Çarşamba, 16 Rebiu’s Sânî 1447 | 2025/10/08
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Hizb-ut Tahrir / Tanzanya, Ümmeti Gazze’ye Sahip Çıkmaya Davet Eden Oturma Eylemleri Düzenledi

Dün, 4 Rabiu’s Sânî 1447 / 26 Eylül 2025 tarihinde, Cuma namazının ardından Hizb-ut Tahrir / Tanzanya, İslam ülkelerinin orduları ile âlimlerine ve İslam ümmetine, Gazze’ye sahip çıkma sorumluluğunu hatırlatmak amacıyla bir halk kampanyası organize etti. Kampanya kapsamında Darüsselam ve Zanzibar’da dualar edildi. Merkez Temas Komitesi Başkanı Şeyh Musa Kileo ve Medya Temsilcisi Mesud Msellem Ubungo er-Rahme Camii’nde dua ettiler.  Ayrıca, Zanzibar şehrindeki Mbuyuni Camii’nde de dua edildi. Bununla birlikte, Tanzanya’nın farklı bölgelerinde oturma eylemleri düzenlendi. Kampanyada İslam ülkelerinin ordularına bir mesaj yöneltildi. Mesajda ordulara, Gazze’yi, Mescid-i Aksa’yı ve bütün Filistin’i kurtarmak ve cani Yahudi varlığını kökünden kazımak amacıyla derhal askeri müdahalede bulunmaları için çağrı yapıldı.

Mesajda, Müslüman âlimlere Yahudi varlığına teslimiyette sınır tanımayan hain yöneticilerden hesap sorma yükümlülükleri hatırlatıldı.

Mesajda ayrıca ümmete de Gazze’deki soykırım meselesi karşısında sessizlik tuzağına düşmemesi gerektiği yönünde çağrı yapıldı. Bunun gerekçesi olarak da, halkın sesinin, alimleri ve orduları bu meseleyi gerektiği şekilde ele almaya mecbur bırakacağı belirtildi.

Son olarak kampanyada Müslümanlara, İslam’ı, Müslümanları ve tüm kutsallarımızı eksiksiz bir şekilde koruyacak olan Raşidi Hilafet Devleti’ni kurmak için çalışmanın farz olduğu hatırlatıldı.

Devamını oku...

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları Kampanyası: Sudan Savaşı: Bir Sömürgeciliğin, İhanetin ve Aldatmacanın Hikayesi

  • Kategori Kampanyalar
  •   |  

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları Kampanyası:

Sudan Savaşı: Bir Sömürgeciliğin, İhanetin ve Aldatmacanın Hikayesi

logoSudan’da Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasındaki savaş üçüncü yılına giriyor. Her iki tarafında soğukkanlı infazlar, işkence ve kitlesel tecavüzler gibi vahşi insanlık suçları işlediği bildirilen savaşta bazı tahminlere göre ölü sayısı 150 bine ulaşmış durumda. Çeşitli kasabalarda, köy ve sürgün kamplarında katliamlar işlendiği, hatta soykırım işlendiği de bildiriliyor. Aynı zamanda bu savaş; dünyanın en büyük insani krizini tetikledi; dünyanın en büyük yerinden edilme krizine ve 50 milyonluk nüfusun yarısının açlıkla karşı karşıya kalmasına neden oldu. 

Buna rağmen bu savaş; dünyada layıkıyla ilgi bulunmadığı ve uluslararası medyada işlenmediği için “Unutulmuş Savaş” ve “görünmez ve gizli bir kriz” olarak tanımlanıyor. Bundan dolayı, Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları, Sudan’daki Müslümanların hayatlarını günden güne kötüye etkileyen bu insani felaketi dünyanın dikkatine getirmek için uluslararası bir kampanya başlattı. Bu kampanya; Çatışmanın ardındaki Siyaset & Gizli Ajandaları, Savaşı finanse eden Bölgesel & Küresel Devletler ve Nedenleri, Sudan’ın Tarihi & Halihazırdaki Çatışmaya & Ekonomik Başarısızlığa Yol Açan Etkenleri, Sudan’ın Sayısız Siyasi, Ekonomik, Etnik & Sosyal Sorunlarının Asla Demokratik Sistemlerle Çözülemeyeceğini, Sudan’ı ve Tüm İslam Dünyasını Müreffeh, Güvenli & Başarılı Bir Geleceğe Ulaştırmanın Hilafet Devletinin Liderliğiyle Mümkün olduğunu ele alacaktır.

“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Resûlü’nün çağrısına uyun" [Enfal 24]

Pazartesi, 10 Safer 1447 H. - 04 Ağustos 2025 M.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları

kadin kollari

DİĞER DİLLER

Ar Gr
FR SW
En Ur
Pe

 

kadin kollari

BASIN AÇIKLAMASI

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları,
“Sudan Savaşı: Bir Sömürgeciliğin, İhanetin ve Aldatmacanın Hikayesi”
Başlıklı Uluslararası Bir Kampanya Başlattı

10 Safer-ul Hayr 1447 H - 4 Ağustos 2025 M

pr launch sudan tr

kadin kollari

KAMPANYA FRAGMANI

kadin kollari

2025 09 20 WS WAQIYA PANEL PIC

2025 09 16 WS Waqiyah Panel AR

2025 08 30 WS WAQIYA PANEL PIC

kadin kollari

Sudan Savaşı: Altın, Silahlar ve Jeopolitik

Sudan, altın, petrol ve diğer doğal kaynaklar açısından zengin bir ülkedir. Ayrıca, dünyanın en stratejik konumlarından birine sahiptir. Tüm bunlar, uzun zamandır birçok bölgesel ve uluslararası gücün dikkatini çekmiş ve bu güçler, Sudan'ın zengin kaynakları üzerinde hakimiyet ve kontrol sağlamak için rekabet etmektedir.

Büyük zenginlik ve potansiyeline rağmen, Sudan halkı yaygın yoksulluktan muzdarip ve devam eden çatışmalar nedeniyle aşırı sıkıntılarla karşı karşıya.

Bu video, Sudan'ın muazzam jeopolitik önemini ve bunun mevcut ve geçmiş rejimler ve sistemler altında nasıl heba edildiğini ve Sudan'ın potansiyelini tüm halkının yararına refah için kullanmak üzere neden bağımsız bir İslami liderliğin gerekli olduğunu vurgulamaktadır.

Bu video, Hizb ut Tahrir Merkez Medya Ofisi Kadınlar Bölümü tarafından başlatılan ve “Sudan Savaşı: Bir Sömürgeciliğin, İhanetin ve Aldatmacanın Hikayesi” başlıklı küresel kampanyanın bir parçasıdır. Bu kampanya, “Unutulmuş Savaş” olarak adlandırılan ve ülkeyi saran mevcut çatışmanın sonucu olarak Sudan'daki Müslümanları etkileyen ve giderek kötüleşen insani felakete uluslararası dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.

kadin kollari

Sadece Hilafet Sudan'a Zafer Getirebilir!

Sudan şu anda on binlerce sivilin ölümüne yol açan ve dünyanın en büyük açlık ve yerinden edilme krizini yaratan anlamsız bir savaşın ortasında. Sudan halkı, birbirini izleyen liderlikler, rejimler ve sistemler altında onlarca yıldır çeşitli çatışmaların yanı sıra şiddetli yoksulluk, diktatörlükler, kabile ve etnik bölünmeler ve bir dizi diğer siyasi, ekonomik ve sosyal sorundan muzdarip.

Bu video, yalnızca tamamen İslami bir sistem ve liderlikle yönetilen Hilafet devletinin bu sorunlara net çözümler sunabileceğini ele almaktadır. Hilafet devletinin, Sudan ve Müslüman dünyanın geri kalanı için siyasi açıdan istikrarlı, adil, birleşik, güvenli ve müreffeh bir gelecek inşa etmek için gerekli ilkeleri, yasaları, kurumları ve mekanizmaları nasıl somutlaştırdığını vurgulayacaktır.

Bu video, Hizb ut Tahrir Merkez Medya Ofisi Kadınlar Bölümü tarafından başlatılan ve “Sudan Savaşı: Bir Sömürgeciliğin, İhanetin ve Aldatmacanın Hikayesi” başlıklı küresel kampanyanın bir parçasıdır. Bu kampanya, “Unutulmuş Savaş” olarak adlandırılan ve ülkeyi saran mevcut çatışmanın sonucu olarak Sudan'daki Müslümanları etkileyen ve giderek kötüleşen insani felakete uluslararası dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.

kadin kollari

İslam Sudan'a Nasıl Girdi?

Bu video, İslam ile Sudan arasındaki ilk bağlantıyı ve İslam'ın Arap göçü, ticaret ve barışçıl yayılma yoluyla ülkeye nasıl yayıldığını anlatıyor. Bu video, Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları tarafından başlatılan ve "Sudan Savaşı: Sömürgecilik, İhanet ve Aldatma Hikayesi" başlıklı küresel kampanyanın bir parçasıdır. Kampanya, "Unutulmuş Savaş" olarak adlandırılan ve ülkeyi saran mevcut çatışmanın sonucu olarak Sudan'daki Müslümanları etkileyen ve giderek kötüleşen insani felakete dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.

kadin kollari

Sudan'daki çatışmadan kaynaklanan durum!

Sudanlı kızkardeş Ümmü Ali, Abdülfettah el-Burhan liderliğindeki Sudan Silahlı Kuvvetleri ile Muhammed Hamdan Dagalo (Hemedti) liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri arasında devam eden silahlı çatışma nedeniyle yaşadıkları trajik koşulları anlatıyor.

kadin kollari

İslam Devleti Yönetiminde Sudan!

Meryem kardeşimiz, kurmaya çalıştığımız İslam Devleti (Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet) yönetiminde Sudan'ın nasıl bir yer olacağını anlatıyor. Herkes tek bir bayrak altında birleşecek, İslam'ın hüküm sürdüğü bu ülkede refah ve haysiyet yeniden sağlanacak ve Sudan bir kez daha dünyanın tahıl ambarı haline gelecektir.

kadin kollari

 

kadin kollari

KAMPANYA BROŞÜRÜ

PDF

Sudan Flyerturk

 

kadin kollari

BEYAN VE BASIN AÇIKLAMALARI
Hizb-ut Tahrir/ Sudan Vilayeti, Şeyh Faruk Hac Abdullah Şeyh Dafaallah ile Görüştü
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti, Doğu Nil’de Bir Protesto Eylemi Düzenledi
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti, Darfur’un Ayrılması Planını Akamete Uğratmak Amacıyla Yürüttüğü Kampanya Kapsamında Sudan’ın Çeşitli Şehirlerinde Protesto Eylemleri Düzenledi
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti, Darfur’un Ayrılması Planını Akamete Uğratmak Amacıyla Yürüttüğü Kampanya Kapsamında Sudan’ın Çeşitli Şehirlerinde Protesto Eylemleri Düzenledi
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti Beyaz Nil Eyaleti Kosti Şehri Heyeti, Ulusal Birlik Partisi Genel Sekreteri Dr. Muhammed el-Heysem’i Ziyaret Etti
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti Resmî Sözcüsünün, Port Sudan Şehrindeki Ulu Cami Önünde Sudan Halkına Yaptığı Çağrının Metni... Amerika’nın Sudan’ı Bölmesine ve Darfur’u Koparmasına İzin Vermeyin
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti Heyeti, Port Sudan Şehrindeki Kuran Kursları ve Camiler İdaresi Müdürü ile Bir Araya Geldi
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti’nin Darfur’un Koparılması Planını Akamete Uğratmak Amacıyla Yürüttüğü Kampanya Kapsamında El-Ubeyd Şehrindeki Hizb-ut Tahrir Gençleri, El-Ubeyd Büyük Camii’nde Müslümanlara Sıcak bir Çağrıda Bulundular ve Otobüs Terminalinde de Pankartlı Bir Gösteri Gerçekleştirdiler
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti Heyeti, Sudan Adalet Partisi Genel Başkanı ile Görüştü
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
El Faşer Halkı Açlıktan Kırılırken Hükümetin Adré Sınır Kapısını Açık Tutması Kimin Yararına?
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
Ey Sudan Halkı! Siz Darfur’u Bölme Planını Akamete Uğratabilecek Güçtesiniz O halde Haydi Allah’a İtaat İçin Kıyama Kalkın!
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
Ümmetin Sorunları Forumuna Katılım Daveti
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
El Faşer Halkı, Bir Yanda Savaşın Çekici, Diğer Yanda Açlığın Örsü Arasında Sıkışıp Kalmıştır, Tek Kurtuluşları Hilafet Devleti’dir!
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
Abbasiye Takali’deki Hizb-ut Tahrir Gençleri, Yaptıkları Çağrıda Müslümanları Amerika’nın Darfur’u Ayırma Girişimlerine Karşı Koymaya Davet Ettiler
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
Yağmur Normalde Bir Nimet ve Rahmettir Ama Gerekli Bakım ve Altyapı Olmazsa Felakete Dönüşebilmektedir
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti Heyeti, El Ubeyd’de Demokratik Birlik Partisi Başkanı’nı Ziyaret Etti
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti’nden Bir Heyet, 24 Ağustos 2025 Pazar günü, Beyaz Nil Eyaletindeki İrşad ve Yönlendirme Müdürlüğü’nü Ziyaret Etti
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
Amerika, Darfur Bölgesini Ayırma Planını Hızlandırıyor, O Halde Devletin Birlik Bütünlüğünü Ölüm Kalım Meselesi Haline Getirmekten Başka Çare Yoktur!
Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları, “Sudan Savaşı: Bir Sömürgeciliğin, İhanetin ve Aldatmacanın Hikayesi” Başlıklı Uluslararası Bir Kampanya Başlattı
Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları

 kadin kollari

HABER YORUM VE MAKALELER
Sudan... Bol Zenginlikler ve Devam Eden Açgözlülük!
Hüveyde Osman (Ümmü Muaz) – Sudan
Sudan’ın Sorunu Sadece İslami Yönetimle Çözülür!
Zinet Es-Samit
Sudan Soykırımı: Ömer el-Beşir'in Rolü!
Emetullah Haşemi
Seküler Yargı Temellerine Göre El-Burhan, Vehbi’yi Anayasa Mahkemesi Başkanı Olarak Atadı!
İbrahim Osman (Ebu Halil) - Sudan
Filler Tepişir Çimenler Ezilir, Sudan Bunun Bir Örneğidir
Beyan Cemal
Sudan'ın 1889 ile 2019 Yılları Arasında Doğrudan ve Dolaylı Olarak Sömürgeleştirilme Tarihi
Sureyya Emel Yesna
Sudan'ın Stratejik Jeopolitik Önemi
Sümeyye Binti Hayyat
Sudan'ın Jeostratejik Önemi!
Dr. Fika Komara
İslam Sudan'a Nasıl Girdi?
M. Durra El-Bakuş
Barışçıl Bir Şekilde Şikayet Edenler Cezalandırılırken, Silah Taşıyan, Öldüren ve Kutsalları İhlal Edenlere İse İktidar ve Servet Paylaştırılıyor!
Gâde Abdulcabbar – Sudan
Unutulan Sudan Savaşı: Ümmet İçin Bir Felakettir “Sudan'da Ortaya Çıkan Dehşetin Bir Sınırı Yok”
Yasmin Malik
Ey Ordu Kuvvetleri Ve Hızlı Destek Güçleri! Küfrün Sözünü Yükseltmeyin, Yoksa Cehennem Ateşinin Yakıtı Olursunuz
M. Durra El-Bakuş
Uluslararası Meşruiyet: Asil Bir Kimse Hırsızlık Yaparsa Onu Bırakırlar, Ama Zayıf Bir Kimse Hırsızlık Yaparsa Ona Had Cezası Uygularlar!
İbrahim Müşerref - Sudan
Allah’ın Emirlerine Bağlanmadıkça Zafer Gerçekleşmeyecek ve Güvenlik De Hakim Olmayacaktır
Abdullah Hüseyin - Sudan
Devlet İçinde İşlenen Suçlar, Şerî Cezalar (Ukubatlar) Uygulanarak Ortadan Kaldırılabilir
Abdullah Hüseyin - Sudan
Sudan: Dünyanın Gözünden Kaçan Yüzyılın Trajedisi
Müslime Şâmî (Ümmü Suheyb)

 

kadin kollari

ETİKETLER

#أزمة_السودان
#SudanCrisis
#SudanKrizi
#SoudanCrise

 

kadin kollari

Kampanyayı Sosyal Medyadan Takip Edin:

Facebook: QANITATHT1

X: @ALQANITAT

INSTAGRAM: @WOMEN_SHARIA

kadin kollari

COVER Sudan TURK

 

kadin kollari

 

kadin kollari

kadin kollari

kadin kollari

kadin kollari

kadin kollari

kadin kollari

Devamını oku...

ABD Ziyaretinde Hepsi Bir Arada: Aşağılama, Yalvarma, Meşruiyet, Tavizler ve Yeni Roller

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, BM Genel Kurul toplantılarına katılmak üzere düzenlediği ABD ziyareti, yalnızca kendisi için değil, tüm ülke liderleri için utanç verici bir gösteriye sahne oldu. Zira ABD Başkanı küstah Trump, BM Genel Kurulu’na hitaben yaptığı konuşmada; ABD’nin siyasi, askeri ve ekonomik açıdan en büyük ve en güçlü ülke olduğunu, 8 aylık iktidarı boyunca dünyayı 17 trilyon dolar ilave haraca bağladığını, kendileri iyi bir konumda iken diğer ülkelerin cehenneme sürüklendiklerini, BM’nin açıkladığı kararların işe yaramaz olduğunu, kendisinin ise 7 ayda 7 savaşı sona erdirdiğini, 7 Ekim’in “Hamas teröristlerinin vahşeti” ve çözümün rehineleri derhal serbest bırakmak olduğunu, dünyada en çok zulüm gören dinin ise Hıristiyanlık olduğunu söyledi. Latin Amerika’dan İslam dünyasına, Avrupa’dan Rusya’ya kadar tüm ülkeleri aşağılayan ve ABD’nin kibrini en üst perdeden sahneleyen bu sözler salondaki temsilciler tarafından ise alkışlarla karşılandı.

Ardından bu kez ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio konuştu ve Türkiye’yi açıkça vurgulayarak Trump ile görüşmeye giden liderlerin ABD’nin Gazze meselesinin çözümü için kendilerine yalvardığını, dışarıda ağızlarına geldiği gibi rahatça konuştuklarını, fakat günün sonunda Beyaz Saray’a koştuklarını, Erdoğan’ın da Trump ile görüşmek üzere Beyaz Saray’a geleceğini, tüm liderlerin Trump’ın elini sıkmak üzere beş dakika görüşebilmek için yalvardıklarını söyledi. ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack ise Trump’ın Erdoğan’dan bıktığını, ona ihtiyacı olan meşruiyeti vereceğini, meselenin S-400 ya da F-16’lar değil meşruiyet olduğunu söyledi.

İşte Trump-Erdoğan görüşmesi böylesine aşağılayıcı bir ortamda gerçekleşti. Ziyaretten önce Trump’ın oğlunun İstanbul’da gizlice Erdoğan ile görüştüğü ve randevu karşılığında 300 Boeing uçağı satın alınacağı iddiaları kamuoyuna yansımıştı. Diğer liderler 5 dakika için yalvarırken 2 saat süren bu görüşmede, Trump’ın Yahudi varlığı ve Gazze konusundaki sözleri, Rahip Brunson hatırlatması ve hileli seçimler iması hakkında tek bir kelime dahi edilememesi bir yana, Suriye, Gazze ve Ukrayna meseleleri, F-16, F-35 ve askeri mühimmat satışları, düşman ülkelere uygulanan CAATSA yaptırımları, doğalgaz rezervinin bol olduğu bir coğrafyada bulunan Türkiye’nin 45 milyar $ ödeyerek dünyanın öbür ucundan 20 yıllığına LNG alması, nükleer enerji, Halkbank davası, Heybeliada ruhban okulu gibi son derece çetrefilli ve maliyetli dosyaların gündeme geldiği basına yansıdı. Fakat bunların detayları henüz açıklanmadı. Ancak Trump: “Erdoğan ile konuştuklarımızı öğrenince şaşıracaksınız” açıklamasında bulundu. Trump’ın Erdoğan’ı bizzat kapıda karşılaması, koltuğunu çekmesi, bolca övgüler yağdırması, 2 saat görüşmesi ve kapıda uğurlarken “harika bir görüşmeydi” demesi, Trump’ın kopardığı tavizlerin ve verdiği rolün boyutunu göstermesi açısından ibretliktir.

Halkı Müslüman bir ülkenin, İslam’ın ve Müslümanların açık düşmanı olan, İslam coğrafyasındaki tüm zulümler de parmağı bulunan, Gazze soykırımının suç ortağı ve Yahudi varlığının sınırsız destekçisi olan ABD ile stratejik ortak olup müttefik olması, tüm dünyayı aşağılayan ve haraca bağlayan kibirli başkanı Trump’a dost muamelesi yapması ve görüşmek için korkunç tavizler vermesi asla kabul edilemez. Ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Rubio’ya cevap vermek yerine Erdoğan’ın Fox News’teki açıklamalarına İletişim Başkanlığı tarafından izahat getirilmesi, kelimenin tam anlamıyla utanç vericidir. Trump ile görüşebilmek için yaşanan bu zillet, ülkemiz ve geleceğimiz için bir ipotek, Allah’a, Rasulü’ne ve Gazze’ye ise alenen hıyanettir.

Devamını oku...

وَجُعِلَتْ لِي الْأَرْضُ مَسْجِداً وَطَهُوراً “Yeryüzü Benim İçin Mescid Ve Temiz Kılınmıştır”

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

وَجُعِلَتْ لِي الْأَرْضُ مَسْجِداً وَطَهُوراً

Yeryüzü Benim İçin Mescid Ve Temiz Kılınmıştır

Haber:

Tunus'un Hammamet bölgesinde lise öğrencilerinin, okul müdürünün okulun eğitim yeri olduğunu ve ibadet yeri olmadığını öne sürerek öğrencilerden evde namaz kılmalarını istemesinin ardından teneffüs saatlerinde okulun bahçesinde namaz kılmalarının yasaklanması, geniş çaplı bir tartışma yarattı.Dolaşan bir videoya göre, olay onunla öğrenciler arasında sözlü bir tartışmaya dönüşmüş ve öğrencilerden biri memnuniyetsizliğini, “Burası benim Rabbimin arzı, senin arzın değil!” sözleriyle ifade etmiş ve arkadaşlarının okulda farzlarını yerine getirme haklarını savunacağını vurgulamıştır. 

Yorum:

Burgiba ve Bin Ali'nin İslam'ı nesillerin yaşamlarından kasıtlı olarak dışlayarak Tunus'u sosyal ve eğitim de dahil olmak üzere yaşamın her alanında insan yapımı medeni kanunlara boyun eğen laik bir devlet haline getirmelerinden bu yana Tunus, laiklik ve feminist hareketler ile din arasında bir çatışma alanı olmaya devam etmektedir.Talimatlar, resmi medya kuruluşları aracılığıyla, namazların ve ezanların yayınlanması da dahil olmak üzere herhangi bir dini içeriğin yayınlanmasını reddetmektedir.Ayrıca kızların başörtüsü takmasını yasaklamakta ve başörtülü kızların resmi devlet dairelerine atanmasını engellemektedir.Bunun yanı sıra Bin Ali rejimi, istihbarat servisleri hakkındaki özel şartlar dışında camilerde cemaatle namaz kılmayı da yasaklamıştı.Ezan okunurken hoparlör kullanılmasını da yasaklamıştı. Aynı şekilde kadın doğurgan olmasa bile çok eşliliği yasaklamış ve hac farzını eda etmek için hacca gitmek isteyenlere katı kısıtlamalar getirmişti.Eğitim düzeyinde, tüm kademelerde İslami eğitiminin verilmesini yasaklamasının yanı sıra dini okulların ve Kur'an hafızlığı okullarının inşa edilmesini de yasaklamıştı...

Yaklaşık 12 yıl önce tiran Bin Ali'nin devrilmesinden sonra da ne yazık ki pek bir şey değişmemiştir; çünkü onun devrilmesi, yeryüzünde Allah'ın şeriatıyla hükmetmeye dayalı bir devrim olmamış, aksine çatışmalar, anlaşmazlıklar ve çıkarlar girdabına giren bir devrim olmuştur. Ancak insanlar İslam'ı ve onun uygulanmasını arzuluyorlar; çünkü İslam, fıtrat dinidir. Öğrencilerin namaz kılmalarının engellenmesini reddetmeleri olayı, bunun bir örneği olarak gelmiştir. Olay, özellikle video internette yayınlandıktan sonra büyük bir etkileşim olmuş ve birçok kişi, namazın bir farz ve kısıtlanmaması gereken bir dini hak olduğunu savunarak öğrencilerin tutumuna büyük bir destek vermiştir. Bu arada diğerleri ise okulların öğrenim yeri olup ibadet ve dini ritüellerin yapıldığı yerler olmadığını, namazın sadece camilerde veya evde kılınması gerektiğini savunarak okul müdiresinin bu konuda haklı olduğuna dair yorumlar yapmışlardır! Başkaları ise, şayet namaz kılmak istiyorlarsa, bakanlıktan bu amaçla yer tahsis edilmesini talep etmeleri gerektiğini söylemişlerdir. Sivil Devlet Savunması Ulusal Gözlemevi, bu olayın dini, kişisel ve kutsal olan ile sivil, kamusal ve hukuki olan arasında açık bir karışıklık içermesinden dolayı son derece ciddi olduğunu belirten bir açıklama yayınlamıştır. Açıklamada, camilerin ve ibadethanelerin dini ritüeller için doğal mekanlar olduğu vurgulanırken okulların ise ilim ve bilgiye tahsis edilmiş mekanlar olarak kalması gerektiği belirtilmiştir.

Onlar, halkı Müslüman olan ve dini İslam olan Müslüman bir ülkede, namazın en önemli rükünlerden biri olduğu ve Allahu Teala'nın şu kavlini tasdik ederek namazın her yerde vaktinde kılınması gerektiği halde bu sapkınlıkları dile getiriyorlar: إِنَّ الصَّلَاةَ كَانَتْ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ كِتَاباً مَوْقُوتاًŞüphesiz ki, namaz müminler üzerine vakitleri belirlenmiş olarak farz kılınmıştır.” [Nisa 103] Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyurmuştur: وَجُعِلَتْ لِي الْأَرْضُ مَسْجِداً وَطَهُوراًYeryüzü benim için mescid ve temiz kılınmıştır.” Bu yüzden namazın ada edilmesi savaş sırasında bile terk edilmez. Buna rağmen onlar gelip öğrencilerin namaz farzını eda etmelerini engelliyorlar ve onlara evde namaz kılmalarını söylüyorlar! Rabbul İzzet onlar için şöyle buyurmuştur: لِيَحْمِلُوا أَوْزَارَهُمْ كَامِلَةً يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَمِنْ أَوْزَارِ الَّذِينَ يُضِلُّونَهُم بِغَيْرِ عِلْمٍ أَلَا سَاءَ مَا يَزِرُونَSonuç olarak, kıyamet gününde kendi günahlarını eksiksiz yüklendikleri gibi bilgisizce saptırdıkları kimselerin günahlarından da yüklenmiş oldular. İşte görün, yüklendikleri şey ne kadar kötü!” [Nahl 25]

Ancak ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar, ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler ve ne yaparlarsa yapsınlar şüphesiz İslam, kâfirler ve onların avenelerinin yanı sıra laikler ve onların izinden gidenlere rağmen üstün gelecektir. Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müslime Şâmî (Ümmü Suheyb)

Devamını oku...

Ümmet İçin Kim Savaşıyor?

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Ümmet İçin Kim Savaşıyor?

Haber:

Pakistan'ın kuzeybatısındaki Hayber Pahtunya bölgesinin ücra bir bölgesinde meydana gelen patlamalarda, çocuklar da dahil olmak üzere en az 24 kişi hayatını kaybetti ve olayla ilgili soruşturma yapılması çağrıları yapıldı. Kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere bu sivillerin öldürülmesiyle ilgili resmi bir açıklama yapılmadı. (el-Cezire)

Yorum:

Wadi Tirah'ta yaklaşık yirmi kişinin öldürülmesi, sadece insanlar arasında bir şokun yaşanmasıyla kalmamış, aksine bu olayın hakikati hakkında sorgulamaya da sevk etmiştir. Dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların, liderlerinin Gazze'de devam eden soykırıma sessiz kalmalarından dolayı yaşadığı şaşkınlığın gölgesinde bu tür olaylara tanık olması, kalplerinde yöneticilerine karşı öfke ateşini daha da körükleyecektir. Olaylara çoğunlukla yerel sakinler tanık olmuş ve onlar tarafından kaydedilmiştir; zira bu sakinler, hafızalarında hala canlılığını koruyan acı bir deneyim olan sivillerin toplu olarak yerlerinden edilmesinin tekrarlanmasının önlenmesini istemektedirler. Yerel çevre, Peştunların sömürgeci İngilizlerden intikam aldıkları ve böylece toprakların ve İslam şeriatının muhafızları olarak kahramanlık statüsü kazandıkları geçmişteki kıssalarla doludur. Nitekim muhalefetteki Hayber Pahtunya hükümeti, yerel sakinlere “havan mermileri ve bombaların” atıldığını iddia etmiştir. Yerel sakinlerin, siyasi liderlerin ve kabile şeyhlerinin görüşleri, sivillerin ölmesi ve onların yerinden edilmesiyle sonuçlanan daha önceki operasyonlar nedeniyle şüphe ve korkuya dayanmaktadır. Bu tür zararlardan kaçınmak için, bölgenin şeyhleri, silahlı liderlerle başarısız bir Jirga konseyi düzenlemek için büyük bir çaba sarfederek, Veziristan'dan Bajaur'a kadar uzanan bölgede İslam şeriatının uygulanmasını talep ettiler. Bu ise hükümet, muhalefet ve ordu gibi bu bölgeyi yönetmeye çalışan tüm unsurlara yönelik bir değerlendirmedir. Nitekim bu üç taraf, halka bir kez daha ihanet ettiler, dolayısıyla da Allah'a ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e de ihanet ettiler.وَمَن يَقْتُلْ مُؤْمِناً مُّتَعَمِّداً فَجَزَاؤُهُ جَهَنَّمُ خَالِداً فِيهَا وَغَضِبَ اللهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَاباً عَظِيماً Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” [Nisa 93]

İslam tarihinde, Müslümanların kanının kutsallığının ihlal edildiğine dair örnekler vardır. Bununla birlikte aynı zamanda tarih, ümmeti Haçlılardan kurtaran Selahaddin Eyyubi ve Moğolları hezimete uğrata Kutuz gibi ümmetlerini savunan ve onların acılarının intikamını alan Müslüman liderlerin ayaklandıkları dönemleri de kaydetmiştir. Ancak tarih bize, her ne zaman Müslümanlar birbirlerine kılıçlarını doğrulttuklarında, nesiller boyu tekrar edilen derin yaralar ve bölünme yankıları bıraktığını da hatırlatmaktadır.

İslam açık bir dindir ve savaş hakkında açık kaideleri vardır. Ebu Musa Radıyallahu Anh’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: قَالَ أَعْرَابِيٌّ لِلنَّبِيِّ  صلى الله عليه و سلم: الرَّجُلُ يُقَاتِلُ لِلْمَغْنَمِ وَالرَّجُلُ يُقَاتِلُ لِيُذْكَرَ وَيُقَاتِلُ لِيُرَى مَكَانُهُ، مَنْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ؟، وفي رواية: يُقَاتِلُ حَمِيَّةً وَيُقَاتِلُ شَجَاعَةً، وفي رواية أخرى: وَيُقَاتِلُ غَضَبًا، فَمَنْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ‏؟‏ فأجاب رسول الله  صلى الله عليه و سلم: مَنْ قَاتَلَ لِتَكُونَ كَلِمَةُ اللَّهِ هِيَ الْعُلْيَا فَهُوَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ “Bir bedevi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e şöyle dedi: Bir adam var, ganimet elde etmek için savaşıyor, bir adam da (kahramanlığı) anılsın diye, bir diğeri de konumu görülsün diye savaşıyor. Bunlardan hangisi Allah yolundadır? Başka bir rivayette hamiyet ve cesurluk için savaştığı geçtiği gibi bir başka rivayette de, bir adam da öfkesinden dolayı savaşıyor: Bunlardan hangisi Allah yolundadır? şeklinde geçmektedir. Bunun üzerine Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle cevap vermiştir: “Kim yalnız kelimetullah yüce olsun diye savaşırsa işte o Allah yolundadır.” [Buhari ve Müslim]

Askeri gücü sayesinde Pakistan, İslam ümmeti için bir güç haline gelebilirdi. Kabile bölgelerindeki savaşçılar ümmetin ordusu olabilirlerdi. Ama bunun yerine onların hain liderliği düşman olan şahsiyetler ve yetkililerle ilişki kurmaya, sırlarımızı ifşa etmeye, kaynaklarımızı çarçur etmeye ve Batı'nın askeri ve ekonomik olarak ülkemize yönelik müdahalesini desteklemeye devam ediyor. Batı dünyasının ve onun kölesinin çıkarlarından biri de, şeriatı talep eden sesleri susturmaktır. Bu yüzden Pakistan güvenlik güçlerinin, 29 Temmuz 2025 tarihinde Horasan ve Bajur bölgesindeki Pakistan Taliban’ı ile IŞID militanlarına karşı başlatılan Sarbakaf operasyonunun nedenini açıklığa kavuşturması gerekir. Aynı zamanda bu grupların, devletin, sadece ilan etme gücüne değil, aksine uygulama, koruma ve yayma gücüne de sahip olan adil bir yöneticinin liderliğinde İslam şeriatını uygulaması gerektiğini anlamaları gerekir.  Eğer iddia ettikleri gibi bu kabile militanları, devlet için bir rahatsızlık kaynağı haline gelirlerse, o zaman devlet onlarla, Allahu Teala'nın hükmüne göre muamele edecek ve ihanetleri nedeniyle onları bir ibret örneği haline getirecektir. Hükümetin sessiz kalmasının nedeni, insanları razı edecek ne tür bir anlatı uyduracağını bilememesinden dolayıdır. Şüphesiz Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet, yeniden İslam şeriatını uygulayacak ve onun, en saf haliyle umutsuzca arayış içinde olan her bir kalbe ulaşmasını sağlayacaktır. Kabile ve merkezi bölgelerdeki Müslümanların, Hilafetin kurulması için çalışmaları gerekir; çünkü bu, onların ahirette kurtuluşa ermelerine yardımcı olacak bu dünyadaki tek gerçek kimliktir.

يَا دَاوُودُ إِنَّا جَعَلْنَاكَ خَلِيفَةً فِي الْأَرْضِ فَاحْكُم بَيْنَ النَّاسِ بِالْحَقِّ وَلَا تَتَّبِعِ الْهَوَى فَيُضِلَّكَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ إِنَّ الَّذِينَ يَضِلُّونَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ بِمَا نَسُوا يَوْمَ الْحِسَاب

Ey Davud! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında adaletle hükmet. Heva ve hevese uyma, sonra bu seni Allah'ın yolundan saptırır. Doğrusu Allah'ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır.” [Sâd 26]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahlak Cihan

Devamını oku...

İnsanların Maslahatlarını Samimiyetle Gözeten Ve Onların Haklarının Ve İhtiyaçlarının Koruyucusu Olan Sadece Hilafettir

  • Kategori Makaleler
  •   |  

İnsanların Maslahatlarını Samimiyetle Gözeten Ve Onların Haklarının Ve İhtiyaçlarının Koruyucusu Olan Sadece Hilafettir

İki yıl önce silahlı kuvvetler ile hızlı destek güçleri arasında başlayan zalim savaşın ardından bugün Sudan'ın ulaştığı vahim durum hiç kimse için bir sır değildir.  Ne yazık ki ülkeyi parçalamak ve Amerika, Avrupa ve diğerlerinin çıkarlarını gözetmek amacıyla yerel silahlarla deveran eden bu iğrenç uluslararası çatışmanın bedelini ödeyen ve ödemeye devam edenler masum Sudan halkıdır.

Bu ümmetin içindeki her muhlis kişi, savaşan tarafların kardeşlerinin kanıyla ellerini lekelemeye nasıl razı olabildiklerini ve gerek kendi çıkarları gerekse efendilerinin çıkarları doğrultusunda hareket etmeyi nasıl kabul edebildiklerini soruyor! Eğer Allah'tan ittika etmiş olsalardı, meydana gelenlere razı olmazlardı! Eğer İslam uygulanmış olsaydı, Batılı ülkeler ülkede istedikleri gibi hareket edemez ve savaşan tarafları kışkırtarak ve onlara silah ve teçhizat sağlayarak kendi gündemlerini uygulayamazlardı!

İslam'da yönetim, insanların işlerini gözetme ve onların maslahatlarını ve ihtiyaçlarını sağlama esasına dayalıdır; esasında tüm tebaasının güven ve emniyetini sağlama esasına dayalı olup Halife, gözetmiş olduklarından dolayı Allah'ın huzurunda hesaba çekileceğinin bilincindedir. Bu nedenle Halife, bir nefsi öldürmenin Allah katında Kabe'nin yıkılmasından daha büyük bir günah olduğunun bilincindedir ve insanların canlarının güvenliğini ve emniyetini sağlamak için tüm gücünü kullanır! Bu nedenle İmam, kendisiyle korunulan bir kalkandır; zira o, korumakta, saldırganlığı önlemekte, canları, malları ve aynı zamanda mülkiyetleri korumaktadır. Bu nedenle Ömer ibn Hattab Radıyallahu Anh, öleceğinden korkarak sadaka develerini katran yağıyla yağlamış ve şöyle demiştir: “Fırat'ın kıyısında bir deve ölse, bunun hesabının Ömer'in ailesinden sorulacağından korkarım.”

Sudan'daki kardeşlerimizin halini Allah'a şikayet ediyoruz; zira oradaki kardeşlerimizin haksız yere canları alınmakta, kadınlar tecavüze uğramakta ve mülkiyetler çalınmaktadır. Tüm bunlar ise iktidarda olanların ve onlarla savaşanların gözü ve kulağı önünde gerçekleşmektedir; zira onlar kardeşlerimiz hakkında Allah'tan hiç korkmuyorlar; çünkü onların önemsedikleri şey insanların işleri, onların hayatları ve mülkiyetleri değildir, aksine onların önemsedikleri şey, sadece kendi koltukları ve çıkarlarıdır!!

Aynı zamanda İslami Hilafet yönetiminin gölgesinde, İslam ümmetinin servetlerinin ve zenginliklerinin çalınmasına ve bunların altın bir tepside kafir Batı'ya teslim edilmesine asla izin verilmez. Bu nedenle Halife onları korur, şeriatın vacip kıldığı bir şekilde harcar ve açgözlü bir şekilde onlara göz dikenlere ve ele geçirmeye çalışanlara demir bir yumruk indirir!

Aynı şekilde İslami yönetimin gölgesinde devlet, ülkenin birliğini korur, parçalanıp bölünmesini önler ve Müslümanların merkezini ve güvenliğini herhangi bir bölünmeden korumak gerektiğinde cihat ilan eder. Nitekim asırlar boyunca Persler, Araplar, Berberiler, Türkler, Araplar ve bunların dışındaki diğer halkları, bu etnik ve dini çeşitliliğin bu halkların bir arada yaşamalarına olumsuz bir etkisi olmadan birbirleriyle kaynaştıran, dahası bu halkların tamamını azim İslam'ın potasında eritebilen sadece Hilafet olmuştur.

Ayrıca Hilafet, herkesin temel ihtiyaçlarını, hatta mümkün olduğunca lüks ihtiyaçlarını karşılamaktadır; zira Halife kaynakları, insanların rahat, refah, bereket ve hoşnutluk içinde yaşayabilmesi için ümmetin işlerini gözetmekte ve maslahatlarını gerçekleştirmek için harcamaktadır. Nitekim İbn Haldun'un mukaddimesinde, Abbasi Halifesi Memun'un günlerinde Bağdat'taki Müslümanların Beytu'l Mâlında bulunanların, bugünkü değeriyle 70 milyar Dolara ve 1.700 ton altına eşdeğer olduğu belirtilmiştir!! Allah rahmet eylesin adil Halife Ömer ibn Abdulaziz'in Hilafeti döneminde, zekat almayı hak eden tek bir fakir bile bulunmamaktaydı!

Sakinlerinin şu anda açlığın acısını çektiği Sudan'ın, İslam'ın gölgesinde tüm Müslümanların gıda sepeti olduğunu kim unutabilir ki?!

İslam'ın tüm hükümleri bir hayır olup bunların doğru bir şekilde uygulanması onurlu bir yaşamı garanti etmektedir; örneğin İslami ekonomik sistemin hükümlerinin uygulanması sayesinde faiz, tekelcilik, işsizlik, adam kayırma ve aldatma ortadan kalkacak ve iş ve pozisyonlar konusunda herkes hak etmiş olduğu hakkını alacaktır.

Yine İslami eğitim sisteminin uygulanması sayesinde, tüm seviyelerdeki eğitim, sadece zenginler ve güç sahipleriyle sınırlı olmayacak, aksine yeniden herkes için açık bir hale gelecek ve devlet, ağır sanayi, modern savaş araçları ve diğer alanlar için gerekli bilimsel ve teknolojik üstünlüğe sahip olacak, dahası İslam Devleti, geçmişte Avrupalı kralların çocuklarının gelişimi ve refahları için İslam üniversitelerine okumaya gönderdikleri gibi teknoloji ve bilim alanındaki liderliğini yeniden elde edecektir!!

Ayrıca içtimai nizamın hükümlerinin uygulanması sayesinde, ahlaksızlık ve fuhşiyat önlenecek ve Müslüman kadınların namusu korunacaktır. "Vaa Mutasımah" şeklinde çağrıda bulunduğunda, Mutasım'ın yaptığı gibi bunun için gerekirse Müslüman bir kadın için ordular seferber edilecektir!!

Kısacası Hilafet, samimi bir şekilde insanların maslahatlarını gözetir ve onların haklarını ve ihtiyaçlarını korur; bu nedenle İbn Kayyim el-Cevziyye Rahimehullah şöyle demiştir: “Şeriatın temeli ve esası, yönetim ve kulların dünya ve ahiretteki maslahatlarına dayalıdır; zira bunların hepsi adalet, bunların hepsi merhamet, bunların hepsi maslahat ve bunların hepsi bir hikmettir. Dolayısıyla adaletten zulme, merhametten onun zıddına, maslahattan mefsedete ve hikmetten abesliğe çıkan tüm mesele, şeriattan değildir... Zira şeriat, Allah'ın kulları arasındaki adaleti, yarattıkları arasındaki merhameti ve O'nun yeryüzündeki gölgesidir.” (İlamül-Muvakkıin an Rabbil-Alemin).  

Tüm Müslümanlar, devlet ve fertler olarak İslam'ın metodunu benimsedikleri gün, hadarat, ilerleme, yükselme ve ilim bakımından en önde olan insanlar olacakları kesindir; böylece rahat bir hayat yaşayacaklar ve alemler için bir nur ve adalet meşalesi olacaklardır. Bu nedenle Sudan ve tüm İslam ülkelerin, geçmişte durumlarını ıslah eden şey olmadıkça durumları ıslah olmayacak ve adaletsizliğe son verecek, zalimlerden mazlumların hakkını alıp bunları hakları elinden alınanlara ve hak edenlere verecek Allah'ın şeriatı uygulanmadıkça da içinde bulundukları trajik durum değişmeyecektir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Minnetullah Tahir

Devamını oku...

“Onlardan, sırf, aziz ve hamid olan Allah’a iman ettikleri için intikam aldılar.” [Buruc 8]

  • Kategori Makaleler
  •   |  

“Onlardan, sırf, aziz ve hamid olan Allah’a iman ettikleri için intikam aldılar.” [Buruc 8]

Colani'nin küstahlığı son haddine ulaştı! Artık Allah'tan, Rasulü'nden veya müminlerden hiç utanmıyor, aksine hak sözü söyleyenlere zulmedip onları hapsetmekle övünüyor ve bunu da Amerika'nın ve onun kibirli efendisinin eşiklerinde bir armağan olarak sunuyor!

O, hak sözü söyleyenlere karşı, sırf “Rabbimiz Allah'tır” dedikleri ve (O Allah İçindir, O Allah İçindir) sloganıyla Allah adına başlatılan şanlı devrimlerini savundukları için aslan kesiliyor.

Allah'ın sancağına sadık olan bu kişiler ümmeti, onurlu devrimlerinin engellenmesi ve ona düşük yaptırılması konusunda sürekli olarak uyarmışlar, devrimin gidişatını saptırmaya çalışan habis Batı projelerinin karşısında birer hançer olmuşlar ve Allah için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan ve hiçbir şekilde mevki, prestij, kirli siyasi para ve herhangi tehdide veya ayartmaya iltifat etmeden hakkı gür bir sesle haykırmışlardır.

Bugün hakkı haykıran bu asil kişiler, herhangi bir suç işlemedikleri, aksine sırf Beşar rejiminin devrilmesini ve onunla savaşmak için cephelerin açılmasını ve onunla uzlaşı yapılmamasını talep ettikleri, hak sözü söyledikleri, Colani ve zebanilerinin komplolarını ifşa ettikleri ve insanların bilinçlendirdikleri için haksız ve adaletsiz cezalarla yargılanıp sekiz ila on yıl arasında değişen sürelerle hapis cezalarına çarptırılmışlardır. Bu yüzden Colani ve onun zalim ve azgın zebanilerinin, sadece Deyyan (kıyamet günü, herkesin dünyada iken yaptıklarının hesabını ve hakkını en iyi bilen ve veren) olan Allah'tan değil de yaptıklarının insanlar arasında ifşa olmasından korktukları için yargıcın ve savunma avukatının maskeli olduğu zalim bir mahkemede, adaletsiz hükümler vermekten başka çareleri kalmamıştır!

Peki şebbihalar ve suçlular affedilirken, hakkı haykıranlar zalimlerin hapishanelerinin parmaklıkları arkasında kalmaya devam mı edecekler?! Birgün hasımlar Allah'ın huzurunda toplanacaktır!

Ey onurlu Şam halkı ve ey Rabbinizin şeriatıyla hükmedilmesi yolunda bir milyondan fazla şehidin kanını feda edenler, evlatlarınızın tertemiz kanlarının Amerika ve Yahudilerin hain projeleri için bir geçit olmasına izin vermeyin.

Bizler sizleri, Colani ve onun aşağılayıcı normalleşme projelerinin karşısında durmaya davet edip teşvik ettiğimiz gibi yine sizleri, hakkı haykırmaya, kardeşlerinizin üzerindeki zulmü kaldırmak için sesinizi yükseltmeye, hain seküler projeleri reddederek ve İslam ve Müslümanlar için kötülük ve felaketlerden başka bir şey barındırmayan yabancı müdahalelerden uzak bir şekilde sadece Allah'ın şeriatıyla hükmedilmesi için şanlı devriminizi tamamlayarak yaratıcınız katında sizin için kaydedilecek izzetli ve onurlu bir duruş sergilemeye davet ediyoruz.

Ey Colani ve zebanileri, sizlere Allah'ın dünya ve ahiretteki azabını, gazabını ve öfkesini müjdeliyor ve Kerim Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şu kavlini hatırlatıyoruz: مَنْ عَادَى لِي وَلِيّاً فَقَدْ آذَنْتُهُ بِالْحَرْبِHer kim benim bir dostuma düşmanlık ederse, ben de ona savaş ilan ederim.

Sizler Allah'a ve O'nun dostlarına savaş açtınız; ancak sizin zulmünüz Hizb-ut Tahrir gençlerinin cesaretini ve hakkı haykırmasını artırmaktan başka bir şeye yaramayacak ve Allah'ın dini diğer tüm dinlere üstün gelene kadar bu hal üzere kalmaya devam edeceklerdir.

وَلَا تَحْسَبَنَّ اللَّهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ إِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فِيهِ الْأَبْصَارُ(Rasulüm!) Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.” [İbrahim 42]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Menal Hüseyin – Mübarek Toprak (Filistin)

Devamını oku...

Hilafet Neşidleri 1447 H - 2025 M

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi

Hilafet Neşidleri 1447 H – 2025 M

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi, sayfalarının takipçilerine ve ziyaretçilerine üç dilde hazırlanan yeni bir DVD sunmaktan memnuniyet duyar:

Hilafet Neşidleri 1447 H - 2025 M

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Arşiv ve Yayıncılık Bölümü tarafından hazırlandı.

CMO Khilafah Anasheed 1447 2025 DVD 20GB Cover

DP

DVD'yi indirmek için:TIKLAYINIZ

CMO Khilafah Anasheed 1447 2025 DVD 20GB Banner

 DP

Diğer CD ve DVD'ler İçin TIKLAYINIZ

merkezi medya ofisi
 
Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER