- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Trump Hindistan'ı Kurtardı, Pakistan Liderleri De Zafere Kürtaj Yaptılar!
Hindistan, geçen Nisan ayı sonunda Keşmir bölgesinden Hindistan'ın işgali altındaki kesiminde turistleri hedef alan saldırının ardından Pakistan'ın iç kesimlerindeki bölgelere hava saldırıları yapınca 7/5/2025 Çarşamba gününden bu yana iki nükleer güç arasındaki karşılıklı bombardımanların ardından, Pakistan olayla ilgili sorumluluğunu reddetmesine rağmen Hindistan Pakistan'ı suçlamakta ısrar etti, iki ülke arasındaki su anlaşmasını askıya aldığını açıkladı ve savaş uçakları, insansız hava araçları ve füzelerle saldırı düzenledi. Ancak bu saldırı Pakistan tarafından şok edici bir şekilde karşılanmış ve Hindistan, saldırının başlamasından itibaren sadece iki gün içinde ağır askeri kayıplar vermiştir; zira en az beş savaş uçağı ve onlarca insansız hava aracı düşürülmesinin yanı sıra Pakistan’ın karşı saldırısı sayesinde özellikle S-400 füze rampaları olmak üzere askerî altyapıya ciddi zararlar verilmiştir.
Hindistan, hesap etmeden girdiği macerasının sonucunda şok yaşamış ve kendisini içinde bulunduğu zor durumdan ve daha fazla kayba yol açabilecek kötü durumdan kurtaracak birine çok ihtiyaç duymuştur; bunu Trump’ın devreye girmesi ve iki taraf arasında ateşkes talebinde bulunması takip etmiş, ardından ABD Başkanı Donald Trump, Pakistan ve Hindistan'ın “derhal” yürürlüğe girecek bir ateşkes konusunda anlaşmaya vardığını bildirmiştir. Trump, “Truth Social” hesabından yaptığı açıklamada şunları yazdı: “ABD'nin arabuluculuğunda gece boyu süren görüşmelerin ardından Hindistan ile Pakistan'ın tam ve hemen ateşkes konusunda anlaştığını duyurmaktan memnuniyet duyuyorum.” Ve şöyle ekledi: “Her iki ülkeye de sağduyu, mantık ve büyük zekâlarını kullandıkları için tebrikler. Bu konuya gösterdiğiniz ilgi için teşekkürler.”
Bunun ardından Hindistan ve Pakistan, 10/5/2025 Cumartesi günü, birkaç gün süren karşılıklı saldırıların ardından ateşkesin derhal başlatılması konusunda anlaştıklarını açıkladılar. Hindistan Dışişleri Bakanlığı, ateşkesin Cumartesi gününden itibaren başlayacağını söyledi. Ayrıca iki ülkenin askeri operasyon komutanlarının iletişim halinde olduğunu, ateşkes üzerinde anlaşmaya varıldığını ve her iki tarafın Pazartesi günü yeniden görüşmelerde bulunacağını da açıkladı. Bunun yanı sıra Pakistan Dışişleri Bakanı Muhammed İshak Dar da, ülkesinin “her zaman egemenliğinden ve toprak bütünlüğünden ödün vermeden bölgede barış ve güvenlik için çaba gösterdiğini” açıklamıştır.
Bu açıklama Pakistan Silahlı Kuvvetleri'nin kahraman mücahitlerinin yanı sıra çeşitli askeri birimlerin, Allah'ın ve Müslümanların düşmanı olan kibirli Hindu devletine karşı büyük bir zafer gerçekleştirmesinin ardından gelmiştir. Ancak su anlaşmasının askıya alınmasının ve Keşmir'in işgalinin devam etmesiyle birlikte Trump’ın Pakistan'ın siyasi ve askeri liderlik içindeki ajanlarına ateşkesi kabul etmeleri emrini vermesi yoluyla küfrün başı Trump ve onun haçlı müttefikleri bu zaferi boşa çıkarmak ve onu yenilgiye çevirmek için acele etmişlerdir. Böylece Pakistan ordusu içindeki muhlislerin elde ettiği zafer kaybedilmiştir; tıpkı 1999 yılının Temmuz ayında, çoğu Pakistan komandoları ve Keşmir mücahitlerinden oluşan Pakistan güçlerinin, işgal altındaki Keşmir'deki Kargil sıradağlarının zirvelerindeki stratejik noktalara sızmasının, güçlerin kendilerine Hindistan ordusunun ikmal yollarında ateş üstünlüğü sağlayan yüksek mevzileri kontrol etmeyi başarmasının, bunun da Hindistan kuvvetlerini şaşkına çevirip ağır kayıplar vermesinin ardından Navaz Şerif ve Pervez Müşerref'in Kargil Tepeleri'nde ihmalkarlık gösterdiklerinde meydana geldiği gibi. İşte o zamanlar da Bill Clinton'ın liderliğindeki ABD müdahale etmiş ve Navaz ile Müşerref'e Pakistan ordusunun kontrol ettiği bölgelerden çekilme emri vermiş, zaferi boşa çıkarmış ve bu, Keşmir'deki dengeyi değiştirebilecek büyük bir askeri başarının heba edilmesi olarak değerlendirilmiştir.
Trump'ın mevcut ajanlarının, Pakistan'daki siyasi ve askeri liderlik içindeki dünkü ajanlarından daha az bir ihanetle mübarek zaferi ihmal etmeleri hiç şaşırtıcı değildir;çünkü onlar, Beyaz Saray'daki efendilerinin önünde hiçbir iradesi olamayan kölelerdir.Zira onların görevi, ümmet için zafer kazanmak, Müslüman ülkeleri kurtarmak, fetihlere liderlik etmek, Müslümanların ve ordularının kalplerine güven aşılamak değildir. Aksine onların görevi, ümmetin düşmanlarına hizmet eden kirli görevleri yapmak ve kalkınmaya ve Batı'nın, Hinduların ve Yahudilerin hegemonyasından kurtulmaya hazır olan ümmetin kalbine hançer saplamaktır. Bir de buna, Allah'ın indirdiklerinden başkasıyla hükmetmek, şeriatı yönetimden dışlamak, ümmeti İslam ile kalkındırmak için çalışanları takip etmek, Keşmir'in ve Müslüman ülkelerin kurtuluşunu isteyen samimi direnişin kaynaklarını kurutmak gibi kirli görevleri eklenmiştir.
Pakistan'ın siyasi ve askeri liderlerinde zerre kadar samimiyet ve onur olsaydı, bu zaferi Hindistan'ı sadece su anlaşmasını askıya almaktan vazgeçirmeye zorlamak için değil, Keşmir'den çekilmeye zorlamak için kullanırlardı; ama onlar Amerika'nın ajanları oldukları için, Pakistan ve halkı pahasına bile olsa Amerika'yı memnun etmek ve müttefiki Hindistan'ı kurtarmakla ilgileniyorlar.Böylece de onlar, ordu içindeki muhlislerin kazandığı zaferi boşa çıkarmaya ve Keşmir'in işgal altında kalması, suyun askıda kalması, Keşmir halkının azılı düşmanın ve Gujarat kasabı Modi'nin zulmü altında kalması gibi başlangıç noktasına geri dönmeye hazırlardır.
Genel olarak İslam ümmetinin, özel olarak da alimlerin, ileri gelenlerin ve nüfuz sahiplerinin, ümmetin zaferlerini heba eden bu hain liderliğin karşısında durmaları ve siyasi ve askeri liderlerin görevden alınmasını ve iktidarın da ona layık olan birine, yani Allah'ın rızasına uygun şekilde yönetecek, ümmeti zafere ve kurtuluşa doğru götürecek ve zaferleri gerektiği gibi kullanacak birine teslim edilmesini talep etmeleri gerekir.
Ey Pakistan ordusu içindeki muhlis subaylar! Siyasi ve askeri liderleriniz, mübarek zaferlerinizi heba ettiler ve binlerce kez sizin liderliğinize layık olmadıklarını ve sizin gerçek düşmanlarınız olduklarını kanıtladılar; onlar gırtlaklarından aşağı inmeyen Kur'an ayetlerini okudular ve omuzlarına şövalyeleri andıran nişaneler taktılar ama gerçekte onlar ikiyüzlülerdir. Zira Allah Subhanehu ve Teala, onlar hakkında şöyle buyurmuştur: وَإِذَا رَأَيْتَهُمْ تُعْجِبُكَ أَجْسَامُهُمْ وَإِن يَقُولُوا تَسْمَعْ لِقَوْلِهِمْ كَأَنَّهُمْ خُشُبٌ مُّسَنَّدَةٌ يَحْسَبُونَ كُلَّ صَيْحَةٍ عَلَيْهِمْ هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ قَاتَلَهُمُ اللهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ “Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kütüklerdir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onları kahretsin. Nasıl da döndürülüyorlar.” (Münafıkun 4)
Bu nedenle onları devirmek daha da vacip bir hale geldiği gibi sizleri gerçekten temsil eden Hizb-ut Tahrir'e nusret vermek de ertelenmesi caiz olmayan acil bir vacip haline gelmiştir. O halde kışlalarınıza geri dönüp zaferlerinizi rüzgârın alıp götürmesine izin vermeyin; zira sizler, Hizb-ut Tahrir gibi muhlis ve saf bir liderliğin altında, Keşmir'i kurtarmaya, Pakistan'da Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurarak dini ikame etmeye muktedirsiniz. وَقُلِ اعْمَلُوا فَسَيَرَى اللهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَ وَسَتُرَدُّونَ إِلَى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ “De ki: (Yapacağınızı) yapın! Amelinizi Allah da Rasulü de müminler de görecektir. Sonra görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.” [Tevbe 105]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Muhacir – Pakistan