Perşembe, 16 Şevval 1445 | 2024/04/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Mücrim Amerika, Araçlarını ve Türettiklerini Şam Topraklarının Sahalarına Sevk Ederek Zehirli Siyasi Çözümü İçin Bastırıyor

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Mücrim Amerika, Araçlarını ve Türettiklerini Şam Topraklarının Sahalarına Sevk Ederek Zehirli Siyasi Çözümü İçin Bastırıyor

Haber:

“ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir heyet, Suriye muhalefetini, Suriye Geçici Hükümeti’nin Suriye’nin kuzeydoğu bölgelerindeki deneyime benzer şekilde kendi kontrol alanlarındaki rolünü etkinleştirmeye çağırıyor.”

“Mali şeffaflık ile karakterize olmuş net bir merkezi yönetimin varlığının zaruretini vurguladı.” (el-cezire - Suriye)

Yorum:

Bir gözlemci, Amerika’nın bazı zaman bazı kararlarında ve Suriye’deki olaylarla başa çıkma mekanizmasında kafasının karıştığını göreceği gibi diğer zamanlarda ise vakıaya, olayların gelişmesine ve sonuçlarına göre planlarını, araçlarını, vesilelerini ve üsluplarını değiştirdiğini görecektir.

Amerika’nın başından beri Suriye’deki temel amacının, devrimi yok etmek ve Suriye’nin tüm şehirlerini mücrim rejimin kontrolüne geri vermek olduğu bilinmektedir. Ancak devrimin uzun sürmesinden, (tükenmiş ve yıpranmış) rejimin, onunla birlikte olan ülkelerin ve milislerinin Amerika’nın istediği şekilde bir çözüme güç yetirememesinden ve özellikle tüm zorluklara, acılara ve büyük fedakarlıklara rağmen devrim fikrinin Şam halkının kalbinde kök salmasıyla birlikte bunun yakın gelecekte gerçekleşmesinin imkânsız olmasından dolayı Amerika’nın sürece uygun aşamalı çözümler ve stratejiler düşünmesi gayet doğaldır.

Şayet Amerika tam bir askeri işgal durumunda, işler kayıp gitmeden ve on yılın kurnazlığı kaybolmadan meselenin ajanı için düzeleceğinden emin olsaydı ve Rusya’nın varlığı yönünde hesapları olmamış olsaydı, bu yönde ilerlemede bir an olsun tereddüt etmezdi. Özellikle Rusya’nın yüz suyunu kurtarmak ve bazı kazanımlarla birlikte Suriye bataklığından çıkmak için büyük bir arzusunun olmasına rağmen Amerika’nın, görevinin bitmesinin ardından Rusya’nın aşağılanmış ve eli boş bir şekilde çıkmasını istiyorken. Bu yüzden 2015 yılında girmesi için yeşil ışık yaktığı gibi aynı şekilde çıkması için de yeşil ışık yakmaktadır. Son on yıldaki maliyetli müdahalesinin meyvelerini toplamak isteyen İran için de aynı şey geçerlidir.  

Ancak Amerika, iki tarafın aksine meseleyi sakin bir ateşte pişirmektedir. Zira o, Obama’nın saçını ağartan çetrefilli dosyaya son vermek istese de aynı zamanda Şam devriminden dolayı korktuğu beklenmedik her türlü sürprizlerden uzak bir şekilde istikrarlılık, süreklilik ve kalıcılık formülünü taşıyan bir çözüm istemektedir. Bu yüzden defalarca Suriye’deki çözümün, askeri değil siyasi olduğu ve Astana’da, Soçi’de ve başka bir yerde değil sadece Cenevre’de olduğu çağrısında bulunmuştur. Dolayısıyla devrimcileri Birleşmiş Milletler yoluyla dikte etmiş olduğu aşağılık çözümlere boyun eğdirmek için bazen barbarca bombalamalara göz yummak ve izin vermek ve diğer bazı zamanda araçlarıyla kurnazca ve sistematik ekonomik kısıtlamalar yoluyla her zaman sevk ettiği şey işte budur.      

Yukarıda geçen söz konusu haber, bu bağlamda anlaşılabilir…

Diğer bir ifadeyle sahada fiilen var olan bölünmeler ve kantonlar, Amerika’nın emri vaki olarak (aşamalı) ele aldığı hususlar olabilir ki böylece Amerika, gelecekteki Şam haritasını 2011 öncesine geri döndürmek umuduyla on yıldır istediği ve planladığı çözümde bir ilerleme kaydedebilsin. Başka bir ifadeyle Amerika, devletin yeniden merkezileşmesi arzusunda ancak vakıa onun kaprisleriyle örtüşmemektedir… Nitekim Amerika’nın eski Suriye elçisi Joel Rayburn’ün, geçtiğimiz cuma günü düzenlediği basın toplantısında, “Suriye'deki kalıcı çözüm, özellikle BM’nin 2254 sayılı kararı ile olacaktır” şeklinde dikkat çekici bir açıklama yaptığına tanık olduk. Şu sözü de dikkat çekicidir: “2011’den önceye dönüş olmadığını belirtmek isterim. Bildiğimiz Suriye geri dönmeyecek ve yeni Suriye'nin nasıl olacağını kimse bilmiyor.”

Bu bağlamda Anayasa Komisyonu’nun Amerikan denetiminde formüle ettiği yeni anayasanın, bölgelere alan açacağını ve bir nevi “özerklik” sağlayacağını söyleyenler olduğu gibi öngörülebilir gelecekte Türkiye’nin gözetimi ve yönetimi altında kalacak bölgeler hakkında da konuşulmaktadır. 

Amerikan siyasi çözümünün tarifi henüz Amerika’nın istediği şekilde olgunlaşmadı ve onun dışında bazı engeller vardır.

Amerika’nın daha önce “güçlerini geri çekmeyi” planladığını ve araçlarını bölge yönetimine teslim ettiğini açıklamasının ardından geçtiğimiz günlerde “IŞID ile mücadele” bahanesiyle şu an Suriye’den ayrılmayacağını açıkladığı bilinmektedir.

Rayburn'ün söylediklerinin devamını da aktarmakta fayda vardır: “Suriye dosyası, başlı başına önemini korumaya devam ediyor ve görmezden gelinemez” ve “çözümün henüz gerçekleşmediği ve uzun süre devam edeceği görülen Suriye krizi, ABD ve uluslararası toplum için önemini korumaya devam edecek.” Şöyle eklemiştir: “Suriye’nin istikrarlı olacağına ya da rejim olduğu gibi kaldığı sürece savaşın biteceğine inanılmıyor.” Şunu da vurguladı: “Esad rejimini sürdürmeye yönelik çeşitli girişimler başarısız olacak ve Suriye bir daha eskisi gibi olmayacaktır.”

Amerika'nın Suriye muhalefetine Suriye Geçici Hükümeti'nin kendi kontrol alanlarındaki rolünü etkinleştirme çağrısına geri dönüldüğünde, türetilmiş olan bu hükümet bizzat Amerika ve koalisyonunun gözetimindedir. Dolayısıyla pratik adımların fiilen başlamış olduğunu da vurgulamak gerekir. Bu da Türkiye'nin daha önce geçici hükümet üyelerinden Suriye’ye girip bir süre içeride çalışmaları, ofislerini içeriye taşımaları ve geçici hükümet için bir karargâh kurmaları yönündeki talebi yoluyla olduğu gibi bu yönde diğer adımların atılması da beklenmektedir.   

Sonuç olarak Amerika, satma, feragat etme ve mücrim rejiminin temel direklerini oluşturan ve Şam devrimi için sokağa çıkan herkesi cezalandıran Amerikan siyasi çözümünü kabul etme sürecini meşrulaştırmak için ilerleyebilecek ve geçiş aşamasına intikal edebilecek siyasi bir odak aramaktadır. Nitekim bu, işgali meşrulaştıran ve kurbanları satan Filistin Kurtuluş Örgütü’nün hain rolüne benzer bir senaryodur.

Amerika’nın bu kurnazlığı ve aşamalı hedefi; siyasi çözüm için hain pratik adımlara imza atacak birinin elini geri çevirmeyen siyasi bir ortak bulmak değil midir?!

Amerika’nın istediği ve planladığı her şeyin olmayacağını vurgulamak gerekir…Zira güzel akıbet muttakilerindir.

Allahu Teala’nın şu kavliyle sonlandırıyoruz: وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللّهُ وَاللّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَOnlar (sana) tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Ve Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.” [Enfal-30]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Nasır Şeyh Abdulhay - Suriye

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER