El-Raye Gazetesi Sayı 561 Öne Çıkanlar
- Kategori Video
- |
El-Raye Gazetesi Sayı 561 Öne Çıkanlar
Daha fazla bilgi için TIKLAYINIZ
Çarşamba, 26 Safer 1446 H. | 20 Ağustos 2025 M.
El-Raye Gazetesi Sayı 561 Öne Çıkanlar
Daha fazla bilgi için TIKLAYINIZ
Çarşamba, 26 Safer 1446 H. | 20 Ağustos 2025 M.
Haber - Yorum
Milletler En Güçlü Silahlarıyla Övünürken, Ümmetimiz Onların Karşısında Heybetini Kaybetmiştir!
Haber:
ABD Başkanı Trump'ın Ocak ayında Beyaz Saray'a dönüşünden bu yana Rus mevkidaşı Putin ile ilk görüşmesi ile eş zamanlı olarak, her iki ülkenin gururu olan beşinci nesil savaş uçakları da Alaska semalarında ilk kez bir araya gelmiştir. Bunlardan biri ABD'nin hayalet savaş uçağı F-22 Raptor, diğeri ise Rus SU-57’dir. (El-Kahire News)
Yorum:
İki büyük ülke, siyasi ve askeri olmayan bir toplantı olmasına rağmen, silahsız bir toplantıya razı olmamış, aksine her iki ülke de, askeri geçit törenine benzer bir tavırla en güçlü silahlarını sergilemeye özen göstermiştir; silahın milletler için önemli ve son derece tehlikeli bir standart olduğu hiç kimse için bir sır değildir; dolayısıyla rakipler üzerinde psikolojik bir etki oluşturması ve diğer milletler için bir korku cephesi olması açısından onu sergilemeye ve göstermeye özen gösterilmiştir; bu nedenle her iki ülke de sahip olduklarını ve bu alanda üstünlüklerini sergilemekten hiç çekinmemiştir.
Buna karşılık Müslümanların başındaki yöneticiler, Batılı efendilerinin önünde sadece aşağılık ve zillet görüntüsü sergilemişlerdir; bu ise Müslüman ülkelerin askeri gücünün zayıflığı nedeniyle değildir;zira Suudi Arabistan, dünyanın en çok silah satın alan ülkelerinden biridir; Türk ordusu küresel olarak onuncu, Orta Doğu'da birinci, Mısır ordusu ise Arap dünyasında birinci sıradadır. Ancak bu ülkelerin birinci derecedeki başkanları ve liderlerinin yaptığı toplantılar, tabi olunan değil tabi olan ve heybetli değil korkak olan zayıf ve etkisiz toplantılardır ki böylece Müslümanların imajı, milletler tarafından hiç hesaba katılmamakta, aksine milletler tarafından ihlal edilmekte ve Müslümanlara karşı güçlü kalmaktadırlar!
Müslüman ülkelerdeki mevcut rejimler, orduları ve silahları İslam'a aykırı askeri doktrinlere göre yönetmekle yetinmemekte, aksine bunun da ötesinde bu askeri güçlerin heybetini yok etmekte ve şayet varsa maddi üstünlüğünün işaretlerini ortadan kaldırmaktadır. Böylece Allah Subhanehu ve Teala’nın şu emrine aykırı hareket etmektedirler: وَأَعِدُّوا لَهُم مَّا اسْتَطَعْتُم مِّن قُوَّةٍ وَمِن رِّبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِ عَدُوَّ اللَّهِ وَعَدُوَّكُمْ وَآخَرِينَ مِن دُونِهِمْ لَا تَعْلَمُونَهُمُ اللَّهُ يَعْلَمُهُمْ وَمَا تُنفِقُوا مِن شَيْءٍ فِي سَبِيلِ اللَّهِ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنتُمْ لَا تُظْلَمُونَ “Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah’ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız.” [Enfal 60]
Şeriatın vaciplerinden biri, Müslüman ülkeleri yöneten devletçiklerin başkanlarını devirmek, askeri güçleri ajanlık ve ihanetten arındırmak ve bunları, ümmetin başına musallat olmuş bir silah değil de ümmetin elindeki bir silah haline getirmektir; bu yüzden Müslümanların, yeryüzünün zorbalarıyla karşılaşmak, silah ve ümmeti güç, ihtişam ve egemenlik bağlamında birinci sırada göstermek için önünde eğilecekleri bir İmamının olması gerekir. Zira Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: وإنَّما الإمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِن ورَائِهِ ويُتَّقَى به “İmam kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.”
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Saba Ali - Mübarek Toprak (Filistin)
Haber - Yorum
Geri Dönüşü Olmayan Yol!
Haber:
Trump'ın iç krizleri bölgemize nasıl yansıyacak? (El Cezire Net)
Yorum:
Dahili olarak, siyasi ve hukuki krizlerle boğuşan Trump, güç kibriyle karakterize olan tek taraflı dış politika izlemeye devam ediyor; bu da Ortadoğu'ya daha fazla baskı ve şantaj olarak yansıyor ve bölgesel gerginlikleri tırmandırmakla tehdit ediyor.
Trump yönetimi, büyük iç krizlerle karşı karşıya olup bunlardan bazıları şunlardır:34 kez birinci dereceden muhasebe kayıtlarında sahtecilik yapma suçlaması, ulusal devlet sırlarıyla uğraşma ve 2020 seçimlerinde dolandırıcılık yapma suçlaması;anayasal ve idari anlaşmazlıklar ile en öne çıkanı Washington polisinin kontrolünün ele geçirilmesi olmak üzere diğer anlaşmazlıklar ve daha niceleri… bu da Trump'ı destekleyen eyaletlerde gösterilere ve protestolara yol açtığı gibi eyaletler düzeyinde de dağınık çatışmalara yol açmıştır.
Bu nedenle Trump'ın iç krizleri örtbas etmek için dış politika dosyalarını gündeme taşıdığını görüyoruz; bu da önümüzdeki günlerde istikrarsızlığa yol açacağı gibi bu istikrarsızlık da yatırımcıların güvensizliğini artırarak finansal piyasaları olumsuz etkileyecek, bu ise sermaye kaçışına ve enflasyonun güçlü bir şekilde yeniden yükselmesine neden olacaktır. İşte tüm bunlar, ABD ekonomisinin zayıf bir şekilde büyüdüğüne işaret eden göstergelerdir. Bu da vergiler, bütçeler, kamu borcu ve benzeri konularda devam eden anlaşmazlıklardan kaynaklanmaktadır…
Zira Trump, mevcut politikasıyla Amerikan siyasi tabularını kırması nedeniyle elit kesimin ona, demokratik düzene bir tehdit olarak bakmasına neden olmuştur.
Aynı zamanda çok kutupluluğu, Çin'in ekonomik yükselişini, uzun süre devam ederse Rusya-Ukrayna savaşını temsil eden dış dosyaların ağırlığı, uluslararası ittifaklar (NATO ve Pasifik) ve en karmaşık sorun olan Orta Doğu meselesi ve son olarak da çökmekte olan ekonomi ve kamu borcu Amerika'nın korktuğu tehlikenin kaynaklarıdır.
Tüm bunlar ABD'yi stratejik bir tükenmişlik durumuna sevk edecektir;bu durum, Sovyetler Birliği'nin çöküşünden önce de böyle olmuştu.Bu da küresel liderliği aşındırıcı bir ateşin altına sokmaktadır; böylece Amerika büyük bir ülke olarak kalacak ama mutlak küresel hakimiyetini kaybedecek olup bu da yeni bir denge sürecinin başlamasına ve çok kutupluluğun geri dönüşüne yol açacaktır.
Dünya sistemi, dayandığı temellere aykırı olması ve dünyaya, tamamen çıkarcılığı ve dünyanın servetlerini küçük bir azınlığın çıkarına dayalı bu açgözlü sistemle liderlik etmede başarısız olması nedeniyle kaçınılmaz olarak çöküş yolunda ilerlemektedir. Dolayısıyla bugün yaşadığımız savaşlar ve felaketler, kökünden sökülüp atılması için çalışmayı gerektiren bu habis tohumun ürünüdür.
Çözüm, insanlığa hayır ve adaleti taşıyacak ve ilişkilerini yaratıcısının emirleri doğrultusunda düzenleyecek olan İslam ideolojinde yatmaktadır; zira kapitalizmi kaldırıp atacak olan tek metot budur. O halde bu dine yardım etmek için harekete geçin ve İslami hayatı yeniden başlatmak ve bu ideolojiyi taşıyacak bir devlet kurmak için çalışanlarla birlikte çalışın. Zira bu, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bize olan müjdesidir: ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ“Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhacı Üzere (Raşidi) Hilafet olacaktır.”
Ey güç ve kuvvet ehli: Sizin rolünüz olan, dünyanın ve ahiretin izzetini kazanmak için davet ehline yardım etmenin zamanı gelmiştir; böylece Allahu Teala'nın bizi vasfetmiş olduğu şu duruma geri döneceğiz: كُنْتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ“Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. (Siz ki) marufu emredersiniz ve münkerden sakındırırsınız.” [Al-i İmran 110]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Nebil Abdulkerim
Güvenlik Konseyi… Irak'tan Gazze'ye Kadar Çifte Standartlar Ve Kararların Siyasallaşması Arasında
Kendisine sözde uluslararası barışı ve güvenliği koruma görevi verilen bu konsey kurulduğu günden beri, daimî üye ülkelerin kararları tekeline alması ve haksız veto haklarını kullanması yoluyla zayıf ülkelere kararlarını uygulamak için kullandığı bir araç olduğunu kanıtlamıştır; bu da çifte standartlara ve kararların mazlum halkların pahasına bu güçlerin çıkarlarına hizmet edecek şekilde siyasallaşmasına yol açmaktadır.
-Hiçbir zaman bulunamayan- kitle imha silahlarına sahip olduğu gerekçesiyle 2003 yılında Irak'ta yaşananlar, Filistin'de, özellikle Gazze Şeridi'nde Yahudilerin tekrar tekrar işlediği suçlar karşısında acizlikle ve sistematik bir sessizlikle karşılık bulmuştur.
Irak'ta soruşturma komisyonları oluşturulmasına ve bu komisyonların onu suçlayacak herhangi bir kanıt bulamamasına rağmen Konsey, ABD ve İngiltere'nin Irak'ı işgal edip onu yıkmasını durduramamış, aciz ve sessiz kalmış, hiçbir şey yapamamış veya Amerikan'ın Irak'ı işgalini durduramamıştır. Nitekim işgal, yüz binlerce insanın ölümüne ve geride büyük bir yıkım ve kaosa yol açmasına ve Irak hala bunun bedelini ödemesine rağmen bu sözde Konsey, kararları ihlal eden hiçbir uluslararası tarafı sorumlu tutmamış ve tüm gelenek ve sözleşmeleri hiçe sayan Amerika'nın kibir ve küstahlığı karşısında acziyetini kanıtlamıştır.
Bugün, “Yahudi varlığının kendini savunma hakkı” bahanesiyle, aynı sahne farklı bir şekilde tekrarlanıyor ve suçlu ise açık bir çaresizlik ve suç ortaklığı karşısında bir kurbana dönüştürülüyor
75 yılı aşkın bir süredir Filistin halkı, tüm uluslararası hukuk kurallarını aşan zulüm ve ihlallerin acısını çekmekte olup Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkını teyit eden onlarca karar yayınlanmasına rağmen bu sözde konseyden kınama ve eleştiri bildirileri dışında hiçbir şeye tanık olmadık. Ancak bu kararlar, ABD'nin tekrar eden vetosu nedeniyle kâğıt üzerinde bir mürekkep olarak kaldığı gibi Konseyin Gazze'deki halkımıza yönelik savaş sırasında yaptığı çağrılara ve tavsiyelerine rağmen, bunlar Konsey'in koridorlarında kalmaktadır; dolayısıyla Konsey, bu dönemde adil ve tekrarlanan meseleleri savunmak için somut adımlar atmakta başarısız olmuş ve olmaya da devam etmektedir.
Irak ve Gazze arasındaki bağlamların farklı olmasına rağmen, süreçlerin benzerliği ve standartlardaki farklılık, Güvenlik Konseyi'nin, kendisini kendi hedeflerini gerçekleştirmek için kuran büyük güçlerin çıkarlarının esiri olduğunu ve mağdur halkların gözünde meşruiyetini baltaladığını ortaya koymaktadır.
Sahte bir bahaneyle işgal edilen Irak ile Yahudilerin eylemleri karşısında uluslararası toplumun sessiz kaldığı Gazze arasında, -her zaman bildiğimiz üzere- Güvenlik Konseyi, çifte standartları yeniden üretmeye ve yasayı sadece güçlülere hizmet etmeye adamaya ve siyasi ve medyanın baskı aracı olmaya devam ediyor.
Bu dengesiz denklemin gölgesinde uluslararası hukuku tanımak, siyasi saflıktan başka bir şey değildir; zira mazlumlar, bekleme lüksüne sahip değildir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Munis Hamid – Irak
El-Vai Dergisi Sayı 468 Öne Çıkanlar
Daha fazla bilgi için TIKLAYINIZ
Muharrem 1447 H. | Temmuz 2025 M.