Perşembe, 18 Ramazan 1445 | 2024/03/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Rotası Üzerindeki Çatışma İle Organizatörünün Varlığı Arasında… Kudüs’teki Bayrak Yürüyüşü!

بسم الله الرحمن الرحيم

El-Raye Gazetesi

Rotası Üzerindeki Çatışma İle Organizatörünün Varlığı Arasında… Kudüs’teki Bayrak Yürüyüşü!

Hizb-ut Tahrir Mübarek Toprak (Filistin) Medya Bürosu Üyesi Dr. İbrahim et-Temimi’nin Kaleminden

Sömürgecinin kutlamaları, sömürgeleştirdiği kimseler için felaketler olduğu söylenir. Dolayısıyla Yahudi varlığı bir sömürgeci olup onun kutlamaları ve bayramları, hakikatinde Filistin davasına ve İslam ümmetine isabet eden istasyonlar ve felaketlerdir. Bu karanlık istasyonlardan biri de bayrak yürüyüşü olarak adlandırılan şeydir. Nitekim bu yürüyüş, Yahudi varlığının “Kudüs’ün birleştirilmesi” günü olarak adlandırdığı ve Kudüs şehrinin kontrolünün tamamlanmasını ve özellikle de Haziran 1967 savaş tiyatrosu sırasında Mescid-i Aksa ve kadim belde olmak üzere Kudüs’ün doğu kısmının işgalinin yıldönümünü anmak için ulusal bayram olarak kabul edilen yıllık bir kutlamadır.

Yahudi varlığı bu yıldönümünü onlarca yıldır bayrak yürüyüşü adı verilen bir yürüyüşle kutluyor. Binlerce yerleşimci küstahça kontrol ve nüfuzunu ifade etmek için varlıklarının bayrağını taşıyarak toplanırlar ve kadim beldenin iki kapısı olan el-Halil ve el-Cedid kapılarının arasından geçen normal bir rotaya göre hareket ederler ve genellikle polisin, Kudüslülerin ve Filistin halkından onları destekleyenlerin yürüyüşe karşı koymasını önlemek için kurduğu barikatlara rağmen Kudüs’ün kararlı murabıtlarının tırmanış ve direnişiyle karşı karşıya kaldıkları Bab el-Amud (Şam kapısına) ulaşıncaya kadar yürüyüşe devam ederler.

Bu yürüyüş, ABD’nin Kudüs’ü Yahudi varlığının başkenti olarak tanıması, büyükelçiliğini buraya taşıması, Mescid-i Aksa’yı üç din için kutsal bir mekan olarak görmesi, Arap rejimlerinden en ufak bir karşılık olmaksızın peş peşe normalleşmesi, Filistin otoritesinin para toplamak ve davanın kırıntılarına kadar her şeyi heba etmek için yatırım projelerine sımsıkı tutunması da dahil özellikle son yıllarda meydana gelen siyasi değişiklikler göz önüne alındığında hepsi Yahudi varlığının lehine olmuştur. Ayrıca sağcı grupların popülaritesinin ve partilerinin hükümet ve muhalefet üzerindeki kontrolünün artmasının, Mescid-i Aksa’yı bölme ve iddia edilen tapınağı inşa etmek için Tevrat’taki bir saplantıyla hareket eden taraftarlarını razı etme arayışları ışığında tüm bu değişiklikler göz önüne alındığında da yürüyüş, yeni vakıa zeminini dayatmak ve Mescid-i Aksa ve Kudüs şehriyle ilgili planları pekiştirmek için siyasi bir araç haline gelmiştir. Zira bu kez tapınak grupları, Yahudi varlığının bayrağını kaldırmak, ulusal marşı söylemek, aleni olarak toplu dualarda bulunmak, ardından asrın bayrak yürüyüşüne katılmak yoluyla Mescid’e çok sayıda baskınlar düzenlemeyi planlıyorlar.

Tüm koşulları, ritüelleri ve rotaları ile bu yürüyüş, Kudüs şehrinin devam eden Yahudileştirme sürecinin, özellikle Yahudi varlığının Sulh Mahkemesi’nin yürüyüşe sadece günler kala, yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’ya neredeyse her gün yapılan baskınlar sırasında Talmud dualarını yüksek sesle ve “diz çökmek” gibi bir şey yapmalarına izin veren kararından sonra Mescid-i Aksa’nın zamansal ve mekânsal olarak bölünmesine yönelik dayatmanın bir parçasıdır. Nitekim mahkeme kararında, "Şema Yisrael" cümlesinin "Dinle ey İsrail" anlamına geldiği ve Mescidin içinde yere çökmenin suç sayılamayacak bir husus olduğu belirtildi. Aynı mahkeme geçen yıl sözde sessiz dualara da izin vermişti. Bütün bunlar Mescidin bölünmesine hazırlık bağlamında gerçekleşmekte olup bu girişimin hakikati, Yahudi varlığının Merkez Mahkemesi’nin, Sulh Mahkemesi’nin yerleşimcilerin dua etmesine izin veren kararını bozma kararını değiştirmeyecek olmasıdır. Dolayısıyla zamanlama ve uygulama mekanizması konusunda siyasi olarak farklılık gösterseler de eğilim açık ve nettir.

Yahudi varlığına hizmet eden yeni vakıayı empoze etmek için yürüyüşü bu şekilde kullanmanın tehlikesine rağmen, büyük ve amaçlanan ayrıntılarına ve güzergahına ve İslami mahalleye girip girmediğine odaklanmak ve konuşmayı bununla sınırlamak, felaketin kökenini örten bir medya kasırgası olur ki bu da; bu gâsıp varlığın bu mübarek topraklardaki varlığı ve felaketin boyutunu etkilemeyen ayrıntılar ve sonuçlarla özellikle Filistin dışında kamuoyunu tamamen meşgul etme girişimidir. Zira mübarek toprakların bir kısmının bile işgal edilmesi bir felaket iken peki ya tamamı işgal edilirse nasıl olur acaba?! Geçen yıl Mescid-i Aksa’yı kirletenlerin sayısı 34.000 yerleşimciye ulaşıncaya kadar Mescid-i Aksa neredeyse her gün nasıl kirletebilir?! Nitekim yerleşimcilerle ilgili durum, avlularında sözde tapınak hakkında rehberli turlar ve İncil dersleri düzenlemeye, haham kutsamaları, erkekler ve kadınlar için ergenlik törenleri düzenlemeye ve evliliğin duyurulması ve kutsanmasının yanı sıra Tevrat’ın Mezmurlarını okumaya, tapınak gruplarının Kudüs’ün işgalinden bu yana ilk kez Mescid-i Aksa'nın içinde trompet (İncil’deki ritüellerden biri) üflemenin gururunu yaşamaya, Mescide hurma yapraklarını (arş gününün meyveleri) getirmeye ve Mescid-i Aksa’nın avlularında varlıklarının bayrağını kaldırmaya kadar ulaşmıştır.

Filistin halkı Yahudilerin boğazındaki bir diken gibidir. Zira işgal altında olmalarına rağmen Mescid-i Aksa’yı ve Kudüs şehrini savunmakta ve zaman zaman onun kindar planlarını değiştirmeye, ayrıntılarını düzenlemeye ve bazılarını da ertelemeye zorlamaktadırlar. Ama gerçekte onlar zayıf olup kendilerine yardım edecek bir ümmete ve düşmanlarını hezimete uğratacak ordulara muhtaçtırlar. Normalleşen ajan rejimlerin göstermeyi istemediği şey işte budur. Bu yüzden ayrıntılara ve sonuçlara, Filistin halkının ne yaptığına ve ne olabileceğine odaklanıyor, ümmeti tamamen bununla meşgul ediyor ve ümmetin dikkatini üzerine terettüp eden görevden başka yöne çekiyorlar! Peki kurtuluş nasıl olacak? İhanet ve ajanlık nerede yatıyor? Normalleşen rejimlere karşı yapılması gereken nedir? Ümmeti ve Yahudi varlığı, Batı ve büyük ülkeler üzerinde bir felaket olan hareketini etkileyen diğer sorular ve siyasi fikirler nelerdir? Bundan dolayı ümmet, kendi tutumları ve zaferleriyle meşgul edilmek yerine mustazaf Filistin halkının Yahudi varlığının yürüyüşü ve cürümlerine karşı tutumuyla meşgul edilmektedir.

Sonuç olarak: Neyle karşılaşacağına, ona neyin eşlik ettiğine, tırmanışın hızına, boyutuna ve doğasına bakmaksızın bayrak yürüyüşü, ihanet eden ve normalleşen rejimlerin alınlarındaki kara bir leke ve İslam ümmetine Mescid-i Aksa'nın işgalinin felaketini ve hain Ürdün rejiminin İngiltere’nin planlarına ve o zamanın tek devletli projesi olan barış projesine hizmet etmek için onu nasıl teslim ettiğini hatırlatan yıllık bir şamardır. Zira bu kindar yürüyüş İslam ümmetine, Mescid-i Aksa’nın iyi durumda olmadığını, yenilginin acısını hissetmesi için yeterli olsa da onun yılda bir kez değil neredeyse her gün kirletildiğini, bölünmesi için gerçek bir girişime maruz kaldığını hatırlatıyor. Dahası Mescid-i Aksa, Yahudi varlığının kibrinden ve yerleşimcilerinin Kubbet-üs-Sahra’yı yıkıp sözde Tapınağı inşa etme hayalinden kurtarması için İslam ümmetine haykırıyor. Zira bunu yapmaya muktedir olan ve vahyin nâssıyla mükellef olan odak İslam ümmetidir. Allahu Teala şöyle buyurmuştur:وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ إِلَّا عَلَى قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُم مِّيثَاقٌ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌEğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavim aleyhine olmaksızın (o Müslümanlara) yardım etmek üzerinize borçtur. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.” [Enfal 72]

Kaynak: El-Raye Gazetesi - 393. Sayı - 01/06/2022

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER