Pazar, 08 Recep 1447 | 2025/12/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Troller ve Direniş Bilinci: Sosyal Medya Platformlarında Gizli Bir Savaş

بسم الله الرحمن الرحيم

Troller ve Direniş Bilinci: Sosyal Medya Platformlarında Gizli Bir Savaş

Sosyal medya dünyasında gizli ve öğütücü-şiddetli bir savaş sürüyor; bu sadece içerik üzerine olan bir çatışma değil, aksine siyasi düşüncenin ve toplumsal bilincin geleceği için verilen bir savaştır. Bu savaşın etrafında karanlık güçler ve direnme bilinci gibi iki zıt kutup vardır ve bunların savaş alanı da teknolojinin hakim olduğu bir dünyadır. Her iki zıt kutbun da kendi silahları, hedefleri ve iyi düşünülmüş stratejileri vardır ancak nihai sonuç önceden bellidir. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَقُلْ جَاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُ إِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقاً Yine de ki: Hak geldi; batıl yıkılıp gitti. Zaten bâtıl yıkılmaya mahkumdur.” [İsra 81] 

Bu makalede, mevcut zamanımızda çok şiddetli ve çok etkili şekilde çatışan iki tarafı incelemek istiyorum. Diğer ülkelerin işlerine müdahale etmekle tanınan hükümetler, istihbarat teşkilatları ve siyasi kuruluşları temsil eden medya ortamını kontrol etmeye çalışan gizli güçler, “troller” olarak bilinen yeni bir olgu yaratmıştır; yani akredite medyada, güvensizlik oluşturmak, grupları birbirine düşürmek, dış veya iç gündemlere hizmet etmek veya kamu maslahatı pahasına belirli çıkarları güçlendirmek için ayrılık tohumları ekmek amacıyla gerçekleri çarpıtmak, yalan haberler ve söylentiler yaymak yoluyla kamuoyunu kontrol etmek ve yanıltmak için stratejik bir araç olarak sahte hesap orduları oluşturmuştur. Ayrıca gizli güçler, yapay krizler yaratmaya, halklar arasındaki güveni sarsmaya, ulusal ve uluslararası tartışmaları çarpıtmaya ve halk hareketlerini devrimlerinin sonuçlarını istismar etmeye yönlendirmeye çalışarak, böylece halkların hak ile batılın arasını ayırt etme gücünü zayıflatmakta ve içeriden toplumsal ve siyasi dokuyu parçalamaktadırlar. Nitekim yanıltıcı mesajların ve sahte haberlerin yayılmasını koordine etmek, muhaliflere saldırarak onların imajını çarpıtmaya çalışmak, sosyal ve siyasi bölünmeler oluşturmak, ihtilafları abartmak, nefret duyguları uyandırmak ve dikkatleri temel meselelerden uzaklaştırmak yoluyla hedeflerinde nispeten başarılı olmuşlardır.

2016 ABD seçimlerinde, özellikle Rusya olmak üzere yabancı çıkarlarla bağlantılı trol hesapları tarafından, adaylar hakkında yanlış bilgiler ve söylentiler yaymak yoluyla seçim sonuçlarını etkilemeyi hedefleyen büyük çaplı bir kampanya başlatılmıştır.

2011 devrimi sırasında ve sonrasında Mısır'da, troller, devrimcilerin ve muhaliflerin imajını çarpıtmak, şiddete ve protestocuları bölmeye çağıran sahte hesaplar aracılığıyla kaos yaymak ve rejimin propagandasını yapmak için görevlendirilmiştir.

Aynı durum Suriye için de geçerlidir; zira Suriye'de rejim ve muhalefet de dahil olmak üzere çeşitli taraflar, durumlar hakkında yalanlar yaymak, grupları birbirlerine karşı kışkırtmak, mücahitlerin imajını çarpıtmak ve fedakârlık düzeyine ulaşamayan yeni hükümetin eylemlerini parlatmak ve meşrulaştırmak için elektronik medya aracılığıyla büyük kampanyalar başlatmışlardır.

Hindistan, ayaklanmaların veya seçimlerin ardından, küçük etnik gruplara karşı nefret söylemini teşvik eden ve belirli grupların lehine sahte haberlerin propagandasını yapan sahte hesaplar aracılığıyla kamuoyunu yanıltan kampanyaların yaygınlaştığına tanık olmuştur.

Bugün Yemen'de iç savaş sırasında gördüğümüz şey ise, psikolojik savaş aracı olarak yalanlar ve söylentiler kullanarak belirli grupları desteklemeye veya diğer tarafların imajını çarpıtmaya odaklanan kampanyalardır.

Belki de Aksa Tufanı operasyonu, kamuoyunu çarpıtıp yanıltmak ve Filistin davasıyla ilgili olaylar hakkında, kitlelerin dikkatini başka yöne çeken, halkın direnişe olan desteğini zayıflatan, gruplar veya kitleler arasında çatışmayı körükleyen içerikler yaymak yoluyla Filistin ve Arap ülkeleri içinde bölünmeler oluşturmaya çalışan, safların birbirine tutkunluğunu zayıflatan, direniş ve grupların imajını çarpıtmak için onların ve üyelerinin güvenilirliğini azaltmak ve küresel kamuoyunun gözünde imajlarını çarpıtmak hedefiyle onlar hakkında yalan haberler yayan ve direnişi, halkları yok etme ve imha etme aracı olarak gösteren, soruna köklü bir çözüm olarak barış ve normalleşmeye çağıran yanlış bilgi ve haberler yaymak yoluyla Yahudi varlığına hizmet eden bu trolleri ortaya çıkarmada en büyük rolü oynamıştır.

Şimdi geriye, trollerin ve onların arkasında duranların kimler olduğu sorusu kalıyor?

Troller, siyasi veya istihbarat hedeflerine hizmet etmek için dakik bir şekilde  organize edilerek çalışan hesaplar ve eğitilmiş veya kiralanmış kişilerden oluşan bir ağdır. Bu ağ, genellikle istihbarat kurumları, enformasyon bakanlıkları, bazen belirli ülkeler veya kuruluşlar adına çalışan halkla ilişkiler şirketleri veya gelişmiş teknolojilere yönelten içerikler yaymak için personeller veya gönüllüler istihdam eden elektronik pazarlama şirketleri gibi resmi kurumlar tarafından finanse edilip organize edilir. Ya da belirli siyasi veya fikri adımları takip eden bağımsız grupların bazıları paralar ödemekte, bazıları da aidiyet dürtüsüyle çalışmaktadır. Gerçeklikte bunların hepsi Yahudi değildir, aksine farklı etnik kökenlere ve milliyetlere ait olabilirler, bazıları Yahudi istihbarat kurumlarının doğrudan çalışanları olabilir veya sözleşmeler aracılığıyla onların çıkarları için çalışıyor olabilirler. Diğer bazıları ise talimatlar veya teşvikler alan gayri resmi ajanlar veya işe alınan kişiler olup onlar, sosyal medya platformlarında yoğun ve eş zamanlı etkinlikleri, aynı mesajları veya konuları aynı anda paylaşmaları ve yeni veya sahte hesaplar (kişisel bilgi içermeyen ve çok sayıda gönderiye kıyasla az sayıda takipçisi olan profiller) kullanmaları nedeniyle kolayca tespit edilebilirler. Zira onların dillerinin ateşli ve üsluplarının kışkırtıcı olduğunu ve belirli politikaların propagandasını yaptıklarını görürsünüz.

Gölge ordulara karşı koymak için, direniş bilinci yaklaşımı ortaya çıkmıştır; savaştaki diğer taraf ise, öncelikle hedef alındığımızı fark etmedikçe savaşta zaferin mümkün olmadığını idrak etmiştir. Bilinçlenmek ilk savunma hattıdır. Bu nedenle trollerin varlığını ve hedeflerini ortaya çıkarmakla başlamış, insanlara bilgileri doğrulama ve sahte manşetlere aldanmama becerilerini öğretmiş ve sorumluluğu hem bireysel hem de kolektif hale getirmek yoluyla otokontrolü güçlendirmeye çalışmıştır. Dolayısıyla her kullanıcının, şüpheli hesapları bildirmek, sadece doğruluğu teyit edilmiş bilgileri paylaşmak ve haberlerin dolaşımı için güvenilir ağların oluşturulmasına katkıda bulunmak suretiyle, kendi toplumu için bir savunma hattı olması gerekir. Bu bilinç savunmayla yetinmemekte, aksine hak ile saldırmakta ve sistematik ve etkili bir üslupla dürüst bilinçli bir içerik üretmekte ve bunları da dijital alanda gerçek bir direnme için bir silah olarak kullanmaktadır.

Direniş bilinci, bu tür oyunları ortaya çıkarmanın tek yoludur; zira o, bilgi kaynaklarını doğrulamakta, bireyi ve toplumu kültürlendirmek ve özgür ve tarafsız basının rolünü güçlendirmek için çalışmaktadır.

Ancak bilinçli içerik sahiplerine yönelik kısıtlamalar, direniş bilincinin karşı karşıya kaldığı en büyük zorluklardan biridir. Ancak bu, teslim olma anlamına gelmez, bilakis aksine şifreleme, alternatif hesaplar ve farklı zamanlarda ve farklı biçimlerde içerik yayınlama gibi yenilikçi üslupları kullanma yolu ile aşılabilir. Ayrıca içerik oluşturucuları arasında destek ağları da kurulabilir ve mesajlar birçok kanal üzerinden aktarılabilir. Bu da üzerindeki kontrolün zorlaşmasına ve kitlelerin bilincinin güçlenmesi için çalışmaya neden olacaktır. Dolayısıyla kitlelerin bilinci ne kadar artarsa, kısıtlamaya çalışan odaklar üzerindeki baskılar da bir o kadar artar.  Bu, sabır ve sürekliliği gerektirir; çünkü gerçek bilinç, bir günde gerçekleşmez. Aksine bu, kısıtlamalarla karşı karşıya kalınsa bile sabrın ve sürekli bir çabanın sonucunda gerçekleşir. Zira kısıtlama, yolun sonu değildir, aksine yenilik yapmak, kararlı duruş sergilemek, kitlelere ulaşmak için yeni yollar bulmak ve etkiler oluşturmak için bir katalizördür. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِنَّ اللّهَ لاَ يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنْفُسِهِمْ Şüphesiz ki bir kavim, kendini nefsini değiştirmedikçe; Allah da onları değiştirmez.” [Rad 11]

Nitekim sosyal medya alanlarındaki savaş, sahada olanlardan daha az önemli değildir; zira kitlelerin bilinçlenmesi ve onların doğru bilgilerle donatılması, bu karanlık dalgaya karşı en güçlü bir kalkan olacaktır. Bu yüzden tek bir saf halinde durmak, yalanları ifşa etmek, gizli hedefleri ortaya çıkarmak ve bilginin gücünü, onların vehimlerini kesip atmak için bir kılıç olarak kullanmak gerekir; çünkü gerçek zafer, direnme bilinci ve ekranlar arkasında neler olup bittiğine dair derin bir anlayışla başlar.

Sonuç olarak bir mümin, zaferin sadece Allah'ın elinde olduğunu ve görevinin de bilinç ve iman silahını kaldırmak ve kalbini ve aklını ilim ve kesinlikle güçlendirmek olduğunu unutmamalıdır. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِنْ تَنْصُرُوا اللهَ يَنْصُرْكُمْEğer siz Allah’a (Allah’ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder.” [Muhammed 7] Bu ayet, trol ordusuyla savaşımızda yol göstericimiz olsun ve doğruluk ve kararlılığın da hakkın düşmanları karşısındaki kalkanımız ve silahımız olduğunu bilelim; çünkü her doğru kelime ve her mantıklı tutum, başlı başına bir cihad sayılır. O halde gelin uyanalım, birleşelim ve direnme bilinci bayrağını taşıyalım ve Allah'a, ayaklarımızı sabit kılması ve bu savaşımızda bize yardım etmesi için dua edelim ki böylece Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin kurulması olan büyük gayemiz gerçekleşsin.

يُرِيدُونَ أَنْ يُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللَّهُ إِلَّا أَنْ يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ * هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Kâfirler istemese de Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır. O (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Rasulü’nü hidayet ve hak din ile gönderendir.” [Tevbe 32-33]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Menal Ümmü Ubeyde

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER