Perşembe, 18 Ramazan 1445 | 2024/03/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Zalim Amerika’dan Adalet mi Talep Ediliyor ve Adalet Onun Elinde mi?!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Zalim Amerika’dan Adalet mi Talep Ediliyor ve Adalet Onun Elinde mi?!

Haber:

12/05/2022 tarihinde Adalet Bakanı Leyla Ceffal, ABD Tunus Maslahatgüzarı Natasha Franceschi’yi makamında kabul etti. Görüşme, iki ülke arasında hukuk ve adli alanlarda çeşitli iş birliği projelerinin uygulanmasındaki ilerlemeyi gözden geçirme fırsatı verdi. Zira hem yargı hem de cezaevi sistemlerinin gelişimi ile ilgili çeşitli konularda iş birliği ve ortak eylem araçlarını desteklemeye ve güçlendirmeye devam etmenin önemine vurgu yapıldı.

Her iki taraf, Tunus-Amerikan ikili iş birliğini güçlendirmenin yanı sıra iki ülke arasındaki mevcut ortaklığı, Bakanlığın 2023-2025 stratejik planı çerçevesinde yargı, hapishane ve ıslah sistemi ile ilgili çeşitli alanlarda daha da geliştirme konusunda anlaştılar.(Mozaik FM)

Yorum:

Sömürgeciliğin boyunduruğundan nihai olarak kurtulmaya çalışan Tunus Müslümanları için, Başkan Kays Said hükümetinin küfrün başı Amerika ile iş birliğine başlaması ve yasama seçimleri öncesinde bu iş birliğinin hukuk ve yargı alanlarını içermesi ne kadar utanç ve acı vericidir. Neredeyse bir çıkmazın içine girmiş olan ama şüpheli eylemler içinde sağda solda yalvarmaya ve yalakalık yapmaya devam eden bu hükümet, bu sırada belki biraz destek alırım diye devrimi engellemek için bölgesel ve uluslararası olarak Allah’ın düşmanlarına hizmet etmektedir. Hatta hükümetin başkanının durumu, gaspçı Yahudi varlığının başkanıyla karşılıklı dostane sohbet etmek düzeyine kadar ulaşmıştır.

Başkan’ın Ömer Faruk Radıyallahu Anh’ı örnek alması gerekmez mi ki ümmetin en büyük düşmanı Amerika ile iş birliğine geçmek için Fransa’nın önünde eğilip Cumhurbaşkanının omuzlarını öpüyor?! Sömürgeci kafirlerin eşiklerinde dilencilik yapmakla devletler inşa edilip halklar kalkınır mı?! Hala onlar, Amerika ile iş birliğinin sonunun farkında değiller midir?

Güvenlik ve askeri alanlarda ilan edilen iş birliğinin ardından Amerika ile hukuk ve yargı alanlarında iş birliği yapılması, NATO çatısı altına girilmesi, askeri anlaşmalar yapılması, ülkenin ve insanların uluslararası yağma kurumlarına ipotek edilmesi, Allah’a, Rasulü’ne ve müminlere bir ihanet olup egemenlik vehmini dinamitleyen iğrenç suçlara bir de Allah’ın indirdiğinden başkasıyla hükmetme ve Allah’ın dışında kanun koyma suçu eklenmektedir. Dolayısıyla Burgiba ve Bin Ali'nin yaptığı gibi hüküm ve kanun koymada Kitap ve Sünneti inkâr etmede, İslam’ı ibadethanelerle sınırlandırmada ve bunu kanun çıkarmak ve devlet işlerini yürütmekle ilgisi olmayan bir din meselesi olarak görmede ısrarcı olmak; halkının zulme karşı ayaklandığı Müslüman bir ülkede Allah’ın dinine cüret etmek ve Allah’a ve Rasulü’ne savaş açmaktır. Oysa insanlar, gelecek olan yöneticilerin ders çıkaracaklarını sanırlarken ama onlar, taşkınlıklarında, kibirlerinde ve kendilerini Allah yolundan alıkoymakta ısrarcı olmaktadırlar.

Ayrıca terörün anası Amerika ile yargı alanında şüpheli iş birliğine kapıların aralanması, kokuşmuş demokratik standartlarına ayak uydurulması ve daha zalim terörle mücadele yasalarının ithal edilmesi, ümmet içerisinde Hilafet şafağının doğması korkusuyla “terörizme karşı savaş” kisvesi altında İslami uyanışı hedef alma sürecinin yeni bir halkasıdır. Ayrıca yargıyı uyarlama, hakimlerin hedef alınması ve onların şeytanlaştırılması kampanyaları; İslami akımları tasfiye etme, faaliyetlerini sekteye uğratma ve İslami akımların evlatlarını güvenlik merkezleri ve mahkemeler arasında kovalama planının bir parçasından başka bir şey değildir. Bu da modası geçmiş ucuz yöntemlerden olan güvenlik görevlilerini ve yargıçları istihdam etmek ve onları bu kötü niyetli gündemleri uygulamak için araçlar olarak kullanmak yoluyla yapılmaktadır.

Adaleti sağlamak ve yargıyı ıslah etmek, yönetenin veya yönetilenin kaprislerine boyun eğmeden İslam’ı yasamanın kaynağı ve yasaların çıkarılması için sağlam bir temel haline getirmekle başlar. Başta Amerika olmak üzere kâfir ülkelere başvurmaya ve sanki dini ve anayasası olmayan bir ümmetmişiz gibi mayınlı kanunlarını ithal etmek için önlerinde diz çökmeye gelince; bu, sahibini ümmetin tarih kitabında utanç verici bir satır haline getiren bir rezillik ve utançtır.

Allahu Teala Casiye suresinde şöyle buyurmuştur: ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلَى شَرِيعَةٍ مِّنَ الْأَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَ الَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَSonra da seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma.” [Casiye 18]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. Visam Atraş – Tunus

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER