Perşembe, 09 Şevval 1445 | 2024/04/18
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Mühlet İle Toprakları Yutan ve Vakıaları Dayatan Yahudi Varlığının Mühleti Arasında!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Mühlet İle Toprakları Yutan ve Vakıaları Dayatan Yahudi Varlığının Mühleti Arasında!

Haber:

Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Girişimlerimizin süresiz olmaması için işgalci “İsrail” makamlarının önünde, Doğu Kudüs dahil olmak üzere 1967’den beri işgal edilen Filistin topraklarından çekilmesi için bir yılı olduğunu söylüyoruz. Bizler, uluslararası meşruiyet kararları doğrultusunda Uluslararası Dörtlü’nün sponsorluğunda sınırların çizilmesi ve tüm nihai statü sorunlarının sona erdirilmesi için bu yıl boyunca çalışmaya hazırız. Bunun gerçekleşmemesi halinde neden “İsrail'in” tanınması 1967 sınırlarına dayandırılsın ki? Neden bu tanıma devam ediyor ki?”

Bunun öncesinde de şöyle bir açıklamada bulunmuştu: “İşgalci “İsrail” makamlarının bugün olduğu gibi tek ırkçı devlet gerçeğini pekiştirmeye devam etmesi halinde, Filistin halkımız ve tüm dünya asla bunu kabul etmeyecek ve sahadaki veriler ve gelişmeler, tarihi Filistin toprakları tek bir devlet altında herkese tam ve eşit siyasi haklar dayatacaktır. Her durumda da “İsrail” seçim yapmak zorundadır. Önündeki seçenekler bunlardır ve o bir seçim yapmalıdır.” (Maan Haber Ajansı, 23/09/2022)

Yorum:

Abbas, konuşması sırasında üzerinde devlet kurmak için toprak kalmadığını söylemesine rağmen her zaman yaptığı gibi daha önceden ilan ettiği tehditleri yutar ve Yahudilere yeni bir mühlet verir! Nitekim Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi kararlarının Yahudi varlığını iki devletli projeye zorlama konusundaki saçmalığı hakkında uzun uzadıya konuştu, konuyla ilgili uluslararası ikiyüzlülüğe, Yahudi varlığının yanında yer almasına ve Amerika’nın onun icraatlarını durdurma ve onu Birleşmiş Milletler kararlarına zorlama noktasında gerekli çabayı göstermemesine saldırdı…Ş ayet durum bu şekildeyse; büyük ülkeler taraflıdır, uluslararası kuruluşlar onun politikalarına tabidir ve mesele barış ve müzakere istemeyen gaspçı varlıkla ilgili olduğunda uluslararası hukuk dondurulur. O halde mühlet niye?!

Konuşmasında zayıflık, yalvarma ve yakarma görüldüğü gibi yüz hatlarında ise umutsuzluk görünen otoritenin başkanı, devlet kurmadaki siyasi başarısızlığının ardından tek kazanımı olan otoritesini etkileyecek adımlar atmak istemiyor! Örgütün ve adamlarının çarpık kazanımı ise davaya zilletten, aşağılamadan ve işgalciye hizmet etmekten başka bir şey getirmedi. Ancak Abbas, örgütün ve otoritenin adamları onu ihmal etmiyorlar. Çünkü onların çıkarlarını, konumlarını, ayrıcalıklarını ve kazanımlarını koruyor. Bu yüzden mühlet sona erdikten sonra yeni bir mühlet verecektir!

İki devletli projenin, şu anda olduğu gibi çıkmaz bir yola ulaşması halinde bile çözüm, otorite başkanının açıklamalarına göre tek devlet projesinde yatmaktadır! Sanki bu mesele, sadece kafir Batı’nın projelerine göre çözülmeyecekmiş gibi! Bu durum, örgüt ve adamlarına isabet eden eksiklik ve ajanlık kompleksinden başka bir şey değildir. Zira Batı çerçevesinin ve onun özgür bir halk tarafından kabul edilmeyen çözümleri dışında kendilerinde düşünme ve araştırma gücü göremiyorlar. İdeoloji sahibi bir ümmet olsa nasıl olurdu acaba?! Tâbi ve ajan olan herkesin hali işte budur; zira onlar, sadece efendilerinin bakış açısına göre düşünebiliyorlar. Ancak bunun tam tersi her kim akidesine, ümmetine, derinliğine ve tarihine dayansa, işgalden kurtulması ve bunun gerçekleşmesi için çalışılması gereken işgal edilmiş topraklar için meşru, doğal, mantıksal, siyasi ve askeri olarak başka bir çözüm düşünüyorlar!

Büyük ülkelere hizmet etmek için onlarca yıl çalıştıktan sonra Abbas’ın ve onunla birlikte otoritenin ve örgütün bugünkü hali, büyük bir davayı üstlenmeye kalkışan, onun gerçek boyutunu fark edinceye kadar kendi boyutunda görünmek isteyen, sonra da kadınların sızlanması ve korkakların ağlaması gibi sızlanan ve ağlayan kimsenin durumu gibidir. Bu davayı üstlenmeye kalkışan herkes bilmelidir ki bu dava, ilk günden itibaren tüm hainleri, komplocuları ve pazarlıkçıları kaldırıp atan büyük bir davadır. Bu dava, işgali ortaya çıkaran, onu doğrudan veya ajanları yoluyla besleyen ve koruyan büyük ülkelere ve onun kurum ve kuruluşlarına yalvararak, yakararak ve yaltaklanarak çözülemeyecek bir davadır. Bilakis bu dava, onun derinliğini, adamlarını, temsil ettiği ümmeti, onu kurtarmaya muktedir olan gücü ve ümmete liderlik edecek niteliğe sahip olan ve konuşmanın nasıl olacağını ve uygulama mekanizmasını bilen siyasi liderliği araştırmakla çözülecek bir davadır. İşte o zaman eylem söylemin önüne geçecek ve topraklar kurtulacaktır. Bu nedenle bu beldeyi kurtarmak ve Yahudi varlığını kökünden söküp atmak için sadece İslam ümmeti ile birlikte çalışmak gerekir. وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَن يَكُونَ قَرِيباًNe zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Yakın olsa gerek!” [İsra 51]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Dr. İbrahim et-Temimi - Mübarek Toprak (Filistin)

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER