- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Hindistan ve Pakistan Arasındaki Askeri Olay
Amerika'nın Avrasya'daki Stratejisine Nasıl Hizmet Etti?
Giriş:
10 Mayıs 2025'te, ABD Başkanı Donald Trump, “Truth Social” platformu üzerinden Hindistan ve Pakistan arasında “tam ve hemen ateşkes” olduğunu ilan etti; bu açıklama, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Başkan Yardımcısı Mike Pence'in öncülüğünde ABD'nin arabuluculuğuyla yapılan uzun görüşmelerin ardından gelmiş, anlaşma, Yeni Delhi saatiyle 17:00'da (GMT 11:30) yürürlüğe girecek.
1. Çatışmanın tarihsel arka planı
Keşmir çatışması: 1947'de Hint Yarımadası'nın bölünmesinden bu yana, iki ülke Keşmir bölgesini kontrol etme mücadelesi vermiş ve üç savaşın (1947, 1965, 1971) yanı sıra tekrarlanan sınır çatışmalarına sahne olmuştur.
Nükleer caydırıcılık doktrini: Hindistan ve Pakistan nükleer tersaneye sahip olup bu da her bir yerel askeri tırmanışın nükleer çatışmaya dönüşme riskini beraberinde getiriyor.
2. Son olaylar silsilesi
1. 22 Nisan 2025: Hindistan'ın Keşmir bölgesindeki Pahalgam kenti yakınlarında düzenlenen “terörist” saldırıda 25 Hint askeri ve bir Nepal vatandaşı hayatını kaybetti ve Hindistan, saldırıyı Pakistan İstihbarat Servisi'nin (ISI) desteklediği yönünde suçlamada bulundu.
2. Hindistan, cruise füzeleri ve insansız hava araçları kullanarak Pakistan toprakları içindeki "terörist altyapıya" karşı Sindoor Harekâtı başlattı.
3. 8-9 Mayıs gecesi: Pakistan, Hindistan'ın askeri tesislerini hedef aldığı Bunyan-un-Marsoos operasyonunu başlattı ve Yeni Delhi ise hava sahasını kapatarak tepki verdi ve yedek kuvvetleri çağırdı.
4- 10 Mayıs 2025: ABD'nin arabuluculuğu, Yeni Delhi saatiyle akşam saat 5'te acil ateşkesin ilan edilmesiyle sonuçlandı.
3. Amerika Birleşik Devletleri'nin ve arabulucu araçların rolü
Diplomatik arabuluculuk: Marco Rubio ve Başkan Yardımcısı Vance'in liderliğinde Hindistan ve Pakistan dışişleri bakanlarıyla ayrı ayrı telefon görüşmeleri yapıldı.
“Truth Social” üzerinden iletişim: Trump, kendi platformunu duyuru için kullandı, bu da mesajların formüle edilmesinde ve doğrudan Yeni Delhi ve İslamabad'daki kamuoyuna ulaştırılmasında bir esneklik sağladı.
Stratejik zamanlama: Açıklama, karşılıklı saldırıların üzerinden dört gün geçtikten sonra geldi ve bu da çatışmanın nükleer savaşa dönüşme riskini azalttı.
4. Amerika'nın çatışmadan elde ettiği kazançlar
1. Hindistan'ın konumunun güçlendirilmesi
Yeni Delhi, baskı altında bir disiplin ortaya koydu ve bu da, askeri ve uzay bilgilerinin paylaşımına yönelik COMCASA ve BECA anlaşmalarının hızlandırılmasını ve “Hint ve Pasifik Okyanusları”ndaki ortaklığının teyit edilmesini haklı çıkardı.
2. Pakistan-Çin ittifakının kontrolü
İslamabad'ın Pekin'e yönelik tarafsız olmayan tutumunu fırsat bilen Washington, krizi istismar ederek sınırlı askeri kanalları yeniden açtı (örneğin F-16 filosunun modernizasyonu) ve bu da Pakistan'ın Çin'e olan tam bağımlılığını azalttı.
İşte size bu ittifakın detayları:
Şubat 2025'te Trump yönetimi, Pakistan'ın F-16 savaş uçaklarının bakım programını desteklemek için 397 milyon dolarlık bir bütçe ayırdığını duyurdu ve bu uçakların kullanımına sıkı kısıtlamalar getirilerek bu uçakların yalnızca terörle mücadele ve isyan operasyonlarında kullanılması ve Hindistan ile herhangi bir çatışmada kullanılmaması şartı konuldu.
ABD desteğinin ayrıntıları:
a. Bakım ve güncelleme: ABD desteği, Pakistan'ın F-16 savaş uçaklarının, yapısal güvenliğin gerçekleşmesi de dahil olmak üzere kapsamlı bakımını, motor bakımı ve yazılım güncellemelerini içermektedir.
b. Sıkı denetim: Uçakların kullanımını gözetlemek ve Pakistan'ın konulan kısıtlamalara bağlılığını sağlamak için Amerikalı müteahhitlerden oluşan bir teknik güvenlik ekibi (TST) kuruldu.
c. Uygulanan kısıtlamalar: ABD'nin kısıtlamaları, uçakların yalnızca terörle mücadele ve isyan operasyonlarında kullanılması, Hindistan'a karşı kullanılmasının yasaklanması ve uçak ve ekipmanların altı ayda bir envanterinin çıkarılması gibi sıkı denetim önlemlerini içermektedir.
Jeopolitik boyutlar:
Bu adım, F-16 filosuna destek gibi sınırlı askeri iş birliği kanallarının yeniden açılması ve bu uçakların kullanımında sıkı kontrollerin uygulanması yoluyla Pakistan'ın Çin'e olan askeri bağımlılığını azaltmayı amaçlayan ABD stratejisinin bir parçası olarak gelmiştir.
3. İstihbarat bilgilerinin edinilmesi
Çatışma, Çin ve Pakistan'ın füzelerinin ve insansız hava araçlarının savaş alanında performansını test etme ve gelecekte Pekin ile olası bir çatışmaya karşı güç değerlendirmelerini güncelleme fırsatı sağlamıştır.
4. Uluslararası arabulucu rolünün vurgulanması
ABD'nin arabuluculuğu, Washington'u iki nükleer güç arasındaki çatışmayı yatıştırabilen “akil” bir taraf olarak ortaya çıkmasına imkân sağladı ve bu da onun küresel sistemdeki istikrarın garantörü olma konusundaki konumunu güçlendirdi.
5. Çin'i çevreleme stratejisinin desteklenmesi
Çin'i Avrasya'da kontrol altına alma stratejisinin bir parçası olarak bu olay, ABD, Hindistan, Japonya ve Avustralya arasındaki Dörtlü İttifak'ın (Quad) harekete geçirilmesine ve bunun sembolik manevralardan daha derin bir güvenlik uyumuna yükseltilmesine yol açtı.
Bölgesel ve uluslararası etkiler
İndus Su Anlaşması'nın askıya alınması: Pakistan ateşkesin ardından geçici askıya alma kararını kaldırdı, ancak gerginlik hayati önem taşıyan su anlaşmalarının kırılganlığını ortaya koymuştur.
Uluslararası tepkiler: Suudi Arabistan ve Türkiye gibi ülkeler Keşmir'deki terör saldırısını kınayıp itidal çağrısında bulunurken, Mısır ve Fas ABD'nin güvenliği sağlama çabalarını memnuniyetle karşıladı.
Nükleer denge: Kriz, nükleer caydırıcılığın ihlal edilmesinin tehlikesini bir kez daha ortaya koymuş ve büyük Avrupa ülkeleri, Güney Asya'da nükleer silahların yayılmasını önleme çabalarının yenilenmesi çağrısında bulunmuştur.
Sonuç ve şerî çözüm:
Meydana gelen olaylar, Avrasya'daki olayların ana yönünün, Müslümanların çıkarları veya istikrarları değil, Amerikan çıkarları olduğunu kanıtlamaktadır. Gerçek şerî çözüm, kâfir güçlerin arabuluculuğu ya da Müslümanların kaderini onların hesaplarına bağlamakla olmaz, bilakis Allah'ın şeriatını tam olarak tatbik edecek tek bir İslami varlığın kurulmasıyla olur.
Kitap ve sünnet üzere biat edilen bir İmamın liderliğindeki Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti, izzet ve iktidarı gerçekleştirmenin, ülkelerin kafirlerin hegemonyasından ve ajanların tiranlığından kurtulmasının yoludur.
Müslümanlara sarsılmaz bir izzeti garanti eden şerî, içtimai, siyasi, ekonomik ve akidevi çözüm işte budur.
هَـذَا بَلاَغٌ لِّلنَّاسِ وَلِيُنذَرُواْ بِهِ وَلِيَعْلَمُواْ أَنَّمَا هُوَ إِلَهٌ وَاحِدٌ وَلِيَذَّكَّرَ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ
“İşte bu, bütün insanlara, bununla hem uyarılsınlar hem Allah’ın ancak bir tek ilah olduğunu bilsinler hem de akıl sahipleri öğüt alsınlar diye yapılmış bir bildirimdir.” [İbrahim 52]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Baha El- Hüseynî – Irak