- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Trump, İran'ı Yeniden Bombalamakla Tehdit Etti Ve Ona Yönelik Yaptırımların Hafifletilmesini Durdurdu
Haber:
ABD Başkanı Donald Trump, İran lideri Ayetullah Ali Hamaney'in ABD'ye yönelik yeni saldırılar düzenlenebileceği açıklamasının ardından Tahran'a uygulanan yaptırımların hafifletilmesi çalışmalarını "derhal durdurduğunu" açıkladı.
Trump, düzenlediği bir basın toplantısında Hamaney'in savaşta zafer kazandığı yönündeki açıklamalarının yalan olduğunu bildiğini söyledi.İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerine yeniden başlaması halinde, İran'ı tekrar bombalamayı düşüneceği eklemesinde bulundu. Orada gizli nükleer tesislerin varlığından endişe duymadığını vurguladı.İranlıların bugün düşünecekleri şeyin nükleer programlar olduğuna işaret etti.İran'a, dünya düzenine geri dönmesi, “aksi takdirde işlerin onun için daha da kötüye gideceği” çağrısında bulundu.İran dini liderini, “iğrenç bir ölümden kurtardığı” ve onun “Başkan Trump'a teşekkür etmesi gerektiği” eklemesinde bulundu.
Hamaney bugün erken saatlerde savaşın sona ermesinden bu yana ilk konuşmasını yaparak, ülkesinin "sahte Siyonist varlığa" karşı zafer kazandığını ve ABD'ye "büyük bir tokat" attığını söyledi.
İran’ın Dini Lideri, ABD'nin, "Siyonist varlığın tamamen yok olacağını hissettiği için" savaşa girdiğini vurguladı ve ABD'nin bu savaşta hiçbir şey başaramadığını ifade etti.
ABD başkanının “ABD saldırısının boyutunu abarttığını”, çünkü onun “gösteriş yapmaya ihtiyacı olduğunu” belirtti.
Hamaney, Amerika'nın nükleer tesisleri bombaladığını ancak “çok fazla bir şey başaramadığını” vurgulayarak, “İran'a yönelik herhangi bir saldırı, Amerikan üslerinin tekrar hedef alınmasıyla karşılanacaktır” uyarısında bulundu. (El Cezire Net, 27/06/2025)
Yorum:
Firavun'un yeryüzünde gerçekten azması, halkını çeşitli zümrelere bölerek onlardan bir zümreyi güçsüz bulması, bunların oğullarını boğazlayıp kızlarını ise sağ bırakması, sonra Allah Subhanehu ve Teala, güçsüz düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve onları (mukaddes topraklara) varis kılmak istediğinde,Musa'nın annesine onu nehre bırakmasını ve Firavun'un ailesinin onu bularak onun tarafından yetiştirileceğini, böylece bu mübarek çocuğun eliyle onun yok edileceğini ilham etmesi gibi; Kuran-ı Kerim'de geçen Kasas suresinden aldığımız dersler, evet tüm bunlar, Allah Subhanehu ve Teala’nın düzenleyip yönetmesidir.
Sonra Musa buluğ çağına ulaşınca onlardan birini öldürüp Medyen’e kaçarak takip edilmeye başlamasının ardından Allah ona, haydi Firavun'a git, çünkü o iyice azdı diye vahyetti; ancak Firavun, hak davete boyun eğmeyi reddetti, kendisi ve askerleri yeryüzünde kibirlendi ve kendilerinin Allah'a dönmeyeceklerini sandılar; nitekim Firavun'un sihirbazlarına inananları, ellerini ve ayaklarının çaprazlama keserek hurma ağaçlarının gövdelerine çarmıha germekle tehdit ettiler. Derken Firavun ve ordusu Musa'ya ve onunla beraber olan müminlere yetişince, işte burada Rabbani mucize ortaya çıktı; zira o anda müminler zor bir durumda kalmışlardı; çünkü önlerinde deniz, arkalarında ise Firavun'un askerleri vardı. Musa’nın adamlarından biri “işte biz yakalandık” dedi. Bunun üzerine Musa Aleyhisselam şöyle cevap verdi; Hayır! Eminim ki rabbim benimledir, bana bir çıkış yolu gösterecektir. Bunun üzerine Allah Celle ve Âla, Firavun ve askerlerini denize sürükleyip yok etmek ve Musa ve onunla birlikte olan müminleri kurtarmak için Musa’ya, “Asan ile denize vur!” diye vahyetti. Asasını denize vurunca deniz derhal yarıldı, her parça koca bir dağ gibi oldu.
Bu kıssada, biz dava taşıyıcıları için bir ibret ve ders vardır; zira batıl ne kadar büyük ve zorba olursa olsun, batılın sonu mutlaka gelecektir; nitekim Amerika da dahil olmak üzere asrın firavunları, o firavundan daha zayıftır ve Allah'ın izniyle yok olmaları yakındır.Bizim yapmamız gereken tek şey, Allah'ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bizim için belirlediği şerî metoda göre sebeplere bağlanmaktır. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: قُلْ هَذِهِ سَبِيلِي أَدْعُواْ إِلَى اللَّهِ عَلَى بَصِيرَةٍ أَنَا وَمَنِ اتَّبَعَنِي وَسُبْحَانَ اللَّهِ وَمَا أَنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ “(Resulüm!) De ki: İşte bu, benim yolumdur. Ben Allah'a çağırıyorum, ben ve bana uyanlar aydınlık bir yol üzerindeyiz. Allah'ı (ortaklardan) tenzih ederim! Ve ben ortak koşanlardan değilim.” [Yusuf 108] Bu yüzden İslam ümmetinin bu çemberden çıkmak üzere köklü bir değişim için çalışması ve doğu veya batıya meyletmemesi gerekir; çünkü onların hepsi İslam'ın ve Müslümanların düşmanları olup hepsi de kendi çıkarını gözetmektedir.Biz Müslümanlara gelince; Allah'ın bize, kendisinden ister siyasi, ister ekonomik, ister içtimai, ister yargı, isterse diğer ülkelerle olan dış ilişkiler olsun hayatın tüm sorunlarını çözen bir sistemin çıktığı büyük İslam ideolojisini bahşetmiştir. Ayrıca biz Müslümanlar, Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan stratejik bir konuma ve büyük bir insan zenginliğine sahibiz.Bu nedenle bireyleri, cemaatleri, güç ve kuvvet ehliyle Müslümanları, ellerini halkına asla yalan söylemeyen bir lider olan Hizb-ut Tahrir'in elleri üzerine koymaya, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti'ni kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmaya ve Allah’ın nimetini küfürle değiştirmemeye ve kavimlerini helâk yurduna, yani kötü bir durak olan yaslanacakları cehenneme sürüklememeye davet ediyoruz.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdullah Abdulhamid– Irak