttaki şebâba atacakları bir iftira olayı bulmanın peşine düştüler. Böylece şeytanları da onları, bu iftiraya sevk etti... Ne var ki Hizb'in şebâbının kendi bölgelerinde güçlülükleri ve takvalılıklarıyla tanındıklarını ve her yalancı müfteriyi dikkatle gözetlediklerini gözden kaçırdılar. Keza iftira olayının iftira atan kimsenin sandığından daha hızlı bir şekilde sahibine döneceğini ve yarının da bekleyeni için çok yakın olduğunu gözden kaçırdılar.

Ey Müslümanlar!

Hizb-ut Tahrir, kendisi hakkında iftira olayını ortaya atanların, fesatlarının kokusu burnun direğini sızlatan ve Yahudi varlığı ile hıyanetsel ilişkilerinin ayıpları açığa çıkan yöneticiler olmasından dolayı Allah'a şükretmektedir. Keza Türkiye yöneticilerinin iftirasını dillendiren medya organlarının bizzat bir süredir güvenirliğini harap eden, iftira çığlıkları atan ve Ümmetin senelerden beri silip attığı medya organları olmasına da şükretmektedir. Eğer kendisine iftira edenlerin hali, Kıyâmet Günü Allah'ın huzurunda dile getirecekleri İslâm ve Müslümanlar adına hayatları boyunca kayda değer hiçbir kahramanlık göstermeyen böylesi yöneticiler ve böylesi medya organları ise, ne mutlu o kimsenin hayatına ve ölümüne. Nitekim İbn-u Sa'd'ın et-Tabakât el-Kubrâ'da Ömer [Radıyallahu Anhu]'dan naklettiği şu rivayette bizler için bir örnek vardır: Ömer, kendisini öldürenin Kıyâmet Günü hüccet olarak göstereceği Allah'a tek bir secde dahi etmeyen kâfir bir Mecusi olduğunu öğrendiğinde Allahu Subhânehu'ya şükretmiştir. İşte kendisine iftira edilen herkesin hali böyledir. O halde iftiracılar, birer süprüntü olduklarında Allahu Subhânehu'ya şükredilmelidir.

Hizb-ut Tahrir, azamette ve hayırda tepesinde ateş olan bir sancaktır ki Muntakîm ve el-Cebbâr olan Allah'ın daha önce sizlerin benzerleri hakkında buyurduğu gibi bugün yada yarın müfterilerin ve iftiracıların dillerini yakacaktır:

وَلَقَدْ أَهْلَكْنَآ أَشْيَاعَكُمْ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ "Andolsun biz, sizin benzerlerinizi hep helâk ettik. Düşünüp ibret alan yok mu?" [Kamer 51]

Ancak onlar nerede, ibret almak nerede! Zira onlar içerisinde ne ibret alan, ne de ders alan biri vardır! Ayrıca onlar için Allah'ın asla dönmeyeceği bir vaadi vardır.

وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ "Şüphesiz ki Allah, emrine gâliptir, muktedirdir. Velâkin insanların çoğu bunu bilmezler!" [Yûsuf 21]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir


H. 10 Şa'bân 1430
M.  Cuma, 31 Temmuz 2009

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER