- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Rohingya Müslümanlarını Şiddetten, Zulümden ve Ölümden Kim Kurtaracak?
Haber:
BM destekli yeni bir raporda, Myanmar ordusunun güvenlik noktaları inşa etmek için tüm Rohingya köylerini ve camilerini yıktığını ifade etmiş ve raporda şöyle geçmiştir: Ağustos 2017'de Myanmar ordusunun, silahlı grupların yaptığı saldırılara yanıt olarak başlattığı askeri operasyonla Rohingyalara yönelik şiddet önemli ölçüde artmış, bu da yüz binlerce kişinin kıyı eyaletindeki evlerinden göç etmelerine yol açmıştır.
Birleşmiş Milletler'in daha sonra “etnik temizliğin klasik bir örneği” olarak nitelendirdiği ve topraklarını güvenlik noktalarına dönüştüren askeri operasyonun ardından, şu anda yaklaşık 1,3 milyon Rohingyalı mülteci Bangladeş'teki kalabalık kamplarda yaşıyorlar.
Rapor, yetkililerin Bangladeş'teki mülteci kamplarında kötüleşen koşulları ve mültecileri evlerine geri gönderme çabalarının durma noktasına gelmesini ele alacakları Rohingya krizine odaklanan New York'taki üst düzey BM toplantısından bir gün önce yayımlanmıştır;
Örneğin Reuters'ın 2018'de 10 Rohingyalı erkeğin öldürüldüğünü bildirdiği Inn Din köyü bölgesinde, Myanmar İçin Bağımsız Soruşturma Mekanizması'na göre ordu, yeni bir tesis inşa etmek için yerleşim yerlerini yok etmiştir.
Raporda, üssün "Inn Din köylerinin (Doğu Rakhine) kalıntılarının üzerine inşa edildiği, temizlenen arazinin yerine yeni yollar, kalıcı binalar, müstahkem konut kompleksleri ve iki helikopter pisti inşa edildiği" belirtilmiştir.
Yorum:
Birleşmiş Milletler veya Myanmar İçin Bağımsız Soruşturma Mekanizması gibi kuruluşlar, Müslümanların sorunlarını hiçbir zaman çözmemiş ve çözmeyecek de. Nitekim onlar kendilerini mültecilerin sorunlarını önemsiyor ve bunlarla meşgul oluyorlarmış gibi sunuyorlar, konseyler düzenliyorlar, bir araya gelip mültecilerin ülkelerine nakledilmesini görüşüyorlar ve mülteci kamplarında olup bitenleri bizzat gözleriyle görmeleri için yetkililerini gönderiyorlar ancak tüm dünya, ülkeleri Allah Subhanehu ve Teala’nın kendilerine bahşetmiş olduğu doğal kaynaklar açısından zengin olmalarına rağmen Müslümanların bölgelerinde yaşanan şiddet, zulüm ve ölümlerin yanı sıra açlık, hastalıklar ve temel ihtiyaç maddelerinin kıtlığı gibi Müslümanların maruz kaldığı felaketleri izliyor. Bu yüzden bütün bunlar, bir oyun, yalan, ihanet ve oyuncuların rollerini maharet ve ustalıkla oynadığı bir tiyatrodur.
Ey Müslümanlar: Sakın kendinizi ve paralarınızı kurtarmak için yardım dilemeyin veya beklemeyin; zira kafirler ve sömürgeciler, Allah Subhanehu ve Teala’nın düşmanı olup Allah onları Kerim Kitabı’nda bize şöyle tanıtmıştır: لَتَجِدَنَّ أَشَدَّ النَّاسِ عَدَاوَةً لِلَّذِينَ آمَنُوا الْيَهُودَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُوا “İman edenlere karşı düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak Yahudileri ve Allah’a ortak koşanları bulursun.” [Maide 82]
Bu sorunlar ne zaman sona erecek, mülteciler ne zaman evlerine geri dönecek ve kâfirlerin dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlara karşı işlediği zulüm ve şiddet ne zaman engellenecek? Müslümanlar ne zaman evlerinde tehlikeden uzak, huzur ve güven içinde yaşayabilecekler?
İslami nizamının gölgesinde, tebaa ve evler yıkımdan korunur, açlar doyurulur ve güzel bir hayat sürmeleri için ihtiyaç duydukları temel ihtiyaçlar sağlanırdı.
Bu nedenle Müslümanların her alanda geri kalmasının sebebi olan kâfirlerin desteklediği dernek ve kurumlardan yardım beklemek doğru değildir.Müslümanların ekonomik ve siyasi krizlerden kurtulması, kâfirleri korkutmaktadır; çünkü onlar, Müslümanların ayaklanması halinde, İslam Devleti'nin yıkılmasından sonra kaybettikleri izzetlerini ve şereflerini geri kazanacaklarını, dolayısıyla kâfirlerin servetlerini, mevkilerini ve liderliklerini kaybedeceklerini çok iyi bilirler.
Bu yüzden bizim hastalığın belirtilerini ortadan kaldırmak yerine hastalığın nedenini tedavi etmemiz gerekir; işte o zaman tüm dünyadaki mezalimler ve sorunlar son bulup duracak, çocuklar okullarda eğitim görecekler, anneler çocukları hakkında endişe hissetmeyecekler, yaşlılar ve kadınlar da huzur içinde yaşayacaklardır.
O günler çok yakındır; çünkü dünya, zalim bir sistemin altında yaşmakta olup bunun ardından, Allahu Teala’nın vaat ettiği ve Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in geri döneceğini müjdelediği Raşidi Hilafet gelecektir. Nitekim İmam Ahmed Müsnedi’nde Huzeyfe’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: تَكُونُ النُّبُوَّةُ فِيكُمْ مَا شَاءَ اللهُ أَنْ تَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ، فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللهُ أَنْ تَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ اللهُ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ مُلْكاً عَاضّاً، فَيَكُونُ مَا شَاءَ اللهُ أَنْ يَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ مُلْكاً جَبْرِيَّةً، فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللهُ أَنْ تَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُبُوَّةٍ “Nübüvvet aranızda Allah’ın dilediği kadar kalacaktır. Sonra Allah onu kaldırmayı dilediği zaman kaldıracaktır. Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacak ve Allah’ın dilediği kadar kalacaktır. Sonra Allah dilediği zaman onu da kaldıracaktır. Sonra ısırıcı melikler olacak ve Allah’ın dilediği kadar kalacaktır. Sonra zalim yöneticiler gelecek ve onlar da Allah’ın dilediği kadar kalacaktır. Bunların ardından ise yine Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.”
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhlise El-Özbeki