Perşembe, 18 Ramazan 1445 | 2024/03/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Korku Engeli Kırıldı, O Halde İslamî Ümmetin Ayaklanmalarına Katılın

Birkaç aydan beri, Tunus, Mısır, Yemen, Bahreyn, Libya, Suriye, Cezayir, Fas ve benzerleri gibi bazı İslam ülkelerinde zalim yöneticilere karşı İslam ümmetinin gösterileri harekete geçmiştir. Bu yöneticiler, mazlum ümmeti yirmi, otuz hatta kırk yıldan beri kuvvet yoluyla yönetmekte, ümmetin kanlarını emmekte, kafir efendileri tarafından dayatılan zalim kanunları tatbik etmekte, efendileri ile birlikte ümmetin servetlerini yağmalamakta, ırzlarını ve doğal insan haklarını çiğnemekte, dinini ve mukaddesatlarını hakir görmektedirler. Sözün özü, bu asrın Firavunlarının zulümleri, tüm sınırları aşacak dereceye ulaşmıştır. Nitekim insanlar, ister güvenlik güçleri ve güç devreleri olsun isterse sömürgeci Batılı devletlerin tuzakları ve hileleri olsun hiçbir kimsenin ve hiçbir şeyin yollarını engelleyemeyecek şekilde sokaklara dökülmüştür. Mazlum ümmet artık korkuyu unutmuş ve zalim yöneticiler devrilinceye kadar meydanlardan evlerine dönmemeye kesin karar vermiştir. Ümmetin bu ayaklaması, zalim yöneticilerin ömrünün ve zulüm zamanının sona erdirilmesinin habercisidir. Nitekim Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem] bunu şöyle müjdelemiştir, ثمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا "Sonra Zorba Diktatörlük olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır." İbn-u Ali ve Hüsnü Mübarek gibi zalim yöneticiler, bir biri ardına tarihin çöplüğüne atıldılar. Kafir efendileri onlara hiçbir önem vermedi ve onları karanlık geleceklerine terk ettiler! Ümmetin boynuna kuvvet yoluyla musallat olan İslam ülkelerindeki arkadaşlarını da aynı şekilde karanlık günlerin olduğu bu aynı gelecek beklemektedir. Allahu Subhânehu'nun izniyle Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in, bizleri kendisiyle müjdelediği şu merhale başlamıştır: ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ " Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhacı üzere [Raşidi] Hilafet olacaktır."

Tacikistan ve diğer Orta Asya ülkeleri, İslam ülkelerinden bir parça olup halkı da İslam ümmetinden ayrılmaz bir parçadır. Aynı şekilde bu ülkeye hükmeden yöneticiler de on yıllardan beri insanlara zulmetmektedirler. Son dönemdeki zulümler ise akılların almayacağı ve kanları donduracak dereceye ulaşmıştır. İmam Ali Rahman başkanlığındaki mücrim Tacikistan hükümeti, zulümde ve tugyanda sınırı aşmıştır. Zira insanların tüm alanlarındaki yaşam düzeyi en alt seviyeye düşmüş, fakirlik tüm alanlara yayılmış, bir lokma ekmeği kazanmak insanların en önem verdiği şey haline gelmiş, din ve mukaddesatlar çiğnenmiş, hatta normal ibadetler, dinî gelenekler, dini öğrenmek, şeri giysi ve sakal gibi İslamî görüntüler, işte tüm bunlar, işleyenlerin "terörist" ve "aşırıcı" olarak damgalandığı "bir suç" haline gelmiştir!

Bu ülkede insanlara rağmen sadece iktidar kesimi lüks içerisinde yaşamaktadır. Bu kesimin tek önem verdiği şey, sallanan otoritesini korumak, servetleri ile Avrupa ve Amerika bankalarındaki bakiyelerini artırmaktır. Bu mücrimler, habis amaçlarına ulaşmak için hiçbir aracı kullanmaktan sakınmazlar. Bundan dolayı kafir efendilerinin has köleleri olup onların İslam ümmetine karşı olan emirlerini ve planlarını uygulamak için yarışır oldular. Çünkü onlar efendilerini, otoritelerinin ve servetlerinin bekasının garantörü sanmaktadırlar. Ancak onlar, otoritelerinin sayılı günleri kaldığından gafil olup hayallerle kendilerini aldatmaktadırlar. Zira Tacikistan'daki Müslümanlar, artık onların zulümlerinden bıkmış, sabır taşları çatlamış ve ülke halkından olan muhaliflerin enerjisi, patlama derecesine ulaşmıştır. Tacikistan toplumu sessiz gibi görünse de bu sessizlik, zalim diktatörleri ve mücrim azınlığını yerle bir edecek fırtına öncesi bir sessizliktir. Dolayısıyla Tacikistan'daki Müslümanlar, İslam ümmetinden bir parça olup Allah'ın izniyle İslam ümmetinin başlamış ayaklanma mecrasından ve İslamî değerlere geri dönüşünden geri kalmayacaktır. Nitekim Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], bu ümmetin vahdetini şu kelimelerle beyan etmiştir: مَثَلُ الْمُسْلِمِينَ فِي تَوَادِّهِمْ وَتَرَاحُمِهِمْ كَمَثَلِ الْجَسَدِ الْوَاحِد "Birbirlerine karşı merhamette ve birbirlerine karşı sevgide Müslümanların misali, tek bir vücudun misali gibidir." Dolayısıyla bu ümmetin sevinci de hüznü de fikirleri de duyguları da birdir. Bu ümmetin başlayan ayaklanma mecrası, bugün yada yarın her tarafa yayılacaktır.  Bu ülkelerdeki kardeşlerimiz ve bacılarımız, tagutların yaptıklarına ve binlerce şehitlere hiç aldırış etmeden aylardan beri evlerine dönmemektedirler. Tüm meydanlardan ise tek bir slogan yükselmektedir: "Halk Rejimin Devrilmesini İstiyor." Şüphesiz ümmetin bu ayaklanma tufanı, aynı şekilde bizim mazlum beldemize de ulaşacaktır!

Hizb-ut Tahrir / Tacikistan, Allah'ın fazlı ve keremiyle ilk günden beri etkinliklerine başlayarak ümmetin bu haline, bu zulme ve despotluğa bir an sessiz kalmamıştır ve ülkedeki bütün Müslümanlar buna şahittir ve bunu bilmektedirler. Nitekim üç yüzden fazla şebabı, zalimlerin cezaevlerinde uzun süre geçirmişler ve şuan yaklaşık üç yüz başka şâb da bu zalim diktatörden dolayı dikenli tellerin arkasında bulunmaktadır. Bazıları ise uzun bir zaman geçmeden tekrar cezaevine geri gönderilmişlerdir. Hatta muhlis bir kadın gurubu, şiddetli işkenceyle karşı karşıya kalmış ve uzun bir müddet cezaevinde yatmışlardır. İşte tüm bunlar, söylediklerimize dair açık örneklerdir.

Bizler eminiz ki Tacikistan'daki Müslümanlar, Hizb-ut Tahrir'in İslam ümmetini zalimlerin zulmünden ve kafir devletlerin sömürgeciliğinden kurtarmaya dönük etkinliklerini her zamankinden daha çok fark ediyorlardır. Zira her şey açığa çıkmış, Tacikistan'daki yöneticiler de dahil zalim yöneticilerin kötülükleri ifşa olmuş ve artık ümmet özgür olmanın zirvesine ulaşmıştır. Dolayısıyla kardeşlerinin ayaklanmalarını etkilemeleri, Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmaları ve fasit nizamları devirip Raşidi Hilafet Devleti'ni kurmak için azimlerini bilemeleri amacıyla Tacikistan Müslümanları için bir fırsat doğmuştur.

Ey Zalimler!

Geriye sayılı günlerinizin kaldığını ve sizleri, Tunuslu İbn-u Ali'nin, Mısırlı Mübarek'in ve Libyalı Kaddafi'nin akıbeti beklediğini bilin ve anlayın! Mazlum ümmet, Allah'ın izniyle sizden hak ettiğiniz şekilde bir intikam alacaktır. İşte o zaman, ne servetinizin ne makamınızın ne de özel güvenlik güçlerinizin size bir yardımı olacaktır. Dahası kafir efendileriniz sizleri, kaldırıp bir kenara atacaktır! O halde tarihin çöplüğünün sizleri beklediğini bilin! Ayrıca Allah katında elim bir azap ta sizleri beklemektedir!

Ey Tacikistan'daki Müslümanlar!

Bizzat ecdadınız olan Eba Bekir'in, Ömer'in, Osman'ın, Ali'nin, Ömer İbn-u Abdulaziz'in, Halid'in, Salahaddin'in ve Mutasım'ın adlarını duyduklarında düşmanların kalpleri korkuyla dolardı. O halde bu büyük adamların torunları olduğunuzu bilin! Artık fasık kölelerin zulmünden korkmamanızın ve en üstün cihat yolunu takip etmenizin zamanı gelmiştir. Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur: أَلاَ إِنَّ أَفْضَلَ الْجِهَادِ كَلِمَةُ حَقٍّ عِنْدَ سُلْطَانٍ جَائِرٍ "Cihadın en üstünü, zalim sultanın karşısında hak sözü söylemektir." Ve Allahu Subhânuhu'dan başkasından korkmayın. Allahuteala şöyle buyurmuştur:

فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِي "Sakın onlardan korkmayın! Yalnız benden korkun." [el-Bakara 150]

Bizler, alimlere özel bir hitapta bulunmak istiyoruz. Çünkü Allah Azze ve Celle, şöyle buyurmuştur: إِنَّمَا يَخْشَى اللَّهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمَاءُ "Allah'tan ancak alim kulları korkar." [Fatır 28]

Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur: العلماءُ ورثةُ الأنبياءِ "Alimler, enbiyaların varisleridirler." Yani alimler, hak sözü söylemede, yöneticileri muhasebe etmede ve ümmete hayır yolunda liderlik etmede enbiyaların varisleridir demektir. O halde alimlerin Allah katındaki sorumluluğu ve yükü Müslümanlardan daha büyüktür. Bu nedenle onlar için azim bir ecir vardır. Evet, alimlerin mertebesi böyledir. Zira onlar, Allah ve resulünün emirlerine göre amel ederler, zalim yöneticileri muhasebe etmede ve zalimlere karşı çıkmada ümmete liderlik ederler. Aksi taktirde alimlerin mertebesine müstahak olamazlar. Bilakis Allah katında şiddetli bir hesap ve azapla karşı karşıya kalırlar. Bundan Allah'a sığınırız!

 

Ey Müslümanlar! Ey Alimler! Ey Akıl Sahipleri!

Hizb-ut Tahrir sizleri, zalim yöneticilere, ister adı diktatör olsun isterse demokrat olsun tamamı zalim olan fasit kapitalist rejimlere karşı kendisiyle birlikte inkar seslerinizi yükseltmeye, camide, sokakta ve yürüyüşlerde tekbir ve dualarınızı yükseltmeye, Mısır, Tunus, Yemen, Bahreyn, Suriye ve Libya'daki Müslümanlarla omuz omuza olduğunuzu, zalim rejimleri yıkıp -Raşidi Hilafet- olan tek bir İslam Devleti kurmak, Müslümanları koruyacak ve onları savunacak adil bir halife nasbetmek için diğer İslam ülkelerindeki Müslümanlarla birlikte İslam ümmetinden ayrılmaz bir parça olarak çalıştığınızı ilan etmeye çağırmaktadır. Bu, Allahu Subhânehu'nun size farz kılmış olduğu bir emir olup bunu eda etmekle büyük bir ecre müstahak olacaksınız. Ayrıca bu husus, sizi zulümden kurtaracak, dünyanın ve ahiretin saadetine ulaştıracaktır. Şayet yapmazsanız, hoş görmenizden ve ihmal etmenizden dolayı size elim bir azap isabet edecektir. Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur:

 

لا، وَاللهِ، لَتَأْمُرُنَّ بِالـْمَعْرُوفِ وَلَتَنْهَوُنَّ عَنِ الْـمُنْكَرِ، وَلَتَأْخُذُنَّ عَلَى يِدِ الظَّالِمِ، وَلَتَأْطُرُنَّهُ عَلَى الْحَقِّ أَطْرًا أَوْ تَقْصُرُنَّهُ عَلَى الْحَقِّ قَصْرًا " Vallahi hayır! Ya m'rufu emredersiniz ve münkerden sakındırırsınız ve zalimin elini tutar, onu tam bir çevirme ile hak üzere çevirir ve onu tam bir zorlama ile hak üzere zorlarsınız... "

Hizb-ut Tahrir sizleri, işte bu hususa davet etmektedir. Zira o, Allah'ın vaadinin ve Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in müjdesinin yakın olduğuna inanmaktadır.

 

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الأَرْضِ "Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenleri, yeryüzünde Halife kılacağını..." [Nur 55]

 

ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ " Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhacı üzere [Raşidi] Hilafet olacaktır."

Onun davetine icabet ediniz ki dünyanın ve ahiretin saadetine nail olasınız!

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tacikistan


H. 28 Cumâde’s Sânî 1432
M.  Salı, 31 May 2011

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER