Cumartesi, 01 Cumade’s Sânî 1447 | 2025/11/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Daveti Taşımak ve Peygamberlerin Risaleti

بسم الله الرحمن الرحيم

Daveti Taşımak ve Peygamberlerin Risaleti

İslami hayatı yeniden başlatmaya yönelik daveti gerçek anlamda taşımak önemsiz bir mesele veya bir lüks değildir; aksine büyük bir emanet ve daveti taşımayı kabul eden kimsenin üzerine vacip olan bir husustur. Davet taşıyıcısının, adil ve bilinçli olması, Allah'a tevekkül etmesi, hak sözü yüceltme yolunda sebat etmesi ve makam ve mevki gözetmeden, aksine Rabbinin rızası gözeterek ve karşılığını sadece O'ndan bekleyerek hayatın her alanında İslam'ın metodunu açıklaması gerekir. Davet taşıyıcısı, ecrini Allah'tan alır, basiret üzere Rabbine davet eder ve Rabbi de onu gözetir ve korur.

Davet taşıyıcısının karşılaştığı imtihan yeni bir şey değildir; zira nebiler ve peygamberler, alay, işkence ve hapis cezasına maruz kaldılar ama asla zayıflık gösterip pes etmediler, aksine sabır gösterdiler ve Allah'a tevekkül ettiler. Sonra her kim, rıza gösterip sabrederek ve karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek bu risaleti taşırsa, şartlar ne kadar çeşitli olursa olsun Allah onu gözetip koruyacaktır.

Tevhid ve yönetim birliğinin şemsiyesi Hilafet

Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet, Müslümanları siyasi olarak birleştiren ve şeriatı tatbik etmek için şerî çerçeveyi oluşturan bir devlettir; bu devlette insanlar, Allah'ın indirdikleriyle yöneten tek bir İmamın yönetimi altında bir araya gelecek ve ümmetin hakları, onuru ve siyasi, ekonomik ve içtimai olarak özgürlüğü geri kazanılacaktır.Ümmetin düşmanları bu gerçeğin tehlikesini fark ettiler; bu yüzden onu parçalamak ve asabiyetçiliği, mezhepçiliği ve yapay sınırları yaymak için çalıştılar ve bunu da kontrol ve hegemonya gibi gerçek amaçlarını gizleyen uluslararası kurumlar, yasalar ve kurumsal yapılar aracılığıyla yaptılar.

Hilafetin kurulmasına davet etmenin haklılığı

Hilafetin yıkılmasının ve “ulusal sınırlar” ve “ulusal sistemler” bahanesiyle İslam beldesinin işgal edilmesinin ardından Hilafetin yeniden kurulması, imanı üzere sebat eden ve ümmetin parçalanması ve otoritesinin çökme tehlikesini görenler için şerî bir vacip haline gelmiştir. Müslümanların otoritesini yeniden tesis etmeye davet etmek şerî bir hüküm olup ümmeti kurtarmak ve onun konumunu yeniden tesis etmek için Kitap ve sünnette geçen hükümlerin tatbik edilmesine davet etmektir. Nitekim Allah, amel işleyen müminleri yeryüzünde egemen kılacağına dair vaatte bulunmuştur; bu ise nebevi sünnette geçtiği gibi iman edip salih amel işleyenlere Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin kurulacağına dair bir vaattir.

Davet taşıyıcısının özellikleri ve çalışmanın keyfiyeti

Davet taşıyıcısı samimi olup ne ticaret ne de alışveriş onu Allah'ı anmaktan alıkoymaz. O kararlı bir mümindir ve insanlar arasında hakkı açıklamak, bilinçlendirmek, eğitmek ve tanzim etmek için çalışır ve kişisel makamı ve geçici dünya zevki için çalışmaz. Yol engebeli ve zorluklarla doludur ancak Allah'a tevekkül edip O'nun rızasını tercih edenler için kolaydır. Davet taşıyıcısının, siyasi olarak bilinçli olması ve düşünce metodolojine sahip olması gerekir ve dünyaya İslam akidesi perspektifinden bakar ve İslami metoda dayalı siyasi bir proje inşa etmek için kendini fikri ve pratik olarak hazırlar.

Allah insanlara, hakkı bilip ona tabi olmaları ve batılı bilip ondan kaçınmaları için elçiler göndermiştir; ayrıca hakkı batıldan ayırabilsinler diye insanlara rahmet olarak kavmine peygamberler ve elçiler göndermiştir. Yine Allah, alemlerin Rabbinin azim Kitabı’nda açıkladığı gibi insanlara arka arkaya peygamberler göndermiştir: ثُمَّ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا تَتْراًSonra Biz peygamberlerimizi birbiri ardınca gönderdik.” [Müminun 44]

Hakikatte insanlara daveti taşımak, peygamberlerin amelidir; zira peygamberler, insanları yaratıp dünya ve ahirette onlara faydalı olan şeyi en iyi bilen yaratıcıları Allah’ın indirdikleriyle onları siyaset edip yönetiyorlardı. Nitekim peygamberler, eziyete, alaya, küçümsemeye, işkenceye, hapse, hakarete ve her türlü imtihanlara maruz kaldılar ancak Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zayıflık göstermediler ve boyun eğmediler. Günümüzde gördüğümüz gibi peygamberlerin düşmanları, paraya, güce, otoriteye, her türlü medya ve ekonomik olarak tüm araçlara sahip oldukları gibi nüfuz sahibi, yağcı, aldatıcı ve ikiyüzlüdürler.

Resullerin ve peygamberlerin silahı sabır, güzel bir şekilde Allah'a tevekkül etmek ve her şeye rağmen O'nun dinini tamamlayıp onu insanlara tebliğ edeceğine olan imanıydı. Böylece risaletlerini tebliğ ettiler ve kavimlerini uyardılar.

Nitekim Allah Subhanehu Kitabı’nda, her zaman ve mekandaki tüm meselelere ve sorunlara yönelik çözümleri açıklamıştır: وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَاناً لِكُلِّ شَيْءٍAyrıca bu Kitab’ı da sana, her şey için bir açıklama olarak indirdik.” [Nahl 89] . مَا فَرَّطْنَا فِي الْكِتَابِ مِنْ شَيْءٍBiz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” [En’am 38]

Düşmanlarımız, ümmeti birleştiren, onu bir araya getiren ve onun gücünü birleştiren bir güç olarak Hilafetin tehlikesini fark ettiler; bu yüzden Müslümanları bölmek amacıyla Hilafeti yıkmak için çalıştılar; çünkü Hilafet, Müslümanları birleştiren ve bir araya getiren bir şemsiyedir; bu yüzden düşmanlarımız, uluslararası konferanslar düzenlediler ve uluslararası hukuk, uluslararası güvenlik, sağlık, bilim, kültür ve ülkelere yardımlar adına uluslararası kurumlar ve kuruluşlar kurdular. Ancak tüm bunların hedefi, tüm ülkeleri, özellikle de İslam beldelerini kontrol etmek ve üzerinde nüfuz sahibi olmaktı.

Dolayısıyla Müslümanların otoritesini (sultanını) yeniden tesis etmek için daveti taşımak, Hilafetin yıkılmasının ve emirlerin, ilk cahiliye fiillerinden kaynaklanan iğrenç asabiyetçilik, milliyetçilik ve vatancılık yüzünden parçalanmış bölgelerin yönetimini üstlenip Müslümanların düşmanları tarafından ve onların denetimi ve liderlikleri altında küfürle yönetilmesinin ardından şerî bir vacip olmuştur.

Allah bize, gücümüz ve takatimiz dışında hiçbir şey yüklemez

Bu günlerde ümmet, dağların bile taşımaktan çekindiği ve akıllı ve sağduyulu birinin şaşkınlıkla baktığı büyük hayal kırıklığı, ajanlık ve ihanetle dolu zor ve sıkıntılı olayların içinden geçmektedir. Alemlerin Rabbinin haklarında şöyle buyurduğu adamlar gibi bütün bu zorluklara ve dehşetlere göğüs geren ve Allah yolunda kendi nefislerini satan adamlar var mıdır: رِجَالٌ لَا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَنْ ذِكْرِ اللهِOnlar, ne ticaret ne de alışverişin kendilerini Allah'ı anmaktan alıkoyamadığı adamlardır.” [Nur 37] Yine alemlerin Rabbinin haklarında şöyle buyurduğu güçlü iman sahibi adamlar var mıdır: رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللهَ عَلَيْهِOnlar, Allah'a verdikleri sözde duran adamlardır.” [Ahzab 23]

Bizler, makam, diploma veya geçici dünya için çalışmayan, mümin gençler ve iman eden erkekler ve kadınlar istiyoruz… Zira onlar, Allah için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayan ve sadece Allah'tan korkan adamlar olup doğru sözle değişen, batılın tepesine bindirip batılın işini bitiren, kalplerinde Rablerini ve peygamberlerini yücelten ve din konusunda aşağılanmaya razı olmayan Müslüman müminlerdir. Peki ya bu Rabbani metot Allah'ın arzında uygulanmaz, aksine Allah katında en önemsiz ve değersiz yaratıklar tarafından O'nun Kitabı ve Rasulü ile alay edilirse ne olacak?

Ey muhlis güç ehli, ey Allah'ın kulları, ey Müslüman orduları içindeki rütbe sahipleri ve ey ümmetin topraklarını ve halkını koruma gücü olanlar:

Şüphesiz sizlerin, hakların iade edilmesi, mezalimin reddedilmesi ve şeriat ile yönetip adaletle somutlaşan devletin kurulması gibi büyük bir göreviniz vardır.Ümmet sizin içinizden, Allah'ın dinine yardım etme ve kullarının üzerinden belayı kaldırmak için vicdan sahibi ve cesur kişilerin ortaya çıkmasını beklemektedir; bakın işte Müslümanların topraklarının her bir yerinde Allah'ın düşmanlarının işlediği birçok felaketi bizim gördüğümüz gibi sizler de görmektesiniz. Bu yüzden sizleri, namaz kılmaya, Allah'ı tesbih etmeye, istiğfar etmeye ve Rabbinize dua etmeye çağırıyoruz.Bunu sizden başka kim yapacak?Bunun önemli ve zor olduğunu sizler gibi biz de biliyoruz; ancak Allah'a tevekkül edip O'nun yardımını arayanlar için kolay bir görevdir.Ayrıca bizler, toprağı, toprağın altını, havayı, denizleri ve nehirleri kontrol etmek için gerekli tüm unsurlara sahibiz; çünkü bizler, Allah'ın lütfu sayesinde galibiyetin ve iktidarın tüm unsurlarına ve nedenlerine sahibiz ve bizler, bu topraklar üzerinde tek bir lideri ve tek bir ordusu olan tek bir ümmettik.

Ümmet, ihanet, ajanlık ve hakların zayi edilmesi gibi zor bir dönemden geçiyor; ancak hakkı tercih eden ve Allah'ın rızasını kabul edenler için bu yol zor değildir; zira onlar, daha öncekilerin taşıdığı gibi risaleti taşıdılar ve insanları, kulların kula ibadetinin karanlıklarından, kulların Rabbine ibadet etmenin nuruna çıkardılar. İşte büyük kurtuluş budur.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا للهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْEy iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasulü’nün çağrısına icabet edin.” [Enfal 24]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mahmud Said – Mısır

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER